Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

400 yıllık Çerkes geleneği: Gelinin dert kutusu

Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde kurulacak Çerkes müzesi için Türkiye’nin dört bir yanından objeler toplanıyor. Toplanan objeler arasında 160 yıl önce Çerkes soykırımı sırasında Kafkasya’dan getirilen Kur’an-ı Kerim de var, dert kutusu da.

Uzuntarla Mahallesi’nde hayata geçirilecek Çerkes müzesi için Uzuntarla Adige Kültür Derneği Başkanı Sedat Yenişen ve dernek üyeleri, geleneklerini yansıtan çeşitli objeleri topluyor.
Şu ana kadar 200’ye yakın obje toplayan Yenişen, elde ettiği eserlerle unutulmuş Çerkes kültürünün de ortaya çıkarılmasını sağlıyor.
Yenişen, 160 yıl önce Kafkasya’dan gelen ailenin yanında getirdiği Kur’an-ı Kerim’i de müzeye koymak için saklıyor.
Müzede sergilenecek eserlerin arasında en göz çarpan ise dert kutusu.
Çerkes geleneğinde anne, gelin olacak kızına dert kutusunu vererek, damat tarafını kimseye şikayet etmemesini, aile huzurunu bozacak durumları kutuya anlatması isteniyor.
Bu eserin ortaya çıkmasıyla unutulmuş gelenek yeniden hatırlandı.
Sedat Yenişen; aralarında Kur’an-ı Kerim, dert kutusu ve Çerkeslerin “haluj sandığı” diyerek tabir ettiği 100 yıllık sandığın da bulunduğu 25’in üzerinde eserin Orhan Halman tarafından getirildiğini söyledi.
Çerkes kültürünü yansıtan objelerin Uzuntarla Adige Kültür Derneği’nde muhafaza edildiğini söyleyen Sedat Yenişen, “Yakında açacağımız Uzuntarla Çerkes Müzesine gönderilen objeleri derneğimizde muhafaza ediyoruz. Şu ana kadar 200’e yakın obje topladık. 80-200 yıllık objelerimiz var. En ilginç obje Kafkasya’dan gelen Kur’an-ı Kerim. Haluj sandığı da çok nadir bulunan objedir. Kur’an-ı Kerim-i yaklaşık 160 yıl önce Kafkasya’dan gelenler getirmiş. Son sayfaları hırpalandığı için el yazması ile tekrar yazılmış. Haluj sandığı da geleneğimizdendir. Çerkeslerin düğün evine giderken yardım amaçlı içerisine Çerkes böreği dediğimiz haluj koyarlardı. Çok nadir bulunan sandıktır. Türkiye’de en fazla 3-4 tane vardır. Bu sandığın tarihi 100 yıla yakındır” dedi.
Unutulmaya yüz tutmuş Çerkes kültürünü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla uzun süredir eserler topladıklarını anlatan Dernek Üyesi Vedat Eroğlu ise “Çok ilginç objeler geliyor. Haluj sandığından dert kutusuna kadar birçok objeyle beraber unutulmuş gelenekler de ortaya çıkıyor. Kafkasya’dan gelen objeler de var. Bugüne kadar müze için 200’e yakın obje topladık” diye konuştu.
Yaklaşık 400 yıllık Çerkes geleneği olan dert kutusu hakkında bilgiler veren Eroğlu, “Çerkeslerde kız evleneceği zaman annesi tarafından damat evinde yaşayabileceği olumsuzluklara karşı uyarılır, damat evinde gelinin büyüklere saygısızlık yapmaması ve cevap vermemesi için anne tarafından kıza dert kutusu verilir. Kız tüm sorunlarını bu dert kutusuna anlatması, sorunlarının dışarı aktarmaması için anne tarafından tembihlenir. Bir nevi bu kutu psikologdur. En azından kızın derdini anlatabileceği bölümdür. Türkiye’de en son Eskişehir tarafında dert kutusunun kullanıldığı biliniyor. Bu vesileyle kaybolmaya yüz tutmuş gelenek gün yüzüne çıktı. Şu an elimizde bulunan kutu sembolize edilmiş hali” şeklinde konuştu.
daha fazla oku

Türker İnanoğlu hayatını kaybetti

SON DAKİKA HABERİ: Yönetmen, senarist ve yapımcı Türker İnanoğlu 87 yaşında hayata veda etti. İnanoğlu, 4 Nisan’da son yolculuğuna uğurlanacak.

