Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

Paris'te 4 Türk kadın ressamın eserlerinin yer aldığı serginin açılışı yapıldı

Fransa’nın başkenti Paris’te 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında 4 Türk kadın ressamın eserlerinin yer aldığı serginin açılışı gerçekleşti.

Paris Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ev sahipliğinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında açılışı yapılan sergide, Türk ressamlar Melek Art, Suzan Ay, Zeliha Bozoğlu ve Figen Beğen’in eserleri yer aldı. Enstitüde 2 farklı odada sergilenen eserler, Türk ve Fransız sanat severlerin beğenisini topladı. Serginin açılışına katılan 4 Türk kadın ressam, ziyaretçilere eserlerini ve ilham kaynaklarını tanıtma fırsatı buldu. “Gelecekten-Geleceğe” temalı portre çalışmalarında Anadolu kadınlarının el emeği dantellerini ve kanaviçelerini kullanan ressam Bozoğlu’nun, yöresel kıyafetlerde küçük bir kız çocuğunu tasvir ettiği “Yörük Kızı” isimli eseri de sergilendi. Yaklaşık 36 yıldır farklı sergilerde eserlerini sanat severlerle buluşturan ressam Art’ın tuvallerinde kullandığı canlı renkler, çiçek motifleri ve boncuklar ziyaretçilerin dikkatini çekti. Sergide tablolarında Mevlana Celaleddin Rumi’den esinlenen sanatçı Beğen’in aşık kuşları resmettiği tablolar ve ressam Ay’ın 3 boyutlu eserleri de yer aldı. Paris Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Celine Aydın’ın da katıldığı açılış gecesinde, ziyaretçiler “Kadınların Işığında” başlıklı fotoğraf sergisini de görme fırsatı buldu. Küratörlüğünü Mehmet Aslan’ın üstlendiği fotoğraf sergisinde aralarında AA foto muhabirlerinin de olduğu Türk kadın fotoğrafçılarının eserleri de yer alıyor.

Read More

Mersin Devlet Opera ve Balesi Hamlet'i sahneleyecek

Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) “Hamlet” balesini sanatseverlerle buluşturacak.

Mersin Devlet Opera ve Balesi‘nden yapılan açıklamaya göre, William Shakespeare’in eserlerinden “Hamlet” tragedyasının bale uyarlaması, 14 Mart Perşembe saat 20.30’da Mersin Kültür Merkezi Opera Sahnesi’nde beğeniye sunulacak. Müziğini besteci Revas Gabichvadze, orkestra şefliğini Murat Kodallı’nın yapacağı eserin reji ve koreografisi Nugzar Magalashvili ve Medei Magalashvili tarafından hazırlandı. Dekoru Savaş Camgöz, kostümleri Sevtaç Demirer, ışık tasarımı Tarı Deniz’e ait baleyi, Serbülent Biçer, Ender Üçdemir ve Özlem Şenormanlılar sahneye koyacak.

Read More

İstanbul'da bu hafta hangi sanat etkinlikleri var?

İstanbul bu hafta, geniş bir yelpazede birbirinden farklı etkinliklerle, yerli ve yabancı sanatçıların katıldığı konser, sergi, tiyatro gösterisi ve performanslara sahne olacak.

