Bilim insanları, insan belleğinin sınırlı kapasitesine dikkat çekiyor. Northeastern Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Susanne Jaeggi, hafızanın tek bir bileşenden oluşmadığını ve farklı bilişsel süreçlerle ilişkili olduğunu belirtti. MIT’den nörobilim profesörü Earl K. Miller ise işleyen belleğin kapasitesinin sınırlı olduğunu ve beynin aynı anda yalnızca dört ila yedi bilgi parçasını tutabileceğini söyledi. Miller, dikkat dağınıklığında önceki düşüncelerin izinin kaybolduğunu da belirtti.

Hiç bir odaya girip oraya neden girdiğinizi unuttuğunuz ya da konuşmak üzereyken aniden ne söyleyeceğiniz hakkında hiçbir fikriniz olmadığını fark ettiğiniz oldu mu?
İnsan beyni normalde sayısız girdiyi, düşünceyi ve eylemi dengeler, ancak bazen kısa devre yapıyor gibi görünür.
Peki az önce düşündüğümüz şeyi unuttuğumuzda gerçekte ne olur?
Neden unuttuğumuzu anlamak için öncelikle hafızamızın nasıl çalıştığını anlamak ve hafıza hakkındaki bazı efsaneleri ortadan kaldırmak gerekir.
Northeastern Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Susanne Jaeggi Live Science’a verdiği demeçte, “Hafıza tek bir şey değildir. Hafızanın çok farklı bileşenleri vardır ve bunlar da farklı bilişsel süreçlerle ilişkilidir.” dedi.
Bu durumda, Uzun süreli ve çalışan bellek gibi farklı bellek türlerini bilmek önemlidir.
Uzun süreli hafızalar, beyinde saatlerden tüm bir ömre kadar uzun süreler boyunca depolanan bilgi, deneyim ve becerileri içeren geniş ve çok yönlü bir hafıza kategorisidir.
ÇALIŞMA BELLEĞİNİN KAPASİTESİ SINIRLIDIR
Öte yandan, işleyen bellekteki düşünceler bir seferde sadece saniyeler veya dakikalar boyunca zihinden geçer.
MIT’de nörobilim profesörü olan Earl K. Miller, “Kısa süreli bellek yanılsamaları insanların olaylardan sadece saniyeler sonra hatırladıklarını çarpıtabilir. Her yeni bilgi, iç diyalog ve duyusal girdi çalışma belleğinden geçer ve çalışma belleğinin belirli özellikleri muhtemelen bu düşünceleri neden unuttuğumuzu açıklar. İlk olarak, çalışma belleğinin kapasitesi çok sınırlıdır. Sınırın tam olarak ne olduğu ve bunun nasıl test edileceği konusunda bazı tartışmalar var, ancak psikologlar insanların çalışma hafızalarında bir seferde sadece dört ila yedi bilgi “parçası” (harfler, rakamlar, kelimeler veya cümleler gibi) tutabileceklerini tahmin ediyor.” diye konuştu.
Miller, beynin bu “parçaların” hepsinin aynı anda farkında olmak yerine, bir fikirden diğerine atladığını ve bu da düşüncelerden birinin karışıklık içinde kaybolma olasılığını artırdığını açıkladı.
İkinci olarak ise beyin yeni bilgilere yer açmak için çalışma belleğindeki önemsiz şeyleri hızla siliyor.
Dolayısıyla, bu kısa süreli anılar uzun süreli anılara aktarılmadıkça (konsolidasyon adı verilen bir süreç), kısa süre içinde bilinçli düşünceden kaybolurlar.
Miller, beynin aslında çoklu görev yapma yeteneğine sahip olmadığı için, çalışma belleğimiz farklı fikirlere dalarken farklı düşünceleri kaybetmek zorunda kaldığını söyledi.
Bu da beynin karmaşık öğrenme, karar verme ve muhakeme ile ilgili bir bölgesi olan prefrontal korteks tarafından denetlenen bilinçli bir çaba ve dikkat gerektiriyor.
Dikkat bu düşüncelerden sadece birine odaklanırsa ya da yeni bir yere yönlendirilirse, beyin daha önceki düşüncelerin izini kaybediyor.
Jaeggi, bir düşünce çoktan gittiğinde ne yapılması gerektiğine dair bir ipucu vererek, “Bağlamı yeniden yaratmak yardımcı olabilir” dedi.
Bu, daha önce bulunduğunuz odaya geri dönmek ya da düşüncelerinizin izini sürmek anlamına geliyor.
Bu bağlam ipuçları, beynin çalışma belleğinde birkaç saniye geriye gitmesi ve düşünceyi tamamen kaybolmadan önce geri getirmesi için ihtiyaç duyduğu ekstra desteği sağlayabilir.
YAŞ FAKTÖRÜ
Miller ise çalışma belleği işlevinin kişinin 20’li yaşlarında zirveye ulaştığını ve orta yaşlarda azalmaya başladığını söyledi.
Leave A Reply

Kategoriler
Kurumsal
© 2024 CSA Haber