Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

İstanbul'da bu hafta birçok etkinlik sanatseverlerle buluşacak

İstanbul bu hafta, geniş bir yelpazede birbirinden farklı etkinliklerle yerli ve yabancı sanatçıların katılacağı konser, sergi, tiyatro gösterisi ve performanslara ev sahipliği yapacak.

İstanbul Devlet Tiyatrosunda (İDT) bugün, 23 ve 24 Nisan’da “Kırmızı Küre”, 23-26 Nisan’da “Park”, 23-27 Nisan’da “Bay Z.” ve “Josef Bieder’in Yıldızının Parladığı An (Aksesuvarcı)” oyunları sahnelenecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatrolarında 21-27 Nisan’da “Yeşil Şahmeran Masalı”, “Uçan Bisiklet”, “Çöpsüz Dünya”, “Cadı Kazanı”, “Benim Küçük Yıldızım”, “Geçit”, “Fosforlu Cevriye”, “Kimse Öyle Şeyleri Konuşmuyor Artık” gibi oyunlar tiyatroseverlerle buluşacak. Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) 21-22 Nisan’da “Köylüler” ve “Demir Pençe”, 23-24 Nisan’da “Çocuk ve Balıkçıl” filmi sinemaseverlerin beğenisine sunulacak. AKM’de ayrıca 25-26-27 Nisan’da “Romeo ve Juliet” oyunu sahnelenecek. Zorlu PSM’de 22 Nisan’da “Kibritin Ucunda” ve “Amadeus” oyunu, 23 Nisan’da ise “Kusursuz Dünya Müzikali” izleyicilerle buluşacak. Maximum Uniq Hall’de 27 Nisan etkinlik programında “Aydınlıkevler” oyunu sergilenecek.

KONSERLER

Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) 25 Nisan’da “İzahlı Müzik Saati ‘Acemaşiran'”, 26 Nisan’da “Bahar Şarkıları”, 27 Nisan’da ise “Carmina Burana” konserleri verilecek. Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda bugün “Caz Yağmuru”, 25 Nisan’da “Gonzalo Rubalcaba Trio” konserleri İstanbullu müzikseverlerle buluşacak. DEVAM EDEN SERGİLER İstanbul Sinema Müzesi’nde Devlet Sanatçısı 86 yaşındaki ressam Devrim Erbil’in, daha önce sergilenmeyen eserlerinin yanı sıra farklı sanatçıların da eserleriyle destek verdiği “Inspirations” adlı karma sergi ziyaretçilerini ağırlıyor. Küratörlüğünü Ayşenur Karadibek ve Sevgi Akgül’ün yaptığı “Sanata Dair” karma sergisi, Büyük Çamlıca Camisi sergi salonunda ziyaretçileri karşılıyor. Filografi sanatçısı Ümmühan Gürbüz ve öğrencilerinin eserlerinden oluşan “Mühür” sergisi, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yeni Camii Hünkar Kasrı’nda ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Kur’an-ı Kerim’deki yemin ayetlerine odaklanan “Yemin Olsun” sergisi Başakşehir Şehir Sanat Galerisi’nde görülebiliyor. 23 NİSAN ETKİNLİKLERİ Meşher, “İstanbul manzaraları” temalı “Göz Alabildiğine İstanbul” sergisini özel bir turla 7-12 yaş arasındaki çocuklar için açıyor. AKM Çocuk Sanat Festivali’nde atlı karınca, sürpriz hediyeli yarışmalar düzenleniyor ve “Süper Patates ve Kaçak Bezelye Süpermarkette Karnaval Kukla Tiyatrosu”, “Süper Patates ve Kaçak Bezelye Gizemli Bir Gece Kukla Tiyatrosu”, “Süper Patates ve Kaçak Bezelye Şarkı Yarışması Kukla Tiyatrosu” ve “Sihir Bakanı İllüzyon” gösterileri çocukların beğenisine sunuluyor. Galataport İstanbul, 23 Nisan’da çocukların dans yarışması “Dance Battle” etkinliğini gerçekleştirecek. Yapı Kredi bomontiada’da “World Çocuk Festivali” kapsamında sirk korteji, yüz boyama, saç örgü, ritim, zumba ve flapper swing gibi etkinlikler ve “Oyuncak Atölyesi”, “Kartondan Portre”, “Geri Dönüşüm Atölyesi” ve “Karikatür Çizimi” atölyeleri çocuklarla buluşuyor. İş Sanat 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı programları kapsamında Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde 28 Nisan’a çocuk atölyeleri düzenlenecek.