İstanbul Devlet Tiyatrosunda (İDT) 12-16 Mart’ta “Toplu Hikayeler”, “Babamın Kelimeleriyle”, “Parmak”, “Çarpışma”, “Tamamen Doluyuz” ve “Limon” oyunları izleyiciyle buluşacak. Ayrıca “Kırmızı Küre” ve “Çöp Canavarı ” adlı çocuk oyunları da 17 Mart’ta İDT sahnelerinde minik izleyiciler için sahnelenecek. Şehir Tiyatrolarının bu haftaki programında Lefkoşa Belediye Tiyatrosunun “Parkta Güzel Bir Gün” ile “Maviydi Bisikletim”, “Sivrisinekler”, “Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikayesi”, “İfigenya”, “Yaşamak Mı, Yoksa Ölmek Mi” ve “Zehir” oyunları yer alıyor. Ayrıca 17 Mart’ta “Herkes Sihirbaz Olacak”, “Rüya”, “Bekçi İle Postacı”, “Masal”, “Fındıkkıran”, “Karagöz Çiftlik Bekçisi” ve “Elma Kurdu Kırtık” oyunları, Şehir Tiyatroları sahnelerinde minik izleyicilerin beğenisine sunulacak. Sinema tarihinde yer eden “Titanik”, “Baba”, “Kadın Kokusu”, “Pulp Fiction”, “Gladyatör” ve “Cesur Yürek” gibi filmlerden bir seçki yapılan “Film On The Stage” gösterisi 12 Mart’ta Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) sahnelenecek. Serdar Biliş’in yönettiği “Aydınlıkevler” oyunu 15 Mart’ta Maximum Uniq Hall’de, Oliver Twist’in macerasını konu alan “Oliver Twist” tiyatrosu ise 16 Mart’ta Maximum Uniq Lounge’da sahnelenecek. Dünya edebiyatının önemli eserlerinden “Fareler ve İnsanlar” 15,16,17 Mart’ta AKM Tiyatro Sahnesi’nde oynanacak. KONSERLER Dünyaca ünlü piyanist Evgeny Grinko, yarın Bostancı Gösteri Merkezi’nde dinleyicileriyle buluşacak. AKM, 12 Mart’ta “Ulusal Müziğimiz-Ulvi Cemal Erkin”, 13 Mart’ta “İstanbul’da Ramazan Özel Konseri”, “İzahlı Müzik Saati Bayati”, 14 Mart’ta “Segah Kar”, 15 Mart’ta ise İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Denizbank Konserleri kapsamında “Çanakkale Zaferi Konseri”ne ev sahipliği yapacak. İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) 13 Mart’ta “Viyana Okulu” konserini sanatseverlerle buluşturacak. İş Sanat’ın kariyerlerinin başındaki müzisyenlere sahne deneyimi sunarak destek olmak amacıyla sürdürdüğü “Parlayan Yıldızlar” konseri kapsamında 11 Mart’ta Ahmet Tümkaya ve Pelin Ece Acar konser verecek. Solist Doç. Dr. Adnan Çoban, şef ve kemani Doç. Yeşim Altınel Çoban “Hekim Bestekar ve Güftekarlar Konseri” 13 Mart’ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda müzikseverlerin karşısına çıkacak. DEVAM EDEN SERGİLER Albaraka Türk Uluslararası 6. Hat Yarışması’nın ödüllü eserlerinden oluşan “Güzel Ahlak” sergisi Taksim Camii Kültür Sanat Merkezi’nde 7 Nisan’a kadar, “Geçmişin İzinde” hat sergisi de ramazan sonunda kadar Galeri Eyüpsultan’da görülebilecek. “İstanbul Tasvirleri” sergisi, Fatih Belediyesinin ev sahipliğinde Kadırga Sanat Galerileri’nde 23 Mart’a kadar ziyaretçilerini ağırlayacak. Rami Kütüphanesi’nde gerçekleşen “Nazif’in Düğmeleri” sergisi 17 Mart’a kadar Rami Kütüphanesinde, hattat ve cilt sanatçısı Emin Barın’ın eserlerinden oluşan “Emin Barın: Ne Senden Rüku Ne Benden Kıyam” başlıklı sergi de 29 Nisan’a kadar Artİstanbul Feshane’de ziyarete açık olacak. Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi de sergilenen eserlerdeki detaylı temizlik ve bakım çalışmalarının ardından yeni sergileme düzeniyle ziyaretçilerini bekliyor. Birkaç yıldır kapalı olan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifiyle geçen yıl yeniden ziyarete açılan müzede Hazreti İbrahim’in tenceresi, Hazreti Musa’nın asası, Hazreti Davud’un kılıcı, Hazreti Yusuf’un cübbesi, halifelere ve sahabeye ait kılıçlar, Hazreti Fatma’ya ait gömlek, Kabe anahtarları, Hacerü’l Esved mahfazası gibi “Asr-ı Saadet”i yansıtan mukaddes emanetler sergileniyor.

