Dünyanın en kuvvetli meslekleri ortasında gösterilen madenciliği özveriyle yerine getiren Türkiye Taşkömürü Kurumu emekçileri, Kahramanmaraş merkezli zelzelelerin akabinde başlatılan arama kurtarma çalışmalarında birçok kişinin hayatını kurtardı.

Yerin yüzlerce metre altından kömür çıkaran çalışanlar, bu defa zelzelelerin etkilediği vilayetlerde insanları kurtarmak için enkaz altında ter döktü.

Madenlerde kullandıkları tahkimat yollarıyla tonlarca betonun altından yüzlerce canı kurtaran çalışanlar, uğraş verdikleri enkazlarda mucizevi kurtuluşların birinci şahitleri olma mutluluğuna da erişti.

“Bebek zannettik, çok hoş süs köpeği gördük”

Kahramanmaraş’taki arama kurtarma çalışmalarına katılan madenci Yenal Uncu, AA muhabirine, zelzele bölgesinde vakte dair her şeyi unutup güya aileleri enkazdaymış üzere çalıştıklarını söyledi.

Her enkazın altından bir can çıkacak umuduyla her taşın altına baktıklarını belirten Uncu, “Oranın atmosferi oburdu. Buradaki fikrimiz ile oraya gittiğimiz andan itibaren niyetlerimiz çok farklıydı. Hakikaten çok büyük felaketti. Elimizden geldiğince seferber olduk.” dedi.

Uncu, enkazda çalışma yaptığı sırada ağlama sesi duyduğunu anlatarak, “Bebek zannettik. Hayvan, tıpkı insan üzere ağlıyordu. Arkadaşlarımız kazdığında çok hoş süs köpeği gördük. Kız çocuğunun köpeğiymiş. Bütün ailesini kaybetti. Köpeği kendisine teslim ettik. O bizi sevindirdi. Kız iki gün boyunca hiç gitmedi. Daima orada soğuk taşın üzerinde oturdu. Köpeği ona verebilmek, ona umut olabilmek… Hisleri anlatmada yetersiz kalıyor.” diye konuştu.

Uncu, 92. saatte de yaşlı bir erkeği kurtarmayı başardıklarını da kelamlarına ekledi.

“İki binanın ortasında 50 santimlik yerde yatıyordu”

Antakya’daki çalışmalara katılan 17 yıllık madenci Recep Okumuş da kendilerinden yardım isteyen bir vatandaşa yardım ettiklerini anlattı.

Okumuş, birinci günkü çalışmanın akabinde sonraki gün de arama faaliyetlerine devam ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:

“Yani o denli bir mucizeye şahit olduk ki… Konuşamayan, duyamayan kardeşi varmış. Yer altında çalıştığımız sistemlerle tahkimat, damlar yaptık. Gerekli yerlere direkler vurduk zira bina üstümüze yıkılacak. Birçok vakit çalışırken göçtü, kaçtık. İçeriye girdik. Yerde, iki binanın ortasında 50 santimlik yerde yatıyordu. Gözleri kapalıydı, vefat etmiş sandık. Gözlerini açtı. Uyuyormuş demek ki. Şaşırdık, hayret ettik. Hiç de reaksiyon vermedi, çok pak, hiçbir yere sıkışmamış, üzerine toz gelmemiş desek yeri var. Çıkardık onu. Kardeşi vardı, onlar da çok sevindi, şaşırdılar.”

Kızına sağ kavuşan baba sevinçten bayılmış

Antakya’da 18 yaşındaki Asyanur Öksüz’ü 156 saat sonra kurtaran takımda yer alan 14 yıllık madenci Özkan Bekmezci, insanların kendilerine “umut” gözüyle baktıklarını lisana getirdi.

“Ben çok hoş direkt boşluğa düştüm, hiçbir şey olmadı bana.” diyen genç kızın kurtarılışını anlatan Bekmezci, şunları kaydetti:

“Bir enkazın başına gittik, babası vardı, kent dışındaymış. Artık cenaze olarak bakıyordu. Bize odaları, yattığı yerleri tanım etti. Kepçe bir an durdu. Kur’an-ı Kerim sayfaları döküldü, onları almak için gittik. Kızının sesini duyduk. Orada hepimiz ağladık. Allah’ın bir mucizesiydi o. Asyanur kızımızı canlı çıkarttık.”

Bekmezci, babasının da kızının sesini duyunca sevinçten bayıldığını anlatarak, “Biz hiçbir vakit, ‘Buraya giremeyiz, burası tehlikeli’ demedik. Elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalıştık. İnsan umutlanıyor. Bir can çıktığı vakit, ‘Yine vardır’ diye devamlı çalışmak istedik. Hayatlara umut olmak istiyorsunuz.” dedi.

Madenci Hasan Aydın da ucunda mevt de olsa hiçbir vakit endişe yaşamadıklarını, şu an çağırsalar yeniden gözünü kırpmadan gideceğini lisana getirerek, “Çalışırken artçılar meydana geldi. Buna karşın çalıştığımız yerleri terk etmedik.” diye konuştu.

Hatay’ın Kırıkhan ilçesindeki çalışmalara katılan Mevlüt Buruş da insanların kendilerine kahraman üzere davrandığına işaret ederek, kendilerinin yalnızca ellerinden geleni yaptığını ve tek isteklerinin daha fazla canı kurtarmak olduğunu söz etti.