2024 BAFTA Ödülleri adayları açıklandı. Chrishopher Nolan imzalı Oppenheimer filminin 13 adaylık zirveye yerleşirken Emma Stone’un başrolünde yer aldığı Poor Things (Zavallılar) 11 adaylık kazandı. Ödüller 18 Şubat’ta sahiplerini bulacak. İşte BAFTA adayları…
Arama: Kadın & Moda
Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.
Satışa çıkmasının 6. saatinde tüm biletleri tükenen konserin ardından oluşan yoğun talep üzerine Scorpions, 25 Mayıs Cumartesi gecesi bir kez daha Epifoni organizasyonuyla ve STAR TV medya sponsorluğunda KüçükÇiftlik Park’ta hayranlarıyla buluşacak. Biletlerin kısa sürede tükenmesi üzerine konserleri düzenleyen organizasyon şirketi açıklama yaptı.
Dünya çapında üne sahip Alman heavy metal grubu Scorpions, “Love at First Sting” albümünün 40. yılı dolayısıyla düzenleyeceği turne kapsamında 23 Mayıs’ta Türkiye’de konser vereceğini açıklamıştı. Biletlerin hemen tükenmesi üzerine grup konser sayısını ikiye çıkardı. Türkiye’de en son 2016’da konser veren heavy metal grubu Scorpions, 23 Mayıs 2024’te Küçükçiftlik Park’ta konser verecek. Biletleri saatler içinde tükenen konserin ikincisi 25 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşecek.
AÇIKLAMA YAPILDI
Biletlerin yoğun talep sonucu kısa sürede tükenmesi üzerine yapılan haberlere organizasyon şirketi Epifoni açıklama yaptı:
“Sevgili müzikseverler. 8 senedir Epifoni olarak birçok yerli ve yabancı sanatçıyı sizlerle buluşturduk. Dünyaca ünlü Scorpions grubunun da ülkemizde çok sevildiğini düşünerek 23 Mayıs 2024 Perşembe gününe bu konseri organize ettik. Konserin perşembe gününe denk gelmesi bizim seçimimizden değil, grubun rotası ve üst üste konser yapmak istememesinden kaynaklanmaktadır. 15 Aralık’ta satışa açılan ve 6 saat içerisinde biletleri tükenen Scorpions konseri bir sürprize imza atmış ve grubun Türkiye’deki en hızlı bilet satışı gerçekleşmiştir. Bu esnada bilet alamadığı için hayalkırıklığı yaşayan müzikseverler ise bu durumu karaborsacılıkla ilintilendirmişlerdir. Oysa konserin tüm biletleri yalnızca Biletix, Passo, Bubilet, Biletino ve Biletinial platformları üzerinden satılmıştır.
İlk konsere bilet alamayan müzikseverlerin yoğun ilgisine karşılık verebilmek adına ikinci konserin konuşmaları başlatılmıştır. Scorpions, ikinci günü açabilmek için 26 Mayıs Gürcistan konserinin tarihini değiştirmiş ve 25 Mayıs Cumartesi tarihini bize vermiştir. İkinci gün satışları sabit bir fiyat üzerinden, kişi başı alım hakkı 6 bilet ile sınırlandırılarak resmi satış platformları üzerinden satışa açılmış, yine çok kısa sürede biletleri tükenmiştir. Bilet fiyatları hakkında yapılan eleştirilere karşılık olarak belirtmek isteriz ki; Epifoni bugüne kadar tüm konser satışlarını, dünya genelinde uygulanan, kademeli avantajlı dönem yöntemiyle ve her döneme baştan kota belirleyerek gerçekleştirmiştir. Bu konser özelinde de avantajlı dönem bilet fiyatları, grubun kaşesi ve toplam maliyetler hesaplanmış, fiyatlar Scorpions grubunun da onayından geçerek belirlenmiştir. Son olarak sosyal medyada ve farklı ilan sitelerinde gördüğünüz karaborsa bilet satışlarına itibar etmemenizi rica ederiz. Scorpions konser biletlerinin sadece resmi satış platformları üzerinden satılmış olduğunu yineleriz. Müzik dolu günlerde görüşmek üzere!”