Read More

Kütahyalı kadınlar gümüşü çini ve taşla birleştiriyor, zanaatkârlık becerilerini geliştiriyor

“Bu proje benim hayatımı değiştirdi: Ev kadınıyken ‘T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı’ unvanı aldım ve yurtdışına açılan bir zanaatkâr oldum.”Bu sözler Kütahya’da yaşayan iki çocuk ve bir torun sahibi Nevin Işık’a ait. Sözünü ettiği proje ise Kütahya Belediyesi’nin tam 20 yıl önce; 2004’te Avrupa Birliği (AB) desteğiyle hayata geçirdiği Çini, Seramik ve Süs Taşı Üzerine Gümüş İşlemeciliği Projesi. Kütahya gümüşü ile Kütahya çinisini bir araya getiren bu eğitim ve üretim projesi, o kadar başarılı olmuş ki; pek çok olağanüstü zanaatkar yetiştirmiş. Zanaatkârların eserleri uluslararası tanınırlık kazanmış.

Işık gümüş takı takmayı çok sevdiği için kursa kaydolmuş. Kursta takı yapmaktan da hoşlandığını keşfetmiş ve kendine minik bir atölye açmış. “Atölyeyi açtığımdan kimsenin haberi yoktu, öyle ki eşimin bile 2 ay sonra haberi oldu! Kurstan sonra atölyeye gidip kendi kendime çalışıyordum” diyor.

Zamanla Işık’ın azmi karşılık bulmuş ve gümüş ile çiniyi bir araya getirdiği takılar sadece Türkiye’de değil Almanya’da da meşhur olmuş. Işık atölyesinde takı üretmeye devam ediyor; gümüş işlemeciliği kursları veriyor ve “T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı” unvanıyla uluslararası fuarlara ve festivallere katılıyor.

Gümüş işleyerek çocuğunu büyüttü Ümmühan Oruç da ev kadınıyken bu kurs sayesinde yetenekli bir meslek erbabına dönüştü.

Ümmühan Oruç“İlk kursun ardından 3 yıl kalfalık, 3 yıl ustalık ve 6 ay da usta eğiticilik eğitimi aldım. Eğitimler sürerken takı ürettim ve yaptıklarımı satarak kızımı büyüttüm. Çok seviyorum bu işi ama kolay değil; bazen ateşle kaynak yapıyor, bazen çekiçle gümüşe şekil veriyor bazen de mikronları ölçüyoruz. Bütün bunlar ancak tutkuyla yapılabilir” diye konuşuyor. Oruç, Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor. Bu kurs sayesinde hayatı önemli ölçüde değişen bir diğer kişi de Sakin Yaman. “Usta öğretici olarak kursa davet edildim ve Ankara Beypazarı’ndan Kütahya’ya taşındım. Geliş o geliş!” diyor. Sesinden öyle anlaşılıyor ki; gümüş işlemeciliği, gümüş ve çiniden takı yapımı ve gümüşün Kütahya’dan gelen yarı değerli taşlarla birlikte kullanımı konularında öğrencilerine yıllardır verdiği eğitimden gurur duyuyor. “T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı” unvanlı Yaman da halen Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor.Projenin başarısı tüm şehre fayda sağlıyor Kütahya Çiniciler, Fotoğrafçılar ve El Sanatları Esnaf Odası Başkanı Sadık Erilbaylı 20 yıl önce başlatılan bir projenin hem geleneksel sanatlar hem de şehrin ekonomik manzarası üzerindeki dönüştürücü etkisine dikkat çekiyor: “Bu proje çini ve gümüşün bir araya geldiği Kütahya’ya özgü yeni bir alan yarattı. Böylelikle el emeği göz nuru eserlerimizin cazibesi arttı. Takıcılık kentte önemli bir sektör haline geldi ve yeni ihracat olanakları doğdu. Başarının verdiği motivasyonla, gümüşten sonra bakır ve çiniyi bir arada kullanmaya başladık. Şimdi ahşabın ve çini ile uyumunu deniyoruz.”Büyükelçi Şubat 2024’te Kütahya’yı ziyaret etmişAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Yirmi yıl önce başlatılan bir AB projesinin bu kentin kültürel ve ekonomik canlılığına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu görmekten büyük heyecan duyuyorum. Projenin ev kadınlarını nasıl becerikli zanaatkara dönüştürdüğünü duymak beni gururlandırdı ve kentin kültürel yaşamı üzerindeki zenginleştirici etkisine bizzat şahit oldum. Bu projede yer alan herkese kalıcı katkıları için şükranlarımı sunuyorum” diyor. Türkiye’nin sahip olduğu gümüş madeninin yaklaşık yüzde 70’i Kütahya’da bulunuyor. Çinicilik ise hem tarihi bir gelenek hem de bölge halkı için önemli bir geçim kaynağı. Proje hakkında Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile iş birliği içinde yürütülen proje, eski usta-çırak geleneğinden yararlanarak kayıtlı işgücünü genişletti. AB, bu başarılı girişimi Yeni Fırsatlar Hibe Programı kapsamında 200 bin avro ile desteklemişti. Proje kapsamında gümüş işleme konusunda uzmanlaşmış atölyeler kurulmuştu. Bu atölyeler, çini ve doğal taşların gümüş işleme teknikleriyle entegrasyonuna odaklanmıştı. Yaklaşık 200 öğrenci bir yıllık eğitim programını tamamlamış ve sertifika almaya hak kazanmıştı.