Türk sinemasının usta ismi Türker İnanoğlu 87 yaşında yaşamını yitirdi.

İnanoğlu’nun ölüm haberini Sağlık Bakanı Fahrettin Koca duyurdu. 

Koca, “Sanat dünyamızın ünlü isimlerinden yapımcı ve film yönetmeni Türker İnanoğlu geçirdiği ani rahatsızlığın ardından kaldırıldığı hastanede yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Sevenleri olarak acımız büyük.” ifadelerini kullandı. 

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy da sosyal medya hesabından “Türk sinemasının duayen ismi, yönetmen, senarist, yapımcı ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Türker İnanoğlu’nun vefat haberini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum.” açıklamasında bulundu.

Bakan Ersoy, “Merhuma Allah’tan rahmet; ailesine ve tüm sanat camiamıza başsağlığı diliyorum.” ifadelerini kullandı.

HÜLYA KOÇYİĞİT: KELİMELER DÜĞÜMLENİYOR, YERİ DOLMAYACAK İnanoğlu’nun ölüm haberi üzerine NTV yayınına katılan Hülya Koçyiğit, “Türk sinemasına çok büyük bir iz bıraktığı gerçek. Çok değerli bir dost, çok kıymet verdiğim bir arkadaşım… Senarist, yönetmen, yapımcı, eğitim kurumu açmış bir insan. Uzun zamandır rahatsızdı. İnsan bu kadar sevdiği bir dostunu kaybettiğini duyunca kelimeler düğümleniyor.” dedi. Koçyiğit, İnanoğlu’nun eserleriyle anılacağını da söyledi, “Yeri dolmayacak.” ifadesini kullandı. HALDUN DORMEN: YERİ ÇOK BOŞ KALACAK Sanatçı Haldun Dormen de NTV yayınında İnanoğlu’nun çok yakın dostu olduğunu söyledi. “Yeri çok boş kalacak.” diyen Dormen, İnanoğlu’nun ailesine ve yakınlarına sabır diledi. MÜJDE AR: SİNEMANIN KENDİSİYDİ Sanatçı Müjde Ar da İnanoğlu’nun uzun süredir rahatsız olduğunu söyledi. NTV yayınında konuşan Müjde Ar, “Türker İnanoğlu’nu sinemanın bir bireyi olarak ifade etmek hafif kalır. Türker İnanoğlu sinemanın kendisiydi.” ifadelerini kullandı. İnanoğlu ile dostluğunun 50 yıl öncesine dayandığını anlatan Müjde Ar, “Onun için önce sinema vardı, sonra hayat vardı. Bütün yakın çevresindeki arkadaşlarına inanılmaz bir vefa duyan insandı.” şeklinde konuştu.

4 NİSAN’DA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANACAK    İnanoğlu için 4 Nisan saat 10.00’da Tim Show Center’da tören düzenlenecek. Ardından öğle ezanına müteakip Levent Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’nde cenaze namazı kılınacak. Türk sinemasında önemli filmlere imza atan İnanoğlu, cenaze namazından sonra Kanlıca’da aile mezarlığına defnedilecek.