İstanbul Modern'den çocuklar için

Çağdaş sanat müzesi İstanbul Modern, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na özel üç gün sürecek “Müzede Oyun” şenliğine ev sahipliği yapıyor.

İstanbul Modern, “Müzede Oyun” şenliğine ev sahipliği yapıyor. Çocukları sanatla buluşturmanın amaçlandığı etkinlikte, çocuklar ve aileleri gün boyu müzenin farklı mekanlarında sanat aktiviteleri gerçekleştiriyor.

İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Yöneticisi Melda Tütüncüoğlu Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul Modern Sanat Müzesi olarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na çok önem verdiklerini söyledi. Demir, çocukların kendilerini sanatçı ve kaşif gibi hissetmelerini arzu ettikleri için bu programa imza attıklarını belirterek, “Farklı içerikler hazırladık. İlk içeriğimiz bir tur. Hazine haritası eşliğinde çocuklar hem yapıtları buluyor hem de sanatçılar nasıl çalışmış onları öğreniyorlar. Sanat alanımızda da portreler üreterek kendi portrelerini yapıyorlar.” dedi. Renk atölyesinde zerdeçal, kına, böğürtlen gibi malzemelerle çocukların renkleri üreterek keşfetmelerini sağladıklarını anlatan Demir, şunları kaydetti: “Masallarda Sanat isimli etkinlikle çocuklar, çok değerli tiyatro sanatçılarımızla birlikte dramalar eşliğinde okuyorlar. Bu sene velilerimiz için de Yaratıcılık Seminerleri kapsamında üç günde, üç farklı, alanında uzman eğitmen ve sanatçılarımızla ebeveynlerimize çeşitli deneyimler yaşatıyoruz. Çok yoğun bir talep var. Her türlü talebe yetişmeye çalışıyoruz elbette, onları geri çevirmemeye çalışıyoruz. Çok önceden kontenjanlarımız doldu ama biz yine de hiç kimseyi mağdur etmemeye çalışıyoruz.” “MÜZEDE OYUN” HAKKINDA

Etkinlik, sergi turlarını, “Renk Atölyesi” adlı sanat uygulamasını, “Masallarda Sanat” başlıklı drama etkinliklerini ve ebeveynler için “Yaratıcılık Seminerleri”ni kapsıyor. Yarım kalmış bir masal ile başlayan programın sergi turlarında, ait oldukları resimlerden çıkıp sergideki yerlerini kaybeden kahramanların maceraları anlatılıyor. Kendilerine verilen harita ve bulmacalar aracılığıyla ait oldukları resimleri arayan masal kahramanlarına yardım eden çocuklar, masalın mutlu sonla bitmesini sağlıyor. Çocuk şenliği kapsamında yürütülecek etkinliklere katılan çocuklar ve aileleri, İstanbul Modern Kütüphanesi’nde de üretimleriyle ilham veren oyuncularla buluşuyor. İstanbul Modern, şenlik süresince ebeveynlere uzman konuşmacılar yönetiminde bir seminer dizisi de sunuyor. Çocuk gelişimine odaklanan program, yol haritası çıkarabilmeleri için anne babalara katkı sunmayı amaçlıyor.

46. Moskova Uluslararası Film Festivali başladı

Rusya’nın başkenti Moskova’da 46. Moskova Uluslararası Film Festivali törenle başladı. İlk kez 1935’te düzenlenen Moskova Film Festivali 26 Nisan’da sona erecek.