Read More

Londra'daki yeni Banksy duvar resmine beyaz boyalı saldırı

Gizemli sokak sanatçısı Banksy’nin Londra’nın kuzeyindeki bir binanın duvarına çizdiği ağaç duvar resmi ortaya çıkışından iki gün sonra beyaz boyayla tahrif edildi.

Gizemli sokak sanatcısı Banksy‘nin yeni eseri Londra’da ortaya çıktı. Sanatçı Finsbury Park’ta bulunan duvar resmini resmi instagram hesabından paylaşarak kendisine ait olduğunu kanıtlamış oldu. Finsbury Park’taki sanat eseri, bir ağacın yakınındaki bir duvarda yeşil boyanın kaba fırça darbelerini içeriyor ve soyut bir yeşillik görünümü veriyor. Sosyal medyada paylaşılan yeni görüntülerde duvar resminin kısmen beyaz boyayla tahrif edildiği görüldü. Esere kimin beyaz boyayla saldırarak zarar verdiği ise belirlenemedi. Duvar resmini orijinal eser olduğu ortaya çıktıktan sonra eseri tamamlayan ağacın ve duvarın etrafına çit çekilmişti.

BELEDİYE ESERİ KORUMA KARARI ALMIŞTI Islington belediyesi, tahrifattan haberdar olduğunu söyledi. Beyaz boyayla esere saldırılmadan önce belediye, grafiti temizleme ekibinin sanat eserinden haberdar olduğunu ve onu kaldırmayacağını söylemişti. Belediye ayrıca, Banksy’nin seçtiği kiraz ağacının 40-50 yaşında olduğunu, çürüme ve mantar hasarı nedeniyle sağlık durumunun kötüye gittiğini söyledi. The Banksy Story dizisinin yaratıcısı James Peak, BBC’ye çalışmanın net bir mesaj verdiğini söyledi: “Doğa mücadele ediyor ve onun yeniden büyümesine yardımcı olmak bizim elimizde.”“KENTSEL OLARAK YOĞUN BİR ALAN SEÇİLDİ” Banksy’nin, bu eserini yapmak için “çok yoğun, kentsel ve yapılaşmış bir çevre” seçtiği belirtildi. Kadın figürünün “klasik Banksy tarzı bir şablon” olduğu da vurgulandı. Eserde ağaç canlanmış gibi görünüyor, ancak bu fark edilir derecede sahte ve sentetik bir canlanma. Dizi yaratıcısı Peak eserin yapım süreciyle ilgili, “Artık bahar geldi ve bu ağacın yapraklarla dolu olması gerekiyordu ama Banksy bisikletle yanından geçmiş ve ne kadar perişan göründüğünü düşünmüş olmalı” diye konuştu.

Read More

PTT'den Ara Güler konulu anma pulu

2018 yılında yaşamını yitiren dünyaca ünlü foto muhabiri Ara Güler’in ikonik fotoğrafları anma pulu olarak bastırıldı. Beyoğlu Tarihi Postanesi’nde satışa sunulan pullar için koleksiyonerler heyecanlıydı. (Haber: Melike Şahin Kamera: Cahit Kazan)

Read More

Aşık Veysel vefatının 51. yılında Sivas'ta mezarı başında anıldı

Aşık geleneğinin en büyük temsilcilerinden halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu, vefatının 51. yılında Sivas’ta anıldı.

Halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu’nun vefatının 51. yılında, doğum yeri Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyündeki mezarı başında anma programı düzenlendi. Sivas Vali Yardımcısı İlhami Doğan, anma programında yaptığı konuşmada, Aşık Veysel’i rahmet ve minnetle andıklarını belirtti. Aşık Veysel’in çok önemli bir ozan olduğunu aktaran Doğan, “Veysel’in kurmuş olduğu dünyasında o fikirleri ve düşüncelerini, filozoflar ancak bu şekilde dile getirebilirdi. O, enfes şekilde insanlık adına tabiat adına her hadiseyi en yalın Türkçe ile dile getirmiştir. Veysel’in kendi ifadelerinde bulmuş haliyle kendisi için bugün düğün günü. Aynı Mevlana’daki gibi Şeb-i Arus’dur.” ifadelerini kullandı. Veysel’in torunlarından Rüstem Şatıroğlu ise “Bugün Aşık Veysel’in doğduğu topraklarda onun kara toprağına kavuşmasının yıl dönümünde köyündeyiz. Burada siz kıymetli dostlarla dedemi yeniden anmanın ve birlikte olmanın mutluluğu içerisindeyim. Türkiye’ye ve dünyaya mal olmuş bir değerin torunu olmak, onun soyunu devam ettirmek hem sorumluluğu hem de duygu yoğunluğuyla sözcüklerle anlatılabilecek bir şey değildir. Onu yaşamak, onu yeniden keşfederek yaşamak büyük bir gurur.” diye konuştu.İlçe Müftüsü Tayyıp Koçer’in Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Aşık Veysel’in mezarına karanfil bırakıldı. Ozanın kabri başındaki anma programının ardından protokol üyeleri ve beraberindekiler, Aşık Veysel Müzesi’ni gezdi. Burada ses sanatçıları Aşık Veysel Şatıroğlu’nun eserlerini seslendirdi. Anma programına, Şarkışla Kaymakamı Samet Öztürk, İl Kültür ve Turizm Müdürü Aziz Erdoğan, Şarkışla Belediye Başkanı Ahmet Turgay Oğuz, sanatçılar, kurum müdürleri, Aşık Veysel’in torunları Cevriye Keçeci ve Sebahattin Şatıroğlu, kızı Hayriye Özer ve köy sakinleri katıldı.

Read More

12 bin şarkı incelendi: Sözler artık daha öfkeli

Avusturya’da yapılan yeni bir araştırma, şarkı sözlerinin son yıllarda daha öfkeli ve tekrarlı hale geldiğini ortaya koydu. Araştırma için son 40 yıldaki 12 bin şarkı incelendi.

Independent’in haberine göre, yeni yayınlanan bir araştırmada, 1980 -2020 yıllarında yayınlanan 12 bin İngilizce şarkının sözlerini analiz edildi. Araştırmaya göre, rap, country, pop, R&B ile rock şarkılarındaki sözler daha basit ve tekrarlayıcı hale gelirken, rap şarkıları öfke ve olumsuz duygularda en derin artışı gösterdi. Şarkı sözlerinin genel olarak son 40 yılda daha öfkeli hale geldiği ortaya koyulurken şarkı sözlerinin zaman içinde daha basit ve anlaşılması daha kolay hale geldiği tespit edildi. Analizler ayrıca şarkılarda kullanılan farklı kelimelerin sayısının, özellikle rap ve rock şarkılarında azaldığını gösterdi. Avusturya’daki Innsbruck Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümünden Yardımcı Doçent Eva Zangerle, şarkılarda öfke aktaran kelimelerin daha yaygın hale gelme nedeni olarak müziğin toplumun bir aynası olarak “toplum ve kültürdeki daha genel değişiklikleri yansıtmasına” işaret etti. Zangerle, “Son 40 yılda, mağazadan plak satın almaktan, telefondan yayın platformlarında yüz milyonlarca şarkı arasından seçim yapabilmeye kadar giden bir değişime tanık olduk. Bu durum müziğin tüketilme şeklini de değiştirdi.” dedi. Zangerle ve araştırma ekibi ayrıca şarkı sözlerinin zaman içinde daha duygusal ve kişisel hale geldiğini tespit etti. R&B, pop ve country şarkılarında da duygusal açıdan olumsuz sözlerin kullanımında artış görüldü. Araştırmanın detayları Scientific Reports dergisinde yayımlandı.

Read More

Osmanlı'nın kuruluşunu konu alan Devlet Ana sahnede

Devlet Tiyatroları Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğünce, usta yazar Kemal Tahir’in 1967’de yayınlanan Osmanlı’nın kurulma sürecini anlattığı “Devlet Ana” eserinden uyarlanan tiyatro oyunu sanatseverlerle buluştu.