TÜRKER İNANOĞLU’NUN HAYATI Yaşamının ilk 15 yılı Safranbolu’yla İstanbul arasında geçen İnanoğlu, futbolla birlikte en büyük tutkusu olan sinemaya yöneldi ve Ömer Lütfi Akad ile Nişan Hançer’e 9 filmde asistanlık yaptı. İnanoğlu, Yeşilçam’da çeşitli yapımcılara 10 film çektikten sonra 1960’ta kendi şirketi Erler Film’i kurdu ve bugüne kadar birçok sinema filmi, dizi ve televizyon programına imza attı.  Sinema oyuncusu Filiz Akın’la 1964’te evlenen İnanoğlu’nun daha sonra çocuk yıldız “Yumurcak” olarak ünlenen İlker adlı oğlu oldu ama çift 1974’te ayrıldı. İnanoğlu, halen evli olduğu oyuncu Gülşen Bubikoğlu’yla 1975’te yaşamını birleştirdi. Türker İnanoğlu Vakfı’nı (TÜRVAK) 1997 yılında kuran yapımcı, birçok meslek birliği ve derneğin kurulmasına da öncülük etti. İnanoğlu’nun Bubikoğlu ile evliliğinden Zeynep İnanoğlu isimli çocuğu bulunuyor.

daha fazla oku

Pompeii'de 2 bin yıllık Truvalı Helen freski bulundu

Pompeii’de 2 bin yıl sonra gizli bir tablo ortaya çıktı. Antik Roma kentinde yapılan kazılarda Truvalı Helen’i tasvir eden büyüleyici bir fresk bulundu. Yunan tanrısı Apollon’un rahibe Cassandra’yı baştan çıkarmaya çalıştığını, Truvalı Helen’in annesi Leda’yı ve elinde tabak tutan bir kadın figürünü gösteren üç fresk daha bulundu.

Yaklaşık 2 bin yıl önce Vezüv Yanardağı’nın ölümcül patlamasıyla yok edilen İtalyan şehri Pompeii’de keşifler devam ediyor. Arkeologlar, Pompeii’nin en uzun caddelerinden biri olan Via di Nola’da bulunan eski bir özel konutun duvarında dikkat çekici derecede korunmuş “fresk” resimler buldu.Truvalı Helen, Truva prensi Paris ile ilk kez tanışıyor.Çarpıcı sanat eserlerinden biri Yunan mitolojisinde güzel bir kadın olan Truvalı Helen’in, Truva prensi Paris ile ilk kez tanışmasını tasvir ediyor. Efsaneye göre ikilinin kaçması M.Ö. 12. yüzyıldaki Truva Savaşı’nın fitilini ateşledi.Truvalı Helen

Yeni keşfedilen ikinci bir fresk, Yunan tanrısı Apollon’un rahibe Cassandra’yı baştan çıkarmaya çalışmasını tasvir ediyor. Üçüncü fresk, Truvalı Helen’in annesi Leda’yı gösteriyor. 

Antik volkanik materyalden zar zor ortaya çıkarılan dördüncü fresk, elinde tabak tutan bir kadın figürünü gösteriyor.

Elinde tabak tutan bir kadın figürü.Oxford Üniversitesi’nde klasikler dersi veren Dr. Andrew Sillett, fresklerin “muazzam” olduğunu çünkü muhtemelen yanardağ patlamasına yakın bir zamanda yapıldıklarını söyledi. POMPEII’NİN KÜL OLUŞU Pompeii, saniyede 1,5 milyon ton erimiş kaya ve sıcak kül püskürten Vezüv Yanardağı patlamadan önce yaklaşık 11 bin nüfusa sahip gelişen ve zengin bir Roma şehriydi. Felaket yaratan olay, Pompeii yerleşimlerinin yanı sıra Herculaneum, Torre Annunziata ve Stabiae yerleşimlerini de yok etti ve bu süreçte 16 bin kadar kişinin ölümüne yol açtı. Patlamanın ardından Pompeii’deki kurbanların cesetleri, sonunda çürümeden önce koruyucu bir kül kabuğu içinde saklandığı için ün kazandı. 1800’lerin ortalarından itibaren bu bedenlerin geride bıraktığı boşluklar, son anlarını yeniden yaratmak için alçı kalıplarla dolduruldu .

daha fazla oku

Ömrünü lüle taşına adayan geleneksel el sanatçısı, iki kadın usta yetiştirdi

Eskişehir’de 40 yıl önce lüle taşı işlemeye başlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatçısı Mehmet Çınar, birçok erkeğin yanı sıra iki kadına lüle taşı sanatını öğretti.

