Sosyal medyada amaçsızca gezinmek insanların günlük streslerinden, bekleyen işlerini düşünmekten, hayatın zorluklarıyla ve kişinin sorumluluklarıyla yüzleşmesinden kaçış için en çok kullanılan yol haline geldi. Sosyal medyayla uyuşmak birçok kişi için tüm bunlarla yüzleşmekten çok daha kolay çünkü. Klinik Psikolog ve Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal, sosyal medyanın tahribatından kendinizi korumanın yollarını ntv.com.tr okurlarına özel yazdı.
Sosyal medya platformları, hayatımızın sıradan ve neredeyse vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Artık ekranı kaydırmak, gönderi paylaşmak ya da başkalarının paylaşımlarını beğenmek, sanki doğal bir alışkanlıkmış gibi hayatlarımızda yerini buldu. Gün içinde defalarca sosyal medyayı kontrol etmek ise çoğumuz için neredeyse bir refleks haline geldi.
Sosyal medyada amaçsızca gezinmek insanların günlük streslerinden, bekleyen işlerini düşünmekten, hayatın zorluklarıyla ve kişinin sorumluluklarıyla yüzleşmesinden kaçış için en çok kullanılan yol haline geldi.
Sosyal medyayla uyuşmak birçok kişi için tüm bunlarla yüzleşmekten çok daha kolay çünkü.
Birçok kişi sosyal medyada geçirdiği zamanı azaltması gerektiğini biliyor ancak bunun için bilinçli bir adım atmıyor.
Sosyal medyada geçirdiğimiz sürenin ne kadar fazla olduğunu çoğu zaman farkındayızdır. İş arasında, evde ailecek yemek yediğimiz bir sofrada, arkadaşlarımızla oturduğumuz bir kafede, ya da uyku önce yatakta gece geç saatlere kadar sosyal medyada zaman geçirmek birçok kişi için son derece normal hale geldi. Bu alışkanlığın kontrol altına alınmasını zorlaştıran önemli bir sebep var. Sosyal medya, beyin kimyamızı etkileyerek dopamin bağımlılığını tetikliyor. Sosyal medyanın aşırı kullanımı sıkıntı, huzursuzluk veya bastırılmış duyguların yüzeye çıkmasına neden olabiliyor.
Sosyal medya platformları çoğu zaman bizi kişisel bağlantılar kurduğumuza dair bir yanılsamaya sokuyor. Bu da samimi ve derin ilişkilerimizden aldığımız hazzı gölgede bırakıyor. Sürekli bir sanal bağlantıda kalma ihtiyacı kişide kaygı ve depresyonu arttırabiliyor.
DAHA İYİ BİR RUH SAĞLIĞISosyal medyada geçirdiğiniz zamanı kademeli olarak her gün 15 dk azaltmak kaygı, stres, depresyon ve yalnızlık duygularını azaltabilir. Diğerlerinin idealize edilmiş hayatlarına sürekli maruz kalmadan, daha sağlıklı bir özsaygı ve ruh haline kavuşabilirsiniz. Özellikle FOMO olarak tanımlanan “bir şeyleri kaçırma korkusundan” kurtulursunuz.
Sosyal medyada idealize edilmiş hayatlarla karşılaşmak kişisel özgüveniniz üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Sosyal medya kullanımını azalttığınızda kendinizi başkalarıyla kıyaslamanız azalır ve kendi yaşamınıza odaklanabilirsiniz.
Sosyal medyada zaman geçirmek, dikkat süresini kısaltabilir. Daha az zaman harcamak, odaklanmayı ve derin düşünmeyi geliştirir. Verimli çalışma ve hobiler için daha fazla zaman yaratır.
Uykuya dalmadan önce sosyal medya kullanımı hem yoğun bir görsel uyarıma neden olur hem de mavi ışık etkisiyle uyku düzeni bozulur. Ayrıca uyku öncesi duygu durumunuzun stabile hale gelmesini engelleyebilir. Uykudan en az 1 saat önce ekranı tamamen bırakmak uyku kalitenizde fark edilir bir kalite yaratır.
Sosyal Medyadaki etkileşimlere daha az zaman ayırmak gerçek ve duygusal doyum sağlayacak ilişkilerin derinleşmesine yardımcı olur. Kalabalıklar içinde hissedilen yalnızlık duygusunun azalmasını sağlar
Sosyal medya, başkalarının özenle seçilmiş hayatlarına sürekli bakmak kendinizi sürekli başkalarıyla karşılaştırmanıza neden olur. Bu durumdan uzaklaşmak, daha gerçekçi ve şefkate dayalı bir ruh haline kavuşmanıza yardımcı olabilir.
Sosyal medyada geçirilen zamanın azalmasını birçok insan “muazzam bir özgürlük hissi” olarak tanımlıyor. Beğeniler ve yorumlarla doğrulama arayışından kurtulmak, kişiye daha otantik bir yaşam alanı sunuyor.