Daha önce birçok kez Türkiye’de sahne alan grup en çok “Still Loving You”, “Wind of Change”, “Rock You Like a Hurricane”, “Send Me an Angel” ve “Always Somewhere” şarkılarıyla tanınıyor. Her biri rock tarihine geçmiş, nesiller boyunca dinlenmiş, dillere pelesenk olmuş efsanevi şarkıları arka arkaya dinleyebileceğiniz konserde Alman grup Scorpions unutulmaz bir performans sergileyecek!
Mili İstihbarat teşkilatı (MİT), gizli takiplerde ve casuslara karşı kullandığı tarihi cihazlarını sergiledi. İlk kez halkın bilgisine sunulan cihazlar arasında gizli kameralı robot kravatlar, ayak topuklarına gömülü gizli ses kayıt cihazları, tuğlalara gizlenmiş kameralar var. Sergiyle MİT’in, İngiliz casus, Arabistanlı Lawrence’a bir motorsiklet ile takip evraklarını da arşivinde bulundurduğu anlaşıldı.
Kastamonu’da yaşayan marangoz Çetin Küçük, İspanya’daki Endülüs Emevi Devleti’nden kalma El Hamra Sarayı ile Bursa’daki erken dönem Osmanlı eseri Ulu Cami’den motifleri ahşap panoya işliyor.
Bursa’da yaşayan avukat Yasin Yener, İspanya gezisi sırasında Endülüs İslam mimarisinin bugüne ulaşan en önemli eserleri arasında yer alan El Hamra Sarayı’nı da ziyaret etti. Saraydaki ahşap işçilikten çok etkilenen Yener, sarayın duvarları ile sütunlarına Arapça olarak işlenen “Allah’tan başka galip yoktur” yazısı ile Bursa’daki Ulu Cami‘de bulunan süslemelerin yer aldığı ahşap bir pano yaptırmaya karar verdi. Yener, panoyu yaptırmak için Kastamonulu marangoz Çetin Küçük’e ulaştı. Küçük, el işçiliğiyle 222 santimetre boyunda, 113 santimetre genişliğindeki ahşap panoyu yapmak için 4,5 aydır emek veriyor.Panonun kenarına El Hamra Sarayı‘ndaki Arapça “Allah’tan başka galip yoktur” ifadesi ile bazı motifler, iç kısmına da Ulu Cami’deki işlemeler yapılıyor. Yener, El Hamra Sarayı ile Ulu Cami’nin sanatsal güzelliğinden etkilendiğini söyleyerek, “Bu ikisini birleştirmek istedim. Ciddi el işi olduğu için bu işi yapacak kişiyi bulmakta zorlandım. Kastamonu’da Çetin ağabeye ulaştık. O da bizi kırmadı” dedi. Sanatın insan yaşamında önemli bir yerde bulunması gerektiğine inandığını dile getiren Yener, “Sonuçta bu sanatı icra ettiğimiz şey bir odun parçası. Çıplak haliyle bir değeri yok ama iyi bir ustanın elinde işlendiğinde sanat eseri oluyor. Bu, beni çok etkilediği için böyle bir şey yaptırmak istedim” ifadelerini kullandı.
Çetin Küçük ise Kastamonu El Sanatları Eğitim Merkezinde usta öğretici olarak görev yaptıktan sonra 2016’da emekli olduğunu, ardından evinin altındaki küçük atölyede çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Farklı modellerde ahşap ürünler yaptığına işaret eden Küçük, “Yasin Yener, El Hamra Sarayı’ndaki işlemeleri beğenip cep telefonuyla fotoğrafını çekti. Bir arkadaşım vasıtasıyla bana ulaştı, ‘Bunu yapabilir miyiz?’ diye sordu. Yaklaşık 45 gün çizimleri sürdü. Sonra çizimleri ahşaba geçirdik ve başladık oymaya” diye konuştu. “TOPLU İĞNEYLE KUYU KAZMAK GİBİ”
Çalışmalarını 4,5 aydır sürdürdüğünü vurgulayan Küçük, “Bitmesine yaklaşık 1 ay daha var. ‘La galibe illallah’ yazısıyla dönen bir çerçevesi var. 24 tane oyduk çerçeveye. En az 2 ay sadece ‘La galibe illallah’ yazısına uğraştım. İçinde de Selçuklu yıldızı dediğimiz yıldız var, bize ait modeller. 15 yıllık sanat hayatımda bu kadar uzun süren bir iş yapmamıştım. Gerçekten çok emek verdim. Zor işçilikti. Gözlerimden yaş geliyor bazen. Toplu iğneyle kuyu kazmak gibi. Basit bir iş değil” dedi. Atölyesinde yalnız çalıştığını, eserin büyük olması nedeniyle çevirmek gerekirse yoldan geçenlerden yardım istediğini belirten Küçük, “Bu yazıyı yazarken aynı zamanda zikrediyorum. Bu zikirle tokmak ve çekici vurduk. İnşallah asıldığı yere de bize de bir faydası olur” dedi.