Ticari bakımdan işlenebilir en kaliteli lüle taşı yataklarının bulunduğu Tepebaşı ilçesi kırsal Kozlubel Mahallesi’nde 1984’te bu madenle tanışan 54 yaşındaki Çınar, katıldığı festivallerde Eskişehir’in bu ekonomik ve kültürel değerini tanıttı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatçısı ünvanını 1996’da alan Çınar, 6 yıl önce Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsünde usta öğretici olarak görev yapmaya başladı. Enstitüde lüle taşını pipodan takıya, satranç takımından büstlere kadar birçok ürüne dönüştüren, ABD ve Çin’den gelen siparişleri yetiştirmeye çalışan Çınar, mesleğinin gelecek nesillerde devamını sağlamak amacıyla aralarında iki kadının bulunduğu birçok kişiye bu sanatı öğretti.

Mehmet Çınar, AA muhabirine, ilkokulu bitirdikten sonra yaz tatilinde doğduğu yer olan Kozlubel’de madeni işlemeye başladığını, 1984’te eline aldığı lüle taşını bir daha bırakamadığını söyledi.

Adeta bu madenin içinde büyüdüğünü belirten Çınar, şöyle devam etti: “Lüle taşını işlemeyi bırakamıyorum. Başka bir işle uğraştığımda aklım lüle taşında kalıyor. Pipo, tespih, satranç takımı, takı, topaç, büst gibi ürünler yapıyorum. 1996 yılında İstanbul’da Taksim Meydanı’ndaki bir festivale katıldım. Kültür ve Turizm Bakanlığı görevlileri lüle taşını işlerken beni izledi. Daha sonra işlemleri başlatıp, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı oldum. Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsünde 6 yıldır usta öğreticiyim.”

Çınar, lüle taşının gelecek nesillere aktarılmasının önemini vurguladı. Bu madenin çok değerli olduğunu dile getiren Çınar, “ABD ve Çin’den gelen siparişler üzerine pipo üretiyorum. Yurt dışından yoğun talep var ancak bunu karşılamakta zorlanıyoruz çünkü yeteri kadar usta yok. Taşı çıkaranların sayısı bile istenilen seviyede değil. İki kadın usta yetiştirdim. Kadın ustalarım çok iyi noktaya geldiler. Bir de erkek yetiştiriyorum.” diye konuştu. “KADININ ELİNİN DEĞDİĞİ HER ŞEY GÜZEL OLUYOR”

Çınar’ın yetiştirdiği ustalardan Çiğdem Genç Dündar, daha önce Halk Eğitimi Merkezinde ebru kursu verdiğini, 4 yıldır lüle taşıyla uğraştığını anlattı.

Lüle taşında farklı teknikler uyguladıklarını, kağıtları yakıp renklendirdiklerini belirten Dündar, “Kadının elinin değdiği her şey güzel oluyor. Benim lüle taşı ustası olduğumu öğrenenler şaşırıyor. ‘Lüle taşıyla erkekler uğraşır’ diye kalıplaşmış düşünce var ancak kadınlar olarak da gayet güzel yapıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Çınar’dan öğrendiği lüle taşı işlemesini 2 yıldır sürdüren Şeyda Özbakan, bu sanatla uğraşmaktan memnuniyet duyduğunu belirtti. Özbakan, “Her yıl daha iyi olmak için çabalıyorum. Gelecekte kadın lüle taşı sanatçıları da yetiştirmek istiyorum. Kadınların rahatlıkla yapabileceği bir iş. Onları eğitmeyi ve yardımcı olmayı çok istiyorum. Lüle taşıyla uğraşmak rahatlatıyor.” ifadesini kullandı.