Ankara Devlet Tiyatrolarınca sahnelenen, rejisörlüğünü Ayşe Emel Mesci’nin üstlendiği, usta yazar Kemal Tahir’in Devlet Ana romanı tiyatro sahnesinde bu ay dünya prömiyerini yaptı. Devlet Ana oyunun biletleri 1 dakika içinde bitti ve bir rekora imza attı. Ayşe Emel Mesci, oyunun ilk temsilini verdiği Cüneyt Gökçer Sahnesinde, AA muhabirine, romanın oyuna aktarılma süreci ve esere yönelik açıklamada bulundu. Mesci, Devlet Tiyatroları sahnesinden 10 yıl uzak kaldığını ve yeniden eser üretmeye başladığı için mutlu olduğunu söyledi. 1970’lerde Kemal Tahir romanlarındaki Orta Asya kökenli, göçebe toplum düzeninin sıkça tartışıldığını belirten Mesci, “Bütün tarihçilerin, roman yazarlarının, politikacıların üzerinde durduğu romanlardı Kemal Tahir’in Devlet Ana, Kurt Kanunu ve Yorgun Savaşçı eserleri.” dedi. Mesci, eserde Anadolu medeniyetleri üzerine gelen göçlerin kendi kültür mirasını taşıdığını ve şaman kökenli hikaye anlatıcılığının daha sonra semavi semahlara dönüşmesinin sahneye yansıdığını söyledi.“Doğu operası ve Shakespearean bir anlayışla oyunu sahneledik” Seyirci karşısına çıkarak ilk takdiri kazandıklarını belirten Mesci, “73 yaşındayım ve 58 yıldır sanatın içindeyim. Yıllardır Anadolu mitosları, destanları, seyirlik oyunları üzerine uzun zamandır çalışıyordum. Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü ikinci sınıf öğrencileri ile her yıl antik tiyatrolarda bir antik metni çalışıyoruz. Bu kazanımlarımı Devlet Ana’ya yansıttım. Bütün sanatların sentezinden çıkacak bir tiyatro anlayışım olduğu için doğu operası ve Shakespearean bir anlayışla oyunu sahneledik.” dedi. Rejisör Mesci, şunları kaydetti: “Tarihsel romanda hikayelerin kopmamasına önem verdik. 60 kişilik bir ekip oynuyor. Oyunda 27 tablo var ve bu sahneler 1290 ile 1300 yılı arasında geçiyor. Sıçramalı bir tarih akışı var. Bir sahne kös meydanı, diğer sahne Osman Bey’in obasında geçiyor. Bu sıçramalı akışı seyirciye aktarmak için her sahnenin kendi özgün çalışmasını yapmak gerekiyordu. Bunu doğru aktarabilmek için çok büyük mücadele verdim.” “Kemal Tahir oyunu izleseydi ne düşünürdü ve 2024’ten bu romanı nasıl görürdü” diye zaman zaman düşündüğünü ifade eden Mesci, Kemal Tahir’in Devlet Ana’yı yazarken derinlemesine tarih okuyarak araştırma yaptığı dönemle, bugünün eş değer olmadığını söyledi. Ayşe Emel Mesci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Oyunda çok mert insanlarla karşı karşıyayız. Eser, Kuran-ı Kerim’in, Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed’in söylediklerinin devamını, aynısını vurguluyor. Yani ‘Toprağın mülkiyeti Allah’ındır. Anadolu’da çok temel bir husus bu ilke. Oyunda kadın-erkek eşitliğini görüyoruz. Kadınların hepsi eşit bir şekilde düşmana karşı savaşıyorlar. Kadınlar aynı zamanda yiğit savaşçılar yetiştiriyor. Kayı boyu ve diğerlerinde ırk, dil ayrımı yok, Kemal Tahir bunu çok güzel işlemiş biz de sahneye yansıtmaya çalıştık. Tasavvufi açıdan bakıldığından insana değer veren ilkelerin olduğu, birbirine destek veren insanların ve çok iyi savaşçıların yetiştiği bir dönem ve iyi bir şekilde sahneye taşıdığımı düşünüyorum.” Bu tarz büyük oyunların Devlet Tiyatroları haricinde yapılamayacağının altını çizen Mesci, DT’nin sorumlukları olduğunu, hem öğretici, eğitici hem de eğlenceli oyunları hakkıyla yapabildiğini söyledi. “Devlet Tiyatroları olmasa bu ülkenin kültürü çok geri gider. Osmanlı’yı da, Cumhuriyeti de yeni ve yabancı yazarları sahneye taşıyorlar. Çok görevi var Devlet Tiyatrosunun. İzleyiciler, 3 saatlerini diziye vereceklerine gelip izlesinler.” diyen Mesci, faydalı ve doğru bir oyun çıkardıklarına inançlarının tam olduğunu kaydetti.

