Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Bölgesel Başekonomisti Rafik Selim, Türkiye’de yıl sonu için enflasyon beklentilerinin yüzde 40 seviyesi olduğunu belirterek, dezenflasyon patikasının “güvenilir” şekilde ilerlediğini kaydetti.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Bölgesel Başekonomisti Rafik Selim, EBRD’nin Türkiye dahil faaliyet gösterdiği ülkeleri kapsayan Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayımlamasının ardından Türkiye ekonomisine ilişkin öngörülerini değerlendirdi. Türkiye ekonomisine yönelik bu yıl ve 2025 için ekonomik büyüme tahminini sırasıyla yüzde 2,7 ve yüzde 3 olmak üzere sabit tuttuklarını dile getiren Selim, enflasyonla mücadele kapsamındaki sıkı para, maliye ve gelir politikalarının etkisinin tüketici davranışlarında görülmeye başlandığını ve talepte bir yavaşlama görüldüğünü söyledi. Selim, bu yavaşlamaya rağmen tüketici talebinin ekonomik büyümenin itici gücü olmaya devam ettiğini ifade etti. Son iki yıldır oldukça yüksek seyreden ama son üç aydır üst üste düşüş gösteren enflasyonun tüketimdeki büyümeyi yavaşlattığını aktaran Selim, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ancak aslında büyümede bir dengelenme görmeye başladık. İç talep yavaşlıyor ama ekonomik büyümenin bileşenleri değişiyor ve bunun giderek daha iyi olacağını söyleyebilirim. Yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,5 büyüme gördük ve bu son dört yılın en düşük seviyesiydi ama büyümenin bileşimi çok daha iyiydi.
Özellikle net ihracattan pozitif katkı gördük. Gelecek birkaç çeyrek dönemde daha ekonomideki dengelenme sürerse, büyüme aşağı yukarı yüzde 3 seviyesinde bile olsa, bileşimi iyileşmeye devam edecektir. Ticaret, lojistik, turizm ve genel olarak inşaat, büyümeyi sağlayan güçlü sektörler. İmalat da güçlü bir şekilde büyümeye başlarsa, şu anda gördüğümüzden daha yüksek bir ekonomik büyümeye bile şahit olabiliriz. Bu yıl zaten görmeye başladığımız ve önümüzdeki birkaç yıl içinde de görmeyi beklediğimiz gelişme, büyümenin itici güçleri açısından bir normalleşme süreci ve iç ve dış taleple ithalat arasında bir denge sağlanması.” “TCMB, YIL SONUNA DOĞRU VEYA 2025 BAŞINDA FAİZ İNDİRİMİNE GİDEBİLİR” Selim, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) politika faizini yüzde 50’ye çıkardığı Mart 2024’ten beri oldukça sıkı bir para politikasının uygulandığını belirterek, niceliksel ve kredi sıkılaştırmasıyla sıkı para politikası duruşunun korunduğunu ancak bu adımların enflasyon üzerindeki etkisinin zaman aldığını anlattı. Para, maliye ve gelir politikalarındaki sıkı duruşun dezenflasyon patikasını desteklediğini dile getiren Selim, “Bu sıkı duruşun ne kadar süreceğini söylemek zor. TCMB, bu yıl sonuna doğru veya 2025’in başında faizde indirime başlayabilir. Yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 40 seviyesi olduğunda, bu hedefe ulaşılırsa TCMB’nin faizi yüzde 50 seviyesinden düşürmesi için hareket alanı olacak. Bu yüzden, faiz indirimi kasımda da başlayabilir ama 2025 başına da kalabilir.
Kasımdaki toplantıda enflasyon beklentilerinin çıpalandığını, patikanın sürdürülebilir olduğunu ve aylık enflasyon göstermesi gereken işaretleri gösterdiği görürlerse, faiz indirimine gidebilirler. Ancak yeni yıl için asgari ücret artışını da bekleyebilirler.” diye konuştu. Selim, TCMB’nin faizi yüzde 47,5 veya yüzde 45 bandına çekebileceğini düşündüklerini söyledi. Bu yıl sonu için EBRD’nin enflasyon öngörülerinin de yüzde 40’lar seviyesinde olduğunu dile getiren Selim, “Enflasyon düşmeye devam edecek ama Orta Vadeli Program’da öngörüldüğü gibi 2025 sonunda yüzde 17,5 seviyesine inip inmeyeceği aylık enflasyonun gidişatına ve beklentilerin çıpalanmasına bağlı.” dedi. Selim, son aylarda bu yöndeki mesajın güvenirliğinin pekiştirilmesi için çaba sarf edildiğini belirterek, “Bu da doğru yönde ilerliyor, bu mesaj pekişiyor. Bu açıdan, dezenflasyon patikasının güvenilir olduğunu söyleyebilirim. Şu ana kadar olması gerektiği gibi ilerledi ve ilerliyor. Önümüzdeki dönem de benzer olacaktır.” ifadelerini kullandı. “UZUN VADELİ DOĞRUDAN YATIRIMCILAR SÜRDÜRÜLEBİLİR POLİTİKA İSTİYOR” Türkiye’ye yabancı yatırımcı ilgisini de değerlendiren Selim, uzun vadeli yabancı yatırımcıların kesinlik ve öngörülebilirlik aradığını kaydetti. Selim, “Doğrudan yabancı yatırımcı Türkiye’ye geliyor ve gidişatın olumlu olduğunu söyleyebiliriz ancak henüz istenen seviyede değil. Uzun bir süre için daha sürdürülebilir politikalara ihtiyaç var.” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin küresel doğrudan yabancı yatırımlardan aldığı payını yüzde 1,5’e çıkarmak için iddialı bir strateji açıkladığını anımsatan Selim, şu anda bu oranın yüzde 1’in altında olduğunu aktardı. Selim, bu yöndeki politikaların memnuniyet verici olduğunu ve iş dünyasına yönelik düzenleme ve reformları da içerdiğini ifade ederek, sözlerini, “Öngörülebilirlik arttığında, doğrudan yabancı yatırımların da arttığını görebiliriz.” diye tamamladı.