Mehmet Çınar’dan lüle taşı dersi alan emekli Önder Beşibirlik ise lüle taşına şekil vermekten keyif aldığını, istek, inanç ve ilgiyle çoğu insanın rahatlıkla bu sanatı yapabileceğini dile getirdi.

daha fazla oku

Türkiye Kültür Yolu Festivali başladı: 40 bin sanatçı katılacak

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni Adana’da düzenlenen etkinlikle başlattı. Bakan Ersoy, “Adana’da bin sanatçı, Türkiye genelinde 40 bin sanatçı katılacak. 8 ayda 7 bine yakın etkinlik gerçekleşecek” dedi.

Türkiye Kültür Yolu Festivali, 13 Nisan’dan 10 Kasım’a kadar 16 farklı şehirde, 8 aya yayılmış bir kültür-sanat maratonuyla ülkeye adeta bir festival iklimi yaşatacak. Anadolu’nun yedi farklı bölgesinde gerçekleşecek etkinlikler aracılığıyla Türkiye’nin tarih ve kültür zenginliği ışığında herkese görsel, işitsel ve duygusal açıdan zengin bir deneyim yaşatılacak. Festival’in ilk durağı Adana’da bünyesine dahil edilen 12’nci Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı oldu. Bu sene 13-21 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek karnaval bugün düzenlenecek etkinliklerle başladı. “Karnaval her sene daha fazla insana ulaşıyor” Adana Müze Kompleksi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, her sene katılımcı sayısının daha fazla arttığına dikkat çekerek, “Bir bölgede, bir şehirde 4 sene önce başlattığımız kültür yolu yolculuğuna bugün Anadolu’nun 7 bölgesinde 16 şehirde devam ediyoruz. Söz verdiğimiz gibi her yılda Kültür Yolu Festivali’ne dahil ettiğimiz şehirlerin sayısını artırıyoruz. 2028’de ise 35 şehre festivali yaymaya çalışacağız. Kültür yolu festivalleri birçok amaca hizmet ediyor. Her yaş ve her kesimden vatandaşımıza sanatın her türlüsüne rahat bir şekilde ulaşması asıl amacımız. Festivalin gerçekleştiği şehrin başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada bilinilirliği artırmak ikinci hedefimiz. Festivali gerçekleştirirken hem kültür ve sanatı desteklemiş hem de sanatçılarımıza destek oluyoruz. Şehirlerimizin markalaşmasını sağlıyoruz. Kültür Yolu Festivali’ni gerçekleştirirken şehrin mevcut devam eden festivalleriyle entegre olmasını sağlıyoruz. Kendi isimleriyle daha zengin, daha etkili bir şekilde gelişmesini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. “Antalya ile noktalayacağız” Kültür Yolu Festivali kapsamında birçok ilde düzenlenecek programı anlatan Bakan Ersoy, “Kültür Yolu Festivali, Portakal Çiçeği Karnavalı ile birlikte gerçekleşiyor. Gaziantep’te Uluslararası Gastronomi Festivaliyle, Konya’da müzik festivali, Nevşehir’de balon festivaliyle beraber festivallerimizi gerçekleştiriyoruz. Adana’nın önemi bu sene kültür yolu festivali Adana ile başlıyor. 8 aya yakın bir süreyle festival devam edecek. Adana’yı Şanlıurfa izliyor oradan Bursa, sonra da Samsun’a geçiyoruz. İlk 4 şehir bu sene festival ile ilk kez tanışan şehirlerimiz. Kültür Yolu Festivali’ni bu sene Antalya ile noktalayacağız” dedi. “Türkiye genelinde 40 bin sanatçı katılacak” Adana’da bin, Türkiye’de 40 bin sanatçının festival kapsamında etkinlikler düzenleyeceğini aktaran Bakan Ersoy, “Özellikle Merkez Park ve Atatürk Parkı’nda sahneler kurduk. Bu sahnelerimizde Türkiye’nin önemli sanatçıları konserler verecek. 30 noktada etkinlikler olacak ve yaklaşık 500’e yakın etkinlik olacak. Adana’da bin sanatçı, Türkiye genelinde 40 bin sanatçı katılacak. 8 ayda 7 bine yakın etkinlik gerçekleşecek” diye konuştu. “Uluslararası kurum ve kuruluşlara daha fazla yer veriyoruz” Dijital etkinliklere de önem verdiklerini anlatan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, daha sonra şunları söyledi: “18 metre yüksekliğinde holoflaks gösterisi olacak. Atatürk olmazsa olmazımız. Atatürk Kültür Yolu’nda dijital performansını da karnaval sırasında sanatseverlerle buluşturmayı planlıyoruz. 7’den 70’e her kesimden vatandaşımıza hitap eden birçok etkinlikle vatandaşlarımızı buluşturacağız. Kültür Yolu Festivali 8 ay boyunca dünyada en uzun süreli, en fazla sanatçı ve katılımcısıyla bir marka haline geldi. Bu nedenle artık uluslararası kurum ve kuruluşlara daha fazla yer veriyoruz. Bundan sonrada bu şekilde devam edeceğiz. Hem katılan şehir sayısını hem de katılımcı sayısını artırmayı planlıyoruz.” Bakan Ersoy, konuşmasının ardından basın mensuplarıyla festival hakkında toplantı gerçekleştirdi.