Moskova’daki “Rusya” tiyatrosunda düzenlenen törene, Rusya Kültür Bakanı Olga Lyubimova’nın yanı sıra Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Moskova Uluslararası Film Festivali Başkanı Nikita Mihalkov ve çok sayıda sanatçı ve sinemasever katıldı. Geçen ay Moskova’daki “Crocus City Hall” konser salonuna düzenlenen terör saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin anısına saygı duruşuyla başlayan törende, Bakan Lyubimova, festivalde yaklaşık 50 ülkeden 250’ye yakın filmin yer alacağını söyledi. Ünlü Rus yönetmen ve Moskova Film Festivali Başkanı Nikita Mihalkov, geleneksel olarak festivalin açılışını yaptı. Açılış öncesinde ünlü isimlerin kırmızı halıdan geçişi renkli görüntülere sahne oldu. Rus sinemasının önde gelen simalarının yanı sıra çeşitli ülkelerden festivale katılan oyuncu, yönetmen ve yapımcılar gazetecilere poz verdi. Jüri üyeleri arasında Türkiye’den yönetmen Hüseyin Karabey’in de yer aldığı festivalde Murat Düzgünoğlu’nun yönetmenliği yaptığı “Köpekle Kurt Arasında” filmi de yarışacak. İlk kez 1935’te düzenlenen Moskova Film Festivali 26 Nisan’da sona erecek. 

Kütahya'da Frig desenlerinin kıyafet, çini ve seramiklere işlendiği sergi açıldı

Kütahya’da Kültür ve Turizm Haftası dolayısıyla Frig medeniyetine ait desenlerin çeşitli objelere işlendiği “Zarafetin ve inceliğin kesiştiği yer Frigler” sergisinin açılışı yapıldı.

Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce kentteki bir alışveriş merkezinde açılan sergide, Kütahya ve Eskişehir Olgunlaşma Enstitüleri tarafından hazırlanan eserler sergilenmeye başladı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Zekeriya Ünal, birçok etkinlik düzenleyerek kültür ve turizm haftasını dolu dolu geçirmeye gayret ettiklerini belirtti Kütahya’nın tarih ve kültür şehri olduğunu dile getiren Ünal, “Tarihte bilinen en eski medeniyetlerden olan Friglerin izlerini taşıyan sergiyi açmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Kültür ve turizm şehrimize değer katacak etkinlikleri inşallah hep birlikte düzenlemeye devam edeceğiz.” dedi.

Kütahya Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Elif Telli, Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü ile ortak çalışmaya imza attıklarını ifade ederek, “İki komşu il olarak güçlü olduğumuz yönlerimizle çalışmalar yaptık. Frig temalı sergimizde günümüzde kullanılan objelerle inovasyon yaprak desenlerimizi kullandık.” diye konuştu. Sergi 22 Nisan Pazar akşamına kadar ziyaret edilebilecek.

Torunu Yeşilçam’ın usta oyuncusu Hulusi Kentmen’i anlattı

Türk sinemasında yaklaşık 500’e yakın filmde rol alan usta oyuncu Hulusi Kentmen’in torunu Melek Kentmen, yazdığı kitapta dedesini anlattı.

Yeşilçam’ın birçok filminde “iyi kalpli”, “tatlı-sert” ve “babacan” karakterleri canlandıran Hulusi Kentmen’in torunu Melek Kentmen, “Hulusi Baba” isimli kitabında dedesini anlattı. 

Hulusi Kentmen, 1912 yılında Bulgaristan’da doğdu. Ardından ailesi İzmit’e göç eden Kentmen, çocukluğunu burada geçirdi. 1919 yılında ilkokul 2’inci sınıfa giderken ilk tiyatro sahnesinde yerini alan usta oyuncu eğitimine devam ederek Deniz Kuvvetleri’nde astsubay oldu. Mesleğini icra eden usta oyuncu, gittiği bir tiyatro gösteriminde oyuncu eksikliği nedeniyle sahneye çıktıktan sonra kendisine Yeşilçam’ın kapısı açıldı. Tiyatroyla, deniz astsubaylığı görevini bir arada yürüten usta oyuncu emekliliğinin ardından Yeşilçam’da yerini aldı. Milyonların kalbinde taht kuran oyuncunun yaklaşık 500 filmi bulunuyordu.

