Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

2024 yılında dünyada en çok dinlenen şarkılar

2024 boyunca dünya çapında en çok dinlenen şarkılar açıkladı. Listenin zirvesinde kırdığı rekorlarla adından söz ettiren Taylor Swift var. Peki dünyada en çok hangi şarkılar dinlendi?

Dünyaca ünlü müzik platformu Spotify, 2024 Yılın Özeti’ni açıklayarak dünyada en çok dinlenen sanatçı, şarkı, albüm ve podcast’leri duyurdu.
Taylor Swift Spotify’da dünya çapında en çok dinlenen sanatçı oldu.
Dünya çapında 26,6 milyardan fazla dinlenmeyle Taylor Swift, üst üste ikinci kez Spotify’ın globalde en çok dinlenen sanatçısı oldu.
Onu sırasıyla The Weeknd, Bad Bunny, Drake ve Billie Eilish takip etti.
Taylor Swift
The Weeknd
Bad Bunny
Drake
Billie Eilish
Travis Scott
Peso Pluma
Kanye West
Ariana Grande 
Feid
2024’ün en çok dinlenen şarkısı ise Sabrina Carpenter’ın 1,6 milyardan fazla dinlenen hit parçası “Espresso” oldu.

Espresso – Sabrina Carpenter
Beautiful Things – Benson Boone
BIRDS OF A FEATHER – Billie Eilish
Gata Only – FloyyMenor, Cris Mj 
Lose Control – Teddy Swims 
End of Beginning – Djo
Too Sweet – Hozier
One Of The Girls (with JENNIE, Lily Rose Depp) – The Weeknd 
Cruel Summer – Taylor Swift
Die With A Smile – Bruno Mars, Lady Gaga

2024 yılından en çok dinlenen albümler sıralamasının zirvesinde de Taylor Swift var.

THE TORTURED POETS DEPARTMENT: THE ANTHOLOGY – Taylor Swift
HIT ME HARD AND SOFT – Billie Eilish 
Short n’ Sweet – Sabrina Carpenter 
MAÑANA SERÁ BONITO – Karol G
eternal sunshine – Ariana Grande 
1989 (Taylor’s Version) – Taylor Swift
SOS – SZA
Lover – Taylor Swift 
Fireworks Rollerblades – Benson Boone
Starboy – The Weeknd

Read More

2024 yılında Türkiye'de en çok dinlenen şarkılar: Zirvede yine o var!

2024 yılında Türkiye genelinde en çok dinlenen şarkılar belli oldu. Türkiye’de bu yıl da en çok dinlenen sanatçı Semicenk olurken, en çok dinlenen şarkı Era7capone, Batuflex ve Narco’dan “CISTAK” oldu. Sezen Aksu, en çok dinlenen kadın sanatçılar listesinde ise 2017 yılından beri birinciliği kimseye bırakmadı.

Dünyaca ünlü müzik platformu Spotify, 2024 Yılın Özeti’ni açıkladı. Semicenk geçen yıl olduğu gibi 2024’te de Spotify’da en çok dinlenen sanatçılar listesinin zirvesine yerleşti.
Sezen Aksu yılın en çok dinlenen üçüncü sanatçısı olurken BLOK3 ve UZI ise dördüncü ve beşinci sırada yer aldı.
2024’te de rap müzik hakimiyetini sürdürdürdü.
Semicenk
Lvbel C5
Sezen Aksu
BLOK3
UZI
Ati242
Motive
Hande Yener
Dedublüman
cakal
Era7capone, Batuflex ve Narco’dan “CISTAK”, 2024’ün en çok dinlenen şarkısı olarak adını zirveye yazdırdı.
CISTAK – Era7capone, Batuflex, Narco
Lan – Zeynep Bastık
DOĞUŞTAN BERİ HAKLIYIM (tmm) – Lvbel C5
Sezen Aksu – Lvbel C5
Yakışıklı – KÖFN, Simge, Salman Tin
Sen Bilmezsin