“DEVLET ANA, OSMANLI DEVLETİNİN YÖNETİMİ BİÇİMİNİN SİMGESİ”

Devlet Ana’yı (Bacıbey) canlandıran oyuncu Mehtap Öztepe, Ayşe Emel Mesci’nin yönetmenliğiyle böylesine zor bir oyunun sahnelenmesinden çok mutlu olduklarını söyledi. Öztepe, “Devlet Ana, Osmanlı Devleti’nin yönetimi biçiminin simgesi. Kadının sert karakteri, koruyuculuğu, anaçlığı, kadın olması, yönetim anlayışının göstergesi. Sert bir karakter, koruyucu ama kadın. Kadına saygı duyuluyor.” dedi. Oyunda didaktik bir dil kullanıldığını ve şiirsel bir anlatımın kullanıldığını vurgulayan Öztepe, “Kemal Tahir’in bir eserini oynamak bizim için büyük mutluluk, seyircimizin de seveceğini düşünüyoruz.” dedi. ERTUĞRUL, OSMAN VE ORHAN BEY’İN HİKAYESİ

Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı Osman Bey’i canlandıran Kutay Sungar, kapalı ve yoğun bir prova süreci geçirdiklerini ama prömiyer ile gelen seyirci yorumlarının ekibe mutluluk verdiğini söyledi. Kariyeri boyunca Genç Osman, IV. Murad’ı oynadığını ama Osman Bey karakterini oynamadığını, daha farklı olduğunu belirten Sungar, şunları kaydetti:

“Genç Osman’da Osman’ın hikayesi anlatılıyordu ama Devlet Ana’da sadece Osman Bey değil, bir boyun hikayesi anlatılıyor. Tek bir karakterin, kahramanın hikayesi değil ve dediğiniz gibi edebiyatımızın en önemli romanlarından birisi. Sonradan imparatorluğa dönüşecek ve ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına giden süreci getirecek tarihin ilk kısmını anlatıyoruz. Kemal Tahir’in 650 sayfalık romanın özünü sahneye aktarabildik diye düşünüyorum. Romanda olan ama sahnede olmayan bir şey var mı diye düşünüyorum ama her şeyi anlattık tiyatroyu baz aldığımızda.” “GÖRKEMLİ BİR ROMAN UYARLAMASI” Hikayenin anlatıldığı dönemin bugüne göre daha zor yıllar olduğunu belirten Sungar, oyunun ilk sahnelerinde Osman Bey’in Ertuğrul Bey’in vekili olarak görüldüğünü ve çok büyük bir Ertuğrul Bey karakterinin sahnede yer aldığını söyledi. Oyunun ortalarında önce bey sonra atalarına başkaldıran bir Osman Bey karakterini seyircinin izleyeceğini belirten Sungar, “Görkemli bir roman uyarlaması. Türk Dil Kurumu ödülü almış ve çok hoş bir Türkçesi olan bir roman Devlet Ana. Tarihe kurgusal da olsa objektif yaklaşan ve kültürümüzün, Osmanlı Devletinin kuruluş felsefesini anlatan bir oyun izleyecek seyircimiz. Ankaralı sanatseverleri oyunumuza bekliyoruz.” dedi. Osman Özkan’ın romandan uyarladığı iki perdelik oyunda, dekor tasarımını Murat Gülmez, kostüm tasarımını Gazal Erten, ışık tasarımını Yakup Çıtak üstlendi. Oyunun müziklerini usta müzisyen Tuluyhan Uğurlu’nun yaptığı, dramaturgisi Ali Berktay’a ait olan eser bugün, yarın, 2, 3, 4 Nisan’da Cüneyt Gökçer’de sanatseverlerle buluşacak.

Read More