20 Aralık 1993’te vefat eden usta oyuncunun torunu Melek Kentmen, dedesinin hayatını anlattığı “Hulusi Baba” kitabını çıkardı. Melek Kentmen, hayranlarının Hulusi Kentmen’in anılarının bulunduğu kitaba yoğun ilgi gösterdiğini belirtti. “DEDEM YEŞİLÇAM’A, HULUSİ KENTMEN’İ KATTI”

Yeşilçam’ın unutulmayan aktörlerinden Hulusi Kentmen’in torunu Melek Kentmen, “Dedemde en sevdiğim özelliği disiplinli olmasıydı. Sanırım bu genetik, o huyu bana da geçmiş. Bende de ‘bir şey ya olmalı ya olmamalı’ ortası yok. Ters gittiği zaman bu benim gerçekten sinirlerimi bozuyor ve onu düzeltmek için gerçekten çok büyük bir uğraş veriyorum. Dedemin ben de en sevdiği özelliğim; beni sanırım biraz kendi gibi yetiştirdi. Disiplinli, işine bağlı ve hobileri olan biriydi. Benim de boş vakitlerimde ilgilendiğim hobilerim vardır. Evde onlarla uğraşırım. Onun soyadını taşıyor olmak, her zaman bana gurur vermiştir” dedi.

Dedesi için “Aynen filmlerindeki gibiydi. Tatlı sertti. Asabiydi ama o bakışlarındaki şefkati görebiliyordunuz” diyen torun Kentmen, “Pek onunla setlere gitmeye fırsatım olmuyordu. Dedemin en aktif çalıştığı dönemlerde ben yeni doğmuştum. Sonrasında ise onun sette olduğu dönemler ben okulda oluyordum. Benim uyuduğum zamanlarda o sette oluyordu. Mesai arkadaşları eve ziyarete gelirlerdi ve ‘baba’ derlerdi. Bunları saymak gerekirse; Tarık Akan, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın. Zaten çoğu filmi kendi evinde çekilmiştir. Özellikle Filiz Akın ile olanlar” şeklinde konuştu. 

“Bence Türkiye için Yeşilçam’ın silinip gitmesi çok büyük bir kayıp. Çünkü bunu kimden duyduysam, bize aile sevgisini, baba sevgisini ve bir olmanın güzelliğini anlatan çok güzel yapımlar yapmışlar. Şimdi görebiliyor muyuz? Belki kısmen görebiliyoruz. Çok da önyargılı davranmak istemiyorum. Keşke o sektör bitmeseydi” diyen Melek Kentmen, “Bence dedemin kıymeti bilinmedi. Yoksa Yeşilçam yapımcıları hala hayattalar, bu konuda en ufak bir girişimleri yok. Sizlerin sevgisi sayesinde dedem aslında bugün yaşıyor. Kaldı ki dedem Yeşilçam’a, Hulusi Kentmen’i kattı. Çok büyük bir değeri kattı ki bunun yanında tabii ki Adile Naşit, Münir Özkul gibi oyuncular için de aynı şey geçerlidir” dedi.

