Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

54 yaşındaki naht ustası evine atölye kurdu: 6 farklı sanatı bir araya getiriyor

Eskişehir’de yaşayan, Kültür ve Turizm Bakanlığının geleneksel el sanatçısı 54 yaşındaki Kaan Köse, ortaokul yıllarında iş teknik öğretmeninin yönlendirmesiyle başladığı naht sanatında ustalaşarak, evinin alt katına kurduğu atölyede 6 farklı sanatı bir araya getirip özgün eserler üretiyor.

Ortaokul yıllarında başladığı naht sanatıyla yaklaşık 30 yıldır profesyonel olarak ilgilenen Köse, 2010 yılında evinin alt katına kurduğu atölyesinde eserlerini üretmeye başladı. Köse, ahşap oyma, marküteri, ahşap kakma, tespih ve naht sanatını eserlerinde bir araya getirerek onlarca özgün eser ortaya koydu.2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Geleneksel El Sanatçısı ünvanı verilen Köse, yıllar içinde 200’e yakın farklı türde ahşaptan oluşan koleksiyon oluşturdu.
Koleksiyonunda bulunan çeşitli renk ve desenlerdeki ağaçları her gün farklı tasarımlarla buluşturan ve çalışmalarında ağacın doğal yapısını ön plana çıkarmayı hedefleyen Köse, eserlerini sosyal medya aracılığıyla yurt içi ve yurt dışındaki sanatseverlerle buluşturarak satışa sunuyor.
Kaan Köse, AA muhabirine, tasarımlarında ahşabın estetik yönünü vurgulamaya özen gösterdiğini söyledi.Ağacı şekillendirmenin büyük dikkat gerektirdiğini belirten Köse, “Bir eser ortaya çıkarırken kıl testere, oyma, marküteri ya da kakma tekniklerinden hangisi gerekiyorsa onu kullanıyorum. Amacım, ağacı bir görsel şölene çevirmek. En iyi sonucu aldığım noktada ağacın en güzel haline ulaştığımı düşünüyorum.” dedi.Her ağacın farklı bir estetik boyutu olduğuna dikkati çeken Köse, “İlk başladığım yıllarda özellikle yılan ve demirhindi ağacı ile kokulu öd ve sandal ağaçlarını kullanıyordum. Ağaçlar, dünyayı bize görsel olarak yansıtabilen canlılardır. Ağaç kesilir, kurur ama şekillendirildiğinde de yaşamaya devam eder.” ifadelerini kullandı.
Köse, sanatında hikaye anlatımına önem verdiğine işaret ederek, şöyle konuştu:”En son Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri’nin hayatını anlatan bir pano tasarladık. Hattat bir arkadaşım yazıyı yazdı, ben tespihini yaptım, bir başka sanatçı da tespihin oyma işlerini gerçekleştirdi. Ortaya anlamlı bir görsel çıktı. Sanatçı arkadaşlarımla ortak çalışmalar yapmak bana büyük keyif veriyor.”Malzeme seçiminde titizlik gösterdiğini vurgulayan Köse, en kaliteli sonuçları alabilmek için kontrplağını kendisinin ürettiğini dile getirdi.Köse, naht sanatında doğru malzemelerle çalışmanın önemini aktararak, “Piyasadan aldığım en kaliteli malzemelerde bile iç boşluklar olabiliyor, bu da işin sonucunu olumsuz etkiliyor. Kıl testereyle maksimum incelikte çalışmalar yapıyorum, bu yüzden ekipmanları ya çok özenle seçmem ya da kendim üretmem gerekiyor.” diye konuştu.Geleneksel sanatları daha iyi uygulayabilmek için çeşitli eğitimler aldığını anlatan Köse, “Hat sanatı kesebilmek için 6 yıl hat eğitimi aldım, desenleri daha iyi çizebilmek için ebru ve tezhip dersleri aldım. Amacım hattat olmak değil, yaptığım kesimleri daha estetik hale getirmekti.” dedi.Naht sanatının köklü bir geçmişe sahip olmasına rağmen günümüzde az bilindiğine dikkati çeken Köse, bu sanatın gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yaptığını ifade etti.
Köse, özgün tasarımlar üretmenin önemine değinerek, “Birçok kişi fotokopiyle alınan desenleri kesiyor. Ben ise önce özel bir programda çizimlerimi düzenleyip ardından çıktısını alarak kesime geçiyorum. Bu yöntemle daha estetik eserler ortaya çıkıyor.” ifadesini kullandı.Mikro çalışmaların büyük bir dikkat gerektirdiğini söyleyen Köse, “Bu sanata ilk başladığımda mikro çalışmalar yapabilmek için yeterli teknik bilgiye sahip değildim. Ancak şimdi mikro oymalar yapıyorum. Tespihte bir milimetrelik alana lale ve karanfil işliyorum. Bunları yaparken büyüteç kullanıyorum. Mikro çalışmalar oldukça zor ama sonuçları tatmin edici oluyor.” dedi.Sanatıyla, ahşabı, sanat eserine dönüştürmeye çalıştığını ifade eden Köse, gününün büyük bir bölümünü atölyesinde geçirdiğini ve sanatını tutkuyla icra ettiğini sözlerine ekledi.
Read More