daha fazla oku

Bakan Ersoy, Adana'da açılan sergileri gezdi

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Adana’da bu yıl 12’ncisi düzenlenen Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı’nın etkinliklerine katılıp açılan sergileri inceledi.

Kültür ve Turizm Bakanlığınca organize edilen “Türkiye Kültür Yolu Festivali”nin ilk durağı olan karnaval, çeşitli etkinliklerle başladı.

Adana Müze Kompleksi’nde açılan “Eskizden Piksele Dijital Sanat: Anadolu Edition” adlı sergiyi gezen Bakan Ersoy, çalışmaları inceleyip katılımcılarla sohbet etti. Ersoy, daha sonra kompleks bünyesindeki Tarım, Sanayi ve Kent Müzesi’nde inceleme yaptı. Engelliler için geliştirilen uygulamayla film izledi Programın devamında Bakan Ersoy, bir alışveriş merkezinin sinema salonunda gerçekleştirilen “Metin Şentürk ile Engelsiz Sinema” konulu söyleşiye katıldı.

Burada Bakan Ersoy’a Sinema Genel Müdürü Birol Güven, görme engellilerin sosyal hayata daha aktif ve bağımsız katılmaları hedefiyle geliştirilen “Hayal Ortağım” uygulamasını anlattı.

Tanıtımın ardından Ersoy, görme engellilerin sinemaya gittiklerinde görsel içerikleri yardım almadan algılayıp film seyredebilmelerini de sağlayan akıllı telefon uygulamasını deneyimledi. Uyku bandıyla gözleri kapatılan Ersoy, sesli betimlemesi bakanlık tarafından yapılan “Son Akşam Yemeği” filmini izledi. Ersoy’a programlarında, Adana Valisi Yavuz Selim Köşger eşlik etti.

Karnaval, 21 Nisan’a kadar sürecek.

daha fazla oku

Tekirdağ'daki Rakoczi Müzesi'nde yoğunluk

Ramazan Bayramı tatilinde Tekirdağ’a gelen yerli ve yabancı turistler, Rakoczi Müzesi’ni doldurdu.

Başta İstanbul olmak üzere yakın illerden ve yurt dışından gelen çok sayıda ziyaretçi, Tekirdağ kent merkezindeki müzeleri gezdi. Tatilciler, Osmanlı’ya sığınan Macar Prensi 2. Frenc Rakoczi’nin yaşadığı evden dönüştürülen Rakoczi Müzesi’ni gezerek Müze Müdürü Ali Kabul’den bilgi aldı. Kabul, bayram tatili nedeniyle müzede yoğunluk yaşandığını söyledi. Turizm sezonunun bayram tatiliyle birlikte açıldığını ifade eden Kabul, “Bayram tatiliyle kente gelen ziyaretçiler arttı. Hem yerli turistleri hem de Macar tatilcileri ilimizde ağırlıyoruz. Ziyaretçilere bilgi verip en iyi şekilde misafir ediyoruz. Genelde tatilciler Rakoczi Müzesi’nin yanı sıra Arkeoloji ve Etnografya Müzesi ile Namık Kemal Evi’ni ziyaret ediyor.” dedi. Bursa’dan tatil için gelen Bahar Akkaş da Tekirdağ’daki müze ve tarihi camileri herkesin gelip görmesi gerektiğini belirtti. Müze ziyaretlerinin kendileri için bilgilendirici olduğunu dile getiren Akkaş, verimli bir bayram tatili geçirdiklerini ve müzeleri çok beğendiğini kaydetti.