“MELEK KENTMEN OLARAK BİR KİTAP ÇIKARMIŞ OLSAYDIM BU KADAR İLGİ GÖRMEZDİ”

Dedesi Hulusi Kentmen’in anılarına yer verdiği “Hulusi Baba” isimli kitap hakkında konuşan Kentmen, “Kitapta aile yaşantısını anlattım. Mesai arkadaşları, hepsi sağ olsunlar röportajlar verdiler. Filmografisi, aile albümü, aile arşivi onun yanında benimle, annemle, babamla ve arkadaşlarıyla olan anıları bulunuyor. Kitaba tepkiler iyi. Bunun yanında üç fuara katıldım. Buradaki avantajım; belki ben Melek Kentmen olarak bir kitap çıkarmış olsaydım bu kadar ilgi görmezdi. Hulusi Baba kitabı çıktığı için ve Hulusi Kentmen de çok sevilen bir insan olduğu için ilgi gördü. Sevgi gördü” ifadelerini kullandı. “BABAANNEM, DEDEME ‘HULUM’ DİYE HİTAP EDERDİ”

Hulusi Kentmen’in anılarından da bahseden Melek Kentmen, “Bana annesinin adını koymuş. Uyumuyormuşum, annem ayağında sallarken ufaktan bir vurmuş. Dedem de annemle ‘Sen benim anneme hakaret ettin’ diye günlerce konuşmamış. Ben çok küçüktüm ancak bana anlatıldığı kadarıyla hafızamda yer etti. Benim genç kızlığım da onun yaşlılık dönemine denk geldi. Ben doğma büyüme Üsküdarlıyım. Normalde Bulgar göçmeniyiz. Dedem bebekken İzmit’e gelmiş. İzmit’ten de Üsküdar’a gelmiş. Üsküdar bizim vazgeçilmezimizdi. Hatta dedemin Kız Kulesi’ne bakarken röportajı vardı. Bastığı yerlerde olmak beni de duygulandırıyor. Ben aileyi dedemden öğrendim. Babaannemle çok güzel bir evlilikleri vardı. Ben o yaşımda bile hayret ederdim. Nasıl bu kadar birbirlerini anlıyorlar, hiç kavga etmiyorlar diye. Babaannem, dedeme çok düşkündü, ‘Hulum’ diye hitap ederdi. Dedem de babaanneme ‘tontonum’ derdi” şeklinde konuştu. HEM ASKER HEM OYUNCU

Yeşilçam oyuncusu Hulusi Kentmen’in ilk tiyatrosunu ilkokul 2. sınıfa giderken yaptığını ifade eden Kentmen, “Bir şekilde Hulusi Kentmen deniz astsubayı olarak orduya giriyor. Sonrasında tesadüfen halk evlerine tiyatro izlemeye giderken orada bir oyuncu noksanlığı var. Tam da dedemin karakterinde, tipinde bir oyuncu lazım. Dedeme teklif etmişler. Dedem de diyor ki; ‘Ben ordu mensubuyum, olmaz’. Halbuki asli görevini aksatmadığı sürece güzel sanatların herhangi bir dalıyla ilgileniliyormuş. Bu çok gün yüzüne çıkan bir şey değil. Dedem de bundan faydalanıyor ve ilgileniyor. Ama çok da gün yüzüne çıkarmak istemiyor. Mesleğinden ihraç edilme durumu var. Orduyla tiyatroyu bir arada yaparken tiyatro sahnesinde beğenilerek sinemaya geçiyor. İkisini bir arada yürütüyor. Emekli olduktan sonra tam çalışmaya başlıyor” diye anlattı.

“Dedem 1942 yılından yaklaşık 1980 yılına kadar devam etti sinemaya” diyen Kentmen, “Yaklaşık 500 filmi var. Bilindikleri gün yüzünde, onları da restore edip piyasaya sürüyorlar. 1942 yılında çevirdiği film gibi çoğu film büyük Haliç yangınında yanmış. Dedem 81 yaşında vefat etti. Diyeceksiniz ki cenazenin görkemi olur mu? Ben hayatımda bu kadar kalabalık bir cenaze töreni görmedim. Cenazesi Altunizade’deki büyük camiden kalkmıştı. Dedemin cenazesini ordu mensubu olduğu için ordu kaldırmıştı. Taksicilerin yolda araçlarından inip selam durduklarını hatırlıyorum. Ne verdiyse bilemiyorum çok seviliyordu. Onun gibi çok sevilmek benimde hayalim” diye konuştu.