Adele'in şarkısının çalıntı olduğu iddia edildi: Ahmet Kaya'nın şarkısına da benzetilmişti

“Hello”, “Someone Like You”, “Skyfall” ve “When We Were Young” gibi şarkılarla tanınan Grammy ödüllü İngiliz sanatçı Adele’in şarkısının çalıntı olduğu iddia edildi. Aynı şarkı, daha önce Ahmet Kaya’nın bir şarkısına benzetilmişti.

İngiliz şarkıcı Adele, geçtiğimiz aylarda müziğe ara vereceğini açıklamıştı. İngiliz şarkıcı, Las Vegas’daki “Weekends With Adele” adlı gösterisiyle sahnelere veda etti.
Sahnelerden bir süre uzak duracağını açıklayan sanatçının 2015 tarihli “Million Years Ago” şarkısının çalıntı olduğu iddia ediliyor.
Brezilyalı bir yargıç, Adele’in”Million Years Ago” (Milyonlarca Yıl Önce) adlı şarkısının dünya çapında tüm platformlardan kaldırılmasına hükmetti.
Şarkı, Adele’in 25 adlı albümünde yer alıyor.
62 yaşındaki besteci Toninho Geraes, Adele’in “Mulheres” adlı şarkıyı kopyaladığını iddia ediyor ve İngiliz şarkıcıdan 160 bin dolar tazminat talep ediyor.
Geraes’in avukatı Fredimio Trotta, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu şarkı, Brezilya müziği için bir dönüm noktasıdır ve sıklıkla kopyalanmıştır” dedi.
Ayrıca, Adele’nin plak şirketleri olan Sony ve Universal’ın Brezilya yan kuruluşları da 8 bin dolarlık ceza ile karşı karşıya.
Ancak müzik şirketlerinin karara itiraz etme seçeneği bulunuyor.
Adele yıllar önce benzer bir suçlamayla gündeme gelmişti.
Adele’in yine “Million Years Ago” adlı şarkısı, Ahmet Kaya’nın 1985 tarihli “Acılara Tutunmak” şarkısına benzetilmişti.
Öte yandan,  Las Vegas’ta 100’üncü konserini veren Adele, 4 bin kişi kapasiteli Caesars Palace’da yaklaşık iki yıl boyunca müzikseverlerle buluştu. Daily Mail’in haberine göre, şarkıcı memleketi İngiltere’de daha fazla zaman geçirmeyi hedefliyor.
“Yurt özlemi çeken” şarkıcının, “Hollywood’da hayal kırıklığına uğradığı” için nişanlısı Rich Paul ile birlikte Londra’ya geri dönmeyi düşündüğü iddia edildi.
36 yaşındaki İngiliz şarkıcı, spot ışıklarından uzakta olduğu bu dönemin tadını 8 yaşındaki oğlu Angelo ile memleketi Londra’da çıkarmayı planlıyor. Adele’in yaklaşık 220 milyon doları olduğu ve ev arayışına başladığı bildirildi. Şarkıcıya yakın kaynaklar, Adele’in  başkentte kendisi için “güzel ve güvenli” bir ev aradığını belirtti.
Kaynaklara göre, Adele sevgilisi ile paylaştığı 58 milyon dolarlık Beverly Hills malikanesini satmayı planlamıyor ancak yılın sadece bir kısmını Amerika’da geçirmek istiyor.
Read More

Harry Potter yıldızının serveti dudak uçuklattı: Son filmin üzerinden 14 yıl geçti

Dünyaca ünlü Harry Potter serisinde filmin baş karakteri Harry Potter’a hayat veren Daniel Radcliffe servetiyle yine gündemde. 11 yaşında çocuk oyuncu olarak kariyerine adım atan İngiliz aktörün ne kadar kazandığı merak konusu oldu.

İngiliz yazar J. K. Rowling’in kaleme aldığı fantastik romanlardan sinemaya uyarlanan Harry Potter serisinin yıldızı Daniel Radcliffe film setlerine adım attığı günden beri servetiyle adından söz ettiriyor.
2011 yılında Harry Potter serisinin son filminde rol alan Radcliffe, etkileyici oyunculuk kariyeri, akıllıca yatırımları ve tüm zamanların en büyük film serilerinden birinde başrol oynaması sayesinde inanılmaz bir servet kazandı.
Daily Mail’in haberine göre, 35 yaşındaki aktör, Harry Potter filmlerinde başrol oynayarak ün kazandı ancak son Harry Potter filminin üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen büyük bir başarı elde etmeye devam etti.
11 yaşında oyunculuğa adım atan oyuncunun servetinin 100 milyon sterline ulaştığı iddia edildi.
Daniel Radcliffe’in serveti, hala ebeveynleri tarafından yönetilen şirketindeki yatırımlar sayede büyüdü.
Marcia ve Alan Radcliffe, oyuncunun 2001’de ilk Harry Potter filmi için 800 bin sterlinlik maaş çekini aldığından beri Radcliffe’in şirketini yönetiyor.
The Sun’a konuşan bir kaynak, “Daniel’in hayranları bile oyuncunun biriktirdiği servete çok şaşıracak. Ancak parasının sadece oyunculuk çalışmaları için aldığı ücrete dayanmadığı, aynı zamanda akıllıca yatırımlara da dayandığı anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.
İddiaya göre, Radcliffe ayda ortalama yarım milyon sterlin kazanıyor. Oyuncunun hem Londra’da hem de New York’ta evi var.
Harry Potter filmlerinden sonra oyuncu, The Woman in Black, Kill Your Darlings ve Victor Frankenstein gibi filmlerde rol aldı.
Oyuncu yakın zamanda Sandra Bullock ve Channing Tatum ile The Lost City (2022) filminde rol aldı ve bu yıl, Now You See Me 2’deki rolünü tekrar canlandıracak.
Daniel Radcliffe, yeni Harry Potter dizisinde rol alıp almayacağı ile ilgili ilk kez konuşmuştu.
Radcliffe “Anladığım kadarıyla Harry Potter evreninde yeni bir başlangıç yapmak istiyorlar. Eminim diziyi yapacak kişiler bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır ama yetişkin Harry’yi bir yere dahil etmeye çalışmayacaklardır. Benim de diziye dahil olma gibi bir amacım yok. Ama hepsine şans diliyorum. Bayrağı birilerine devrettiğim çok heyecanlıyım. Ama bunu fiziksel olarak yapmama gerek yok diye düşünüyorum” dedi.
Read More

Beyonce'den rekor bağış: Los Angeles yangınından etkilenenlere yardım edecek

Grammy ödüllü ünlü şarkıcı Beyonce, Los Angeles’taki yangınlardan etkilenenlere yardım etmek için 2,5 milyon dolar bağışladı.

ABD’nin Kaliforniya eyaletinin Los Angeles kenti, ülke tarihinin gördüğü en yıkıcı yangınlarla mücadeleye devam ediyor. Bölgede hayatını kaybedenlerin sayısı 24’e yükseldi.
Yetkililer halkı hayati risk taşıyan çağrılara itibar etmemeye ve itfaiyeci kılığına giren yağmacılara karşı dikkatli olmaya çağırıyor. Söndürme çalışmaları ise 14 bini aşkın personel, bin 400 itfaiye aracı ve 84 uçağın katılımıyla devam ediyor.
HABERİN DETAYLARI İÇİN TIKLAYIN
Hollywood’un birçok önemli yapısı yangınlarda zarar gördü ve dünyaca ünlü isimlerin evleri küle döndü. 2024 yılına Cowboy Carter albümüyle damga vuran ünlü şarkıcı Beyonce, yangınlardan etkilenen mağdurlar için harekete geçti.
Beyonce, kamu yararına çalışmalar yapan vakfı BeyGOOD aracılığıyla büyük bir bağışta bulundu. Dail Mail’in haberine göre, 43 yaşındaki şarkıcı hala söndürme çalışmaları devam eden yangınlardan etkilenenlere yardım etmeyi amaçlıyor.
Vakfın Instagram sayfasında, Beyonce’nin orman yangınlarından etkilenen ailelere yardım etmek için bağış sözü verdiğini duyuran bir gönderi paylaşıldı.
Gönderide “Los Angeles, seninleyiz. BeyGOOD, 2,5 milyon dolarlık bir bağışla LA Yangın Yardım Fonu’nu duyurdu” ifadelerine yer verildi.
Bu bağışın evlerini kaybeden Altadena/Pasadena bölgesindeki ailelere ve orman yangınlarından etkilenenlerin acil ihtiyaçlarını karşılamak için kiliselere ve toplum merkezlerine yardım etmek üzere ayrıldığı belirtildi.
Öte yandan müzik dünyasının en prestijli ödülleri arasında yer alan Grammy Ödülleri için geri sayım başladı. 2 Şubat’ta gerçekleşmesi planlanan törenin Los Angeles şehrinde çıkan yangınlar nedeniyle erteleneceği iddia edildi.
HABERİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
Read More

Son olarak Justice League ve Zack Snyder’s Justice League filmlerinde Superman rolünü canlandıran İngiliz oyuncu Henry Cavill baba oldu.

Adalet Birliği, The Tudors ve Enola Holmes gibi yapımlarda yer alan Henry Cavill baba oldu.
Superman rolüyle akıllarda yer eden İngiliz aktör, geçtiğimiz yıl The Ministry of Ungentlemanly Warfare’in prömiyerinde müjdeli haberi vermişti.
41 yaşındaki oyuncu, uzun bir süredir birliktelik yaşadığı Natalie Viscuso ile bebek sahibi oldu.
Ünlü çiftin bebeklerinin adını veya cinsiyetini paylaşmadı. Daily Mail’in haberine göre, Cavill ile sevgilisi Viscuso 18 Ocak’ta bebek arabasıyla görüntülendi.
Oyuncu, yaklaşık 3 yıldır 34 yaşındaki Natalie Viscuso ile aşk yaşıyor. Çift 2021 yılında Instagram’da paylaştıkları kareyle birlikteliklerini ilan etmişti.
Oyuncu 2017 yılında verdiği bir röportajda “Eğer bir gün çocuğum olursa, onun etrafında pervane olan bir baba olmak istiyorum” demişti.
Read More

Kötülüğün Döngüsü 7 yıl sonra yeniden sahnede

Piyanist, orkestra şefi ve besteci Benjamin Britten’ın bestelediği “Kötülüğün Döngüsü” operası, İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) tarafından yeniden sahnelenecek.

Henry James’in aynı isimli hikayesinden uyarlanan ve Myfanwy Piper tarafından librettosu yazılan eser, Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Sahnesi’nde izleyiciye sunulacak. Eser, iki çocuğa bakmak üzere işe alınan genç mürebbiyenin, yakın zamanda ölmüş, eski uşak ve mürebbiyenin hayaletlerini gördüğüne inanmaya başlamasını işliyor. Aytaç Manizade’nin rejisörlüğünü üstlendiği operada, ünlü orkestra şefi Richard Hetherington da yer alıyor. “HER ESERİ DÜNYANIN EN ÖNEMLİ USTALARIYLA ORTAYA ÇIKARIYORUZ”

İDOB Müdürü ve Sanat Yönetmeni Caner Akgün, gösteriye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, eseri tekrar repertuvara katmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, “Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda bizi takip eden önemli bir kitle var. Bütün temsillerimiz doluyor. Biz seyircilerimize farklı operaları, konser içeriklerini ve dans gösterilerini sunuyoruz. Bu bağlamda bu eser çok önemli.” dedi.

Eserin, 1954’te Venedik Bienali için sipariş edilen bir oda operası olduğunu aktaran Akgün, şöyle devam etti: “Çağdaş zamana ve dinamiklere uygun bir eser. Artık büyük sahneler, büyük dekorların yanı sıra günümüz insanına daha kolay ulaşabilmek adına minimal ölçülerde oluşturulmuş eserler de var. Bu eserleri de biz sanatseverlerle paylaşmak durumundayız. Bu bizim sorumluluğumuz. Bu yüzden 20. yüzyılın müziğinden bir örneği, bu sene repertuvarımıza aldık. Çok yetkin solist kadromuz ile Londra’dan gelen şefimiz, bu eseri bizimle beraber tekrar çalıştı.” “SANAT KURULUMUZ BURADA EN İYİ VERİMİ ALACAĞIMIZ ESERLERİ TEK TEK SEÇİYOR”

Caner Akgün, İDOB’un, önemli isimlerle çalışan ve seyirciye en nitelikli eserleri sunan bir kurum olmaya devam ettiğini vurgulayarak, “Biz 1960’tan, İstanbul Şehir Tiyatrosundan beri gerçekleştirdiğimiz her eseri, dünyanın en önemli ustalarıyla fikir alışverişi yaparak ortaya çıkarıyoruz. Aytaç Manizade’nin rejisi ve yaratıcı kadromuzun eserleriyle çok heyecanlı bir şekilde, yeniden prömiyere hazırlanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Süreyya Operası Sahnesi’nin, mekana ait eserleri seçmeye yönelttiğini dile getiren Akgün, şunları kaydetti: “Sanat kurulumuz burada en iyi verimi alacağımız eserleri tek tek seçiyor. Bu eserleri tekrar döndürmemiz bir yana, bir de yeni gelen eserlere burada yer vermek istiyoruz. Burayı Türkçe eserlerin, operetlerin, Türk eserlerinin yeni prömiyerlerinin yapıldığı, aynı zamanda da evrensel boyutta oda operalarının, barok operaların, bazı klasik ve ilk dönem operalarının da yapıldığı bir merkeze dönüştürmeyi düşünüyoruz.”

Akgün, 1 Mart’a kadar, 6 temsilin blok halinde sanatseverlerin beğenisine sunulacağını söyleyerek, “Sanırım birkaç bilet kaldı. Sanatseverleri, bir an önce bilet almaları için uyarayım.” diye konuştu. “GERİLİMİ FAZLA, DUYGUSU YOĞUN BİR ESER”

Aytaç Manizade de eseri 2011’de sahnelediklerine işaret ederek, “Şimdi tekrar gündeme geldi, repertuvara girdi. 12 kişilik ekibimizin sekizi yeni dahil oldu. Çok kısa sürede yoğun bir çalışma yaptık. James’in çok önemli bir eseri. Britten besteliyor ve 20. yüzyılın en başarılı oda operalarından biri oluyor. Son derece az kadrolu ama içeriği çok yoğun bir eser.” ifadelerini kullandı.

Psikolojik bir gerilim olduğunun altını çizen Manizade, “Çocukların da olduğu bir gerilim eseri. Bu yüzden çok derinliği var. Seyrettiğinizde hep yorum getiriyorsunuz. Ben çalışırken öyle yaptım. ‘Bu da olur. Şu da olabilir.’ gibi. Her cümlesinde bir şeyler bulup, üretebiliyorsunuz. Gerilimi fazla, duygusu yoğun bir eser.” dedi. Manizade, eserde yer alan herkesin heyecanlı olduğunu aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son derece zor bir müzik. Çocuk solistler beklediğimden çok daha yetenekli çıktı. Başlangıçta asistanlar çalıştırmaya başladı, sonra ben devraldım. Baktım çok güzel bir iş çıkartacaklar. Bir tanesi zaten operamızda çok genç bir soprano. Çok yoğun programın içinde bir çalışma oldu. Hepimiz çok sevdiğimiz için eseri herkes azimle en iyi şekilde yapmaya çalıştı.” Eserin dekor tasarımını Efter Tunç, kostüm tasarımını Ayşegül Alev, ışık tasarımını Cem Yılmazer üstlendiği. İngilizce sahnelenecek eser, Türkçe üst yazı ile de izleyiciye sunulacak. Opera, 2013’te Macaristan’da düzenlenen “Armel Opera Competition” festivalinde “En İyi Prodüksiyon” da dahil olmak üzere 4 farklı ödüle layık görülmüştü. Eser en son 2018’de sanatseverlerle buluştu. Eser, bugün, yarın, 21, 24, 25 ve 28 Şubat’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Sahnesi’nde izlenebilecek.

Read More

Oscar'a adım adım: BAFTA kırmızı halısının en iyi görünümleri

2025 BAFTA Ödülleri sahipleri belli oldu. Yılın En İyi Filmi “Konsey” (Conclave) olurken En İyi Kadın Oyuncu ödülü “Anora” filmiyle adından söz ettiren Mikey Madison’ın oldu. Film dünyasının en iyilerinin seçildiği gecede şıklık yarışı yaşandı. İşte kırmızı halıdan en iyi görünümler…

İngiltere’nin başkenti Londra’daki Royal Festival Hall’da gerçekleşen 2025 BAFTA Televizyon Ödülleri’nde kazananlar açıklandı. David Tennant’ın sunuculuğunu üstlendiği törende ödüller sahiplerini buldu. Bu yıl en çok kategoride aday gösterilen “Conclave” Yılın En İyi Filmi seçildi.
Gecede en çok ödül alan (4) yapımlar ise Brady Corbet imzalı “The Brutalist” ve “Conclave” oldu.
“Anora” filminin yıldızı Mikey Madison ise En İyi Kadın Oyuncu ödülünün sahibi oldu.
KAZANANLAR TAM LİSTE
Selena Gomez
Elbise: Schiaparelli
Mikey Madison
Elbise: Prada
Demi Moore
Elbise: Alexander McQueen
Ariana Grande
Elbise: Louis Vuitton
Timothée Chalamet
Takım: Bottega Veneta
Zoe Saldana
Elbise: Saint Laurent
Cynthia Erivo
Elbise: Louis Vuitton
Saoirse Ronan
Elbise: Louis Vuitton
Camila Cabello
Elbise: Sabina Bilenko
Coleman Domingo
Takım: Versace
Read More

Eserleri doğallığı ve tarihi dokusuyla öne çıkıyor: Bölgenin kültürel mirasını yaşatıyor

Erzurum’un Tortum ilçesine bağlı Alapınar Mahallesi’nde yaşayan Aşur Taş, ahşap oyma sanatıyla bölgenin kültürel mirasını yaşatıyor.

Yüzden fazla çeşit el yapımı ürünüyle dikkat çeken Taş, modern cihazlar kullanmadan tamamen geleneksel yöntemlerle sanatını icra ediyor. Yaptığı her bir eser, doğallığı ve tarihi dokusuyla öne çıkıyor.
Ahşap oyma sanatındaki ustalığı ve bu alana olan katkıları nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Sanatçı tanıtım kartı” ile ödüllendirilen Aşur Taş, geleneksel sanatın yaşatılması adına önemli bir rol üstleniyor. Taş’ın ürettiği eşyalar, hem günlük hayatta kullanılabilecek pratiklikte hem de sanatsal değeriyle dikkat çekiyor.
Aşur Taş’ın eserleri, sadece bölge halkı tarafından değil, sanatseverler ve koleksiyonerler tarafından da büyük ilgi görüyor.
Usta sanatçı, gelecek nesillere bu sanatı aktarmak için çalışmalarını sürdürürken, Tortum’un kültürel zenginliğine de katkıda bulunuyor.
Alapınar Mahallesi’nde ziyaretçilerini ağırlayan Aşur Taş, ahşap oyma sanatının inceliklerini gözler önüne seriyor. Onun eserleri, adeta doğal malzemelerin tarihle buluştuğu bir sanat şöleni sunuyor.
Read More

Eskimiş halılar hayat buluyor: Sprey boyayla sanat eserine dönüşüyor

Son günlerde sosyal medyada hızla yayılan ve eski halıları sanata dönüştüren sprey boya akımı, Bandırma’da da ilgi görmeye başladı.

Kullanılmayan veya eskimiş halılar, özgün desenler ve figürlerle yeniden hayat buluyor. Bu yeni trendin dikkat çeken örneklerinden biri, Ayyıldız Mahallesi’ndeki bir kahvede sergilendi.
Dövme sanatçısı Erdinç Engin (32), kahve işletmecisi Erkan Yılan’ın sosyal medyada görüp beğendiği bir kadın figürünü halıya resmetti.
Yılan’ın bin 500 liraya satın aldığı halı, Engin’in dokunuşuyla sanatsal bir esere dönüştü. Sprey boya ile yapılan bu çalışma, halının orijinal motifleriyle modern çizgileri buluşturarak mistik ve etkileyici bir görünüm kazandırdı.
Bu tarz sanat eserleri, hem nostaljik hem de yenilikçi bir yaklaşım sunarak eski eşyaları değerlendirme akımına farklı bir boyut kazandırdı.
Bandırma’da başlayan bu sanat akımının, önümüzdeki günlerde daha fazla ilgi görmesi bekleniyor.
Read More

Türkiye'den kaçırıldı, yıllarca el değiştirdi | Marcus Aurelius heykeli iade ediliyor

Amerika Birleşik Devletleri’nin Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonunda bulunan Marcus Aurelius heykeli, uzun süren bilimsel ve hukuki çalışmaların ardından Türkiye’ye iade ediliyor.

Antik çağın en nadide bronz eserlerinden biri olarak kabul edilen bu heykel, Roma İmparatoru Marcus Aurelius’u bir filozof olarak tasvir etmesiyle dikkat çekiyor. Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nde 1960’lı yıllarda yapılan kaçak kazılarla yurt dışına kaçırılan heykel, milattan sonra 2’inci ve 3’üncü yüzyıllara tarihlendiriliyor.

TÜRKİYE 65 YILI AŞKIN BİR SÜREDİR PEŞİNDE

Antik Roma Dönemi’nin önemli bir kült yapısı olan Sebasteion’da bulunan eser bu yıl içerisinde doğduğu topraklarla yeniden buluşacak.  Anadolu tarihinin kayıp hazinelerinden biri olan Boubon Antik Kenti kökenli bronz heykel, 1960’lı yıllarda kaçak kazılarla yurt dışına kaçırılarak yıllarca el değiştirdi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio eyaletinde bulunan Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonuna dahil edilen heykel, Türkiye’nin 65 yılı aşkın bir süredir peşinde olduğu eserlerden biriydi

Boubon Antik Kenti’nden kaçırılan eserler, Prof. Dr. Jale İnan öncülüğündeki araştırmalarla gündeme getirilmiş ancak Marcus Aurelius heykelinin Türkiye’ye iadesi bugüne kadar mümkün olmamıştı

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile New York Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi arasında 2021’de başlayan iş birliği sayesinde, Lucius Verus, Septimius Severus ve İmparator Caracalla’ya ait heykeller de dahil olmak üzere birçok Boubon kökenli nadide eser anavatanına döndü.