Ünlü tiyatrocu ve sinema sanatçısı Ayşen Gruda, üç yıl önce bugün, 74 yaşında pankreas kanserinden hayata gözlerini yumdu. İlk rolünü 1962’de canlandıran Türk sinema camiasının ‘domates güzeli’, ardında çok sayıda film bıraktı. İşte ölümünün 3. yıl dönümünde anılan Ayşen Gruda’nın unutulmaz filmleri…
Çingene kızı “Esmeralda” ile kambur kilise zangocu “Quasimodo”nun aşkını anlatan “Notre Dame’ın Kamburu” balesi, İzmir Devlet Opera ve Balesi tarafından şubat ve mart aylarında yeniden sahnelenecek.
İzmir Devlet Opera ve Balesinden yapılan açıklamaya göre, üç sezondur seyirciyle buluşan ve beğeni toplayan “Notr Dame’ın Kamburu” balesi Victor Hugo’nun aynı adlı romanından esinlenerek sahneye uyarlandı. Balenin müziklerine Cesare Pugni, müzik düzenlemesine Bujor Hoinic imza attı. “Notre Dame’ın Kamburu” balesinin koreografisi ve librettosunu ise Göksel Armağan Davran ile Ahmet Volkan Ersoy hazırladı.
Orkestra şefinin Tolga Taviş olduğu eserde, dekor tasarımını Çağda Çitkaya, kostüm tasarımını ise Gülay Korkut üstlenecek. Eserde, birçok fiziksel eksikliğe ve çirkinliğe sahip olmasıyla karakterize edilen zangoç Quasimodo’nun üç saat süren makyajı ve eserin dönemine uygun görkemli dekorları da izleyicinin beğenisine sunulacak. “Notre Dame’ın Kamburu” 1, 3, 6, 8, 10 Şubat ve 2, 4, 6 Mart’ta Bornova Kültür ve Sanat Merkezi Necdet Aydın Sahnesi’nde izlenebilecek
Komedyen, oyuncu ve müzisyen Ata Demirer, 3 yıl aranın ardından “Ata Demirer Gazinosu” adlı gösterisiyle 16 Şubat’ta izleyicilerle buluşacak.
Ata Demirer, 3 yıl aradan sonra yeni gösterisiyle sahnelere dönüyor.
Türk sanat müziğinden operaya, türküden pop müziğine, tavernadan arabeske kadar geniş bir repertuvar ve stand up gösterisiyle sahneye çıkacak Demirer’e, müzisyen Taşkın Sabah yönetimindeki orkestra eşlik edecek.
Ata Demirer, daha önce “Tek Kişilik Dev Kadro 1” ve “Tek Kişilik Dev Kadro 2” adlı stand up gösterisiyle 16 yıla yakın seyirci karşısına çıkmıştı. “Ata Demirer Gazinosu”nun ilk etkinliği 16 Şubat’ta Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde (PSM) gerçekleştirilecek. Demirer, ardından 22 Şubat ve 15 Mart’ta Zorlu PSM’de, 20 Mart’ta Bostancı Gösteri Merkezi’nde, 1 Nisan’da Zorlu PSM’de, 22 ve 23 Mart’ta ise Ankara Congresium’da sahne alacak.
Gülpembe, Dağlar Dağlar, Unutamadım, Arkadaşım Eşek gibi şarkılarıyla hafızalara kazınan usta sanatçı, çocukların ‘Barış Ağabeyi’ Barış Manço vefatının 25. yıl dönümünde anılıyor. İşte Anadolu rock türünün kurucuları arasında sayılan, modern zamanların ozanı Barış Manço hakkında bilgiler ve bilinmeyen fotoğrafları…
Besteci, piyanist ve akademisyen Evrim Demirel, Yunanlı klarnet ustası Vasilis Saleas ile 7 Mart’ta müzikseverlerle buluşacak.
Sanatçı Evrim Demirel, “Makamsız Project” ve “Kadim” albümlerinden oluşan repertuvarıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda sahne alacak. Eserlerinde Türk müziği ile cazı birleştiren Demirel, müzikal hayatına ve çalışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada, müziğe olan sevgisinin çocukluk yıllarında başladığını söyledi. İzmir Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ndeyken piyano çalmaya başladığını dile getiren Demirel, “Daha sonra kompozisyona merak saldım. Lise yıllarında da caza çok meraklıydım. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde kompozisyon okudum. Oradan Hollanda’ya geçtim, hem caz piyano hem kompozisyon okudum. Hollanda’ya giderek müzik hayatımda önemli bir merhale kat etmiş oldum” dedi. Demirel, yüksek lisans öğrenimini Amsterdam Konservatuvarında Theo Loevendie ile kompozisyon dalında tamamladığını belirterek, “2007’de Türkiye’ye döndüm. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarında doktoramı yaptım. Akademik kariyerim bir yandan devam etti. 2017’de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında caz bölümünü açtık. 2021’de profesörlüğümü aldım. Şu anda Caz Ana Sanat Dalı Başkanı olarak görev yapıyorum” diye konuştu.
Hem besteci hem de caz piyanisti olarak aktif bir sanat hayatının olduğunu aktaran başarılı müzisyen, “Bugüne kadar sahne müzikleri, opera, senfonik yapıtlar, oda müzikleri besteledim. Eserlerim çok çeşitli ülkelerde seslendirildi, özellikle Avrupa ülkelerinde. 2022’de ‘Avrupa Bestecilik Ödülü’nü kazandım. Yakın zamanda Gedik Filarmoni Orkestrası için bir piyano konçertosu besteledim. Bir yandan caz çalışmalarım devam ediyor. Şu ana kadar çeşitli albümlerim yayınlandı. En son yayınlanan albümüm ‘Kadim’ ve ‘Makamsız Project’. CRR’de de bu albümlerin konserini yapacağız. Çeşitli müzisyenlerle iş birliği ile konserler vermeye devam ediyorum” dedi.
Türk müziğinden oldukça etkilendiğinin altını çizen Demirel, “Bu alanı tanımaya çalışıyorum. Bu alanda aktif olan yakın arkadaşlarım var. Onlarla iş birliği yapmak beni çok besliyor. Çünkü Anadolu toprakları her anlamda, müzikal anlamda da çok zengin. Bu mirastan yararlanmayı kendime hak görüyorum ve Türk müziği, caz ve klasik müzikle ilgili işleri birleştiriyorum” değerlendirmesini yaptı.
Evrim Demirel, son çıkan albümlerine ilişkin “Kadim, aslında Anadolu topraklarında antik dönemden bu yana olan seslerin bana iletilmesi diyebilirim. İçerisinde bana ait 5 beste var. Birincisi Kadim, ikincisi Ziggurat, İlk Peşrev, Meddah ve Su eserleri. Bunların hepsinde derinlemesine bir Türk müziği var. Burada önemli bir isim de var; Murat Tırnak. Tırnak, Türk müziği nefesli sazlarını virtüöz düzeyinde çalabilen bir duayen ve çeşitli çalgıları çalıyor albümde. Mesela Kadim’de duduk, Ziggurat’ta zurna, İlk Peşrev’de ney var. Bir yandan da içinde caz müzisyenleri var, Kaan Yıldız ve benim gibi. Bu albümde çeşitli müzisyenler ortak bir alanda buluşup, yeni bir söylem peşinde koşuyor. Makamsız Project de caz ve Türk müziğini bir araya getiren dünya müziği projesi. Bu dünya müziği projesine çok önemli bir konuk getiriyoruz. Vasilis Saleas, makamsal klarnet ekolünün önemli temsilcilerinden birisi. Makamsız Project ile onu ağırlamak çok heyecan verici. 7 Mart’ta yapacağımız konser, Vasilis’in katkılarıyla daha da ilgi çekici olacak” ifadelerini kullandı. Makamsız’ın kendisinin ortaya koyduğu bir kavram olduğuna işaret eden Demirel, “Hatta Alman müzikolog Martin Greve, yıllar sonra ‘Makamsız’ isminde, Türk müziğini incelediği bir kitap yazdı. Orada da benim makamsız kavramıma gönderme yaptı. O yüzden çok mutluyum. Makamsız aslında 2006 yılında Kalan Müzik’ten ilk defa yayınladığım albümün ismi. Orada Türk müziği ile çağdaş müzik arasında bir dünya yaratmaya çalışmıştım. Yıllar sonra Türkiye’de vizyonumu anlayacak ve onu paylaşabilecek müzisyenlerle karşılaştıktan sonra ‘Makamsız Project’, yani onun caz dünyasındaki karşılığını ürettim. Müzisyenlik hiç bitmeyen bir iş. Bizim için istikrar, çalışmak, üretmek, devamlılık her şeyden daha önemli” ifadelerini kullandı.