daha fazla oku

The Beatles üyelerinin oğullarından yeni şarkı

Müzik dünyasının dört kişilik efsanevi grubu The Beatles’ın üyeleri John Lennon ve Paul McCartney’nin oğulları yeni bir şarkı için bir araya geldi.

İngiliz müzik grubu The Beatles’ın üyeleri arasında yer alan John Lennon ile Paul McCartney’nin oğulları yeni bir şarkı çıkardı.

Lennon’un oğlu Sean Ono Lennon ile McCartney’nin oğlu James McCartney, “Primrose Hill” adlı bir şarkı yayınladı.

McCartney sosyal medyada hesabında “Bugün yakın arkadaşım (Sean Ono Lennon) ile birlikte yazdığımız şarkıyı paylaşmaktan büyük heyecan duyuyorum. Bu şarkının yayınlanmasıyla birlikte gerçekten de ilerlemeye başladığımızı hissediyoruz ve müziği sizinle paylaşmaya devam edeceğim için çok heyecanlıyım” ifadelerini kullandı.

The Beatles üyesi Paul McCartney de oğlunun şarkısı hakkında “Oğlum James’in ‘Primrose Hill’ adında yeni bir şarkısı var, şuna bir bakın! Ve şarkının ortak yazarı Sean Ono Lennon’a da kucak dolusu sevgiler” dedi.

daha fazla oku

İtalya’da klasik müzik konserlerinde türkü söyleyen kız

Yaşar Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi çello sanatçısı Adasu Akın, müzik tutkusuyla sınırları aşıyor. Beethoven’dan Neşet Ertaş’a birçok farklı eseri hem çalıp hem söyleyerek seslendiren ve kendine has bir tarz oluşturan Akın’ın çok yakında kendine ait besteleri yayınlanacak.