BİLİMSEL KANITLAR VE HUKUKİ SÜREÇ HEYKELİN KÖKENİNİ AÇIĞA ÇIKARDI

Kültür ve Turizm Bakanlığının uzun yıllardır süren çalışmaları ve önceki yıllarda toplanan bilimsel veriler, Marcus Aurelius heykelinin Boubon Antik Kenti’ndeki Sebasteion yapısına ait olduğunu kanıtladı. Bakanlığın arşiv belgeleri, akademik araştırmalar ve antik kentteki kazı çalışmaları heykelin orijinal yerini açıkça ortaya koydu.

Antik kentte yapılan yoğun kaçak kazılar hakkında bilgi sahibi olan görgü tanıklarının ifadeleri, bilimsel verileri destekleyince Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI), Türkiye’nin iade talebini haklı bularak Cleveland Sanat Müzesi’ndeki heykele el konulmasına karar verdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ABD New York Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Biriminin iş birliğiyle Cleveland Sanat Müzesi’nde sergilenen Marcus Aurelius heykeline resmen el konuldu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı

MÜZENİN İTİRAZI SONUÇ VERMEDİESER TÜRKİYE’YE DÖNÜYOR Cleveland Sanat Müzesi, el koyma kararına karşı Ekim 2023’te mahkemeye başvurarak heykelin kökeninin kesin olmadığı yönünde itirazda bulundu. Ancak, Türkiye’nin sunduğu bilimsel veriler ve titiz analizler, müzenin bu itirazını çürüttü.

Kültür ve Turizm Bakanlığı güçlü kanıtlara rağmen uzlaşmacı bir yaklaşım göstererek Cleveland Sanat Müzesinin bilimsel analiz çalışmaları yapılması talebini olumlu karşıladı. Bakanlık uzmanlarının gözetiminde 2024 yılının Mayıs ayında heykelin müzede silikon ayak kalıbı alınarak Boubon Antik Kenti’ndeki bronz heykel kaideleriyle birebir uyumlu olduğu tespit edildi.

Cleveland Müzesi tarafından yetkilendirilen arkeometri uzmanı Prof. Dr. Ernst Pernicka ve Bakanlığın uzman konservatörleri, Boubon Antik Kenti ile Burdur Müzesi’nde bulunan Boubon kökenli Valerianus heykeli ve Marcus Aurelius heykelinden kurşun izotop, taş ve toprak analizleri için numuneler aldı.

Ayrıca, Almanya’daki Curt Engelhorn Arkeometri Merkezi laboratuvarlarında yapılan tarafsız analizler, heykelin Boubon’da uzun yıllar gömülü kaldığını kesin olarak kanıtladı.

Bu güçlü bilimsel bulguların ardından Cleveland Sanat Müzesi, Marcus Aurelius heykelinin Türkiye’ye iadesini kabul etti ve bu karar Manhattan Bölge Savcılığı tarafından Türkiye’ye resmen bildirildi.

KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINDA TARİHİ BAŞARI Türkiye, bu zaferle yalnızca kendi kültürel mirasını koruma yolunda önemli bir adım atmanın yanı sıra tarihî eser kaçakçılığına karşı yürütülen uluslararası mücadelede de büyük bir başarıya imza attı. Yurt dışına kaçırılan eserleri diplomatik, hukuki ve bilimsel yollarla geri getirmek üzere çalışmalarını kararlılıkla sürdüren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Marcus Aurelius heykelinin dönüşünü bu mücadelenin en önemli dönüm noktalarından biri olarak kayıtlara geçirdi.

Read More