“TARİHTEN ÇOK ETKİLENİYORUM”
Demirel, yeni konser rotası için önemli festivallerle görüşme halinde olduklarını kaydederek, eserlerinde ilham aldığı noktalara dair şunları söyledi: “Tarihten çok etkileniyorum. Bu topraklara dair konularla ilgileniyorum ve bunlara dair eserler ortaya koyuyorum. Bunlardan birisi ‘Ninatta’. 2017’de İstanbul Devlet Opera ve Balesi bu operamı sahneledi. Librettosu Ahmet Ümit’e ait. Beraber çalıştık. Başka bir operam Freiburg’da sahnelendi. Onun da ismi ‘Europa’. Fenikeli bir kadının kaçırılması, Zeus’un boğa kılığında onu Avrupa’ya taşımasıyla ilgili. Ninatta da Hititlerle ilgili. Bu tarihi konular cezbediyor ve bu tip çalışmalara devam ediyorum.” Cazın içerisinde doğaçlama bir müzik olduğunun altını çizen Demirel, “O anda hislerinizi filtresiz olarak sunabiliyorsunuz. Bu çok çekici. Orada müthiş bir özgürlük alanı olduğunu düşünüyorum” dedi. Seneye sahnelenmesi planlanan bir müzikal üzerine çalıştığını aktaran müzisyen Demirel, Kudsi Ergüner, Okay Temiz ve Erkan Oğur’un aralarında olduğu müzisyenlerle birlikte çalışmanın sanat hayatına önemli izler bıraktığını sözlerine ekledi.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Modern Dans Topluluğu MDTistanbul, “Winterreise” (Kış Yolculuğu) eseriyle 17 Şubat’ta, Kadikoy Belediyesi Süreyya Opera Salonu’nda sanatseverlerle buluşacak.
İDOB’dan yapılan açıklamaya göre topluluk, Avusturyalı besteci Franz Schubert’in bestelediği, Alman şair Wilhelm Müller’in kaleme aldığı 24 parçalık şiir dizisi Winterreise eserini yorumlayacak. Dramatik bir yolculuğu anlatan eser, aşkı kaybederek yalnız yaşayan yolcunun, köyünü ve sevdiklerini geride bırakarak, kendi varoluşunu ve yaşamın anlamını sorgulamasını işliyor. Deniz Özaydın, Evrim Akyay, Emre Karaca, Huri Murphy, İsmet Köroğlu, Mert Öztekin ve Tuğçe Göncü’nün koreograf olarak yer aldığı eserin librettosu ve yönetimi Mert Öztekin’e ait. Eser, bariton Kevork Tavityan ile yaylı çalgılar dörtlüsü Aslı Ceren Gürkan, Pınar Gizem Korkmaz, Verda Gül ve Gözde Öcal Güvemli’nin eşliğinde sahnelenecek. Kağıt israfına dikkati çekmek ve geri dönüşüme katkı sağlamak amacıyla farklı kurumlardaki atık kağıtların kullanıldığı etkinliğin dekor ve kostüm tasarımını Olcay Engin Kaymaz, görsel ve ışık konseptini Burhan Yücel üstlendi. Eser, 20 Şubat’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde, 5 Mart ve 2 Nisan’da Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Sahnesi’nde yeniden sahnelenecek.