Yaşar Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi çello sanatçısı Adasu Akın, yeteneği ve başarısıyla dikkat çeken genç müzisyenlerden biri oldu. Ailesinin ilgisi nedeniyle müziğin içinde büyüyen Akın, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın Çocuk Korosu’na girerek müzik eğitimine başladı. Daha sonra ilk enstrümanı olan keman eğitimine başlayan Akın, ilkokulu bitirdiği yıl Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın sınavını kazandı ve ortaokul ile liseye burada devam etti. Konservatuarda kendine enstrüman olarak viyolonseli seçen genç yetenek, hocası ile birlikte Akdeniz Viyolonsel Sınıf Buluşması kapsamında İspanya, İtalya ve Yunanistan’a gidip Master Class derslerine katıldı. Öğretmeninin yönlendirmesi ile girdiği sınavda birinci olan Akın, Avrupa’nın önemli müzik okullarından biri olan İtalya Parma Conservatorio Arrigo Boito’da 4 sene boyunca eğitim gördü ve buradaki eğitimini de 2022 yılında 110 tam puan ve övgü puanı alarak tamamladı. İtalya’da bulunduğu dönemde orkestralara katılarak 50’ye yakın konser veren Adasu’nun yeteneği ve başarısı uluslararası anlamda da fark oluşturdu. Adasu Akın, İzmir’e döndükten sonra burslu olarak girdiği Yaşar Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine Müzik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Serdar Mamaç ile birlikte devam ediyor. Aynı zamanda Yaşar Üniversitesi Senfoni Orkestrası’yla beraber sahne alan Adasu, bireysel konserler de veriyor. Genç yetenek, 2 yıldır üzerinde çalıştığı kendi tarzındaki besteleri çok yakında yayınlayacağını söyledi. “Türk Halk Müziği ile büyüdüm” Müzik yolculuğunun nasıl başladığını anlatan Adasu Akın, “Müziğin içine doğdum diyebilirim. Annem beni geceleri uyuturken türkü söylerdi, ben de çok duygulanırdım hatta ağlardım bazen. Akrabalarımızla bir araya geldiğimizde bağlama çalınıp türkü söylenirdi. Babamla yolculuk yaparken beraber türküler söylerdik, bize türkülerin hikayelerini anlatırdı. Abim de ilgimi farklı yerel müziklere yöneltmemi sağladı. Devlet Konservatuarı’nı kazandığımda bana hangi enstrümanla devam etmek istediğim soruldu. ‘Aşkı Memnu’nun bir bölümünde viyolonsel sahnesini görmüştüm ve çok etkilenmiştim. Nasıl bir enstrüman olduğunu hiç bilmediğim halde viyolonsel çalmak istediğimi söyledim ve bu enstrümanla olan hikayem böyle başladı” diye konuştu. Zorlu İtalya süreci Üniversite eğitimi için hocasının yönlendirmesiyle İtalya’ya gidiş hikayesinden bahseden Akın, “İtalya’ya gidişim 15 gün içinde belli oldu. İtalya’ya gidene kadar ailemden bir gün bile ayrı kalmamıştım. İlk gittiğimde hiç İtalyanca bilmiyordum, çok az İngilizce biliyordum. Şimdi her ikisine de iyi derecede hakimim hatta İtalyanca ders veriyorum. Ailem varlıklı değil, Çinli ev arkadaşlarımla öğrenci evinde kaldım. Dil bilmiyorken başka şehirlere konser vermeye giderken kaybolduğum çok oldu, dolandırıldığım oldu, evsiz kaldığım bile oldu. Doğalgaz olmadan sıfır derecede soğuktan uyuyamadığım oldu. Ama yalnız ayakta kalabilmeyi öğrendim ve çok iyi bir eğitim aldım” dedi. “İtalya’da klasik müzik konserleri sonrası türkü söyledim” İtalya’da birçok farklı kültürü tanıyan ve kendini klasik müzik ve diğer müzik türlerinde geliştirmeye çalışan Akın, şunları söyledi: “Şili, Kore, Rusya, Makedonya, Japonya, Çin ve Romanya’dan ve tabi İtalya’dan çok arkadaşım oldu, birçok farklı kültürü tanıdım. İtalya’daki üniversite döneminde 50’ye yakın konser verdim. Bunların içinde birincilikle seçildiğim OGVE (Orchestra Giovanile della Via Emilia) Orkestrası ve caz orkestrası da bulunuyor. Ayrıca uluslararası viyolonsel orkestrası eşliğinde solist olarak şarkı söyledim. İtalya/Parma Tıp kongresinde sadece türkülerden oluşan solo konser verdim. İtalya’ da klasik müzik konserlerinin sonunda çok beğendikleri için bana türkü söyletiyorlardı.” “Şarkı söyleyerek viyolonsel çaldığımda tamamlanmış hissediyorum” Kariyerine ve eğitimine İzmir’de devam eden Akın, “Kendi tarzımda söylediğim türkü ve pop-caz coverlar var, yedi dilde şarkı söylüyorum, konserler veriyorum. Harçlığımı çıkarmak için viyolonsel piyano ve İtalyanca özel dersleri veriyorum. Şu an yüksek lisansıma devam ettiğim bu üniversiteye tam burslu girdim, sonrasında doktora eğitimini de düşünüyorum. Yakın gelecekteki hedefim bestelerimi yayınlamak. Müzik yapmak benim ruhuma olan sorumluluğum, çello çaldığımda, şarkı söylediğimde ya da piyano çaldığımda olmam gereken yerdeymişim gibi hissediyorum. Şarkı söyleyerek viyolonsel çaldığımda, tamamlanmış hissediyorum” şeklinde konuştu.

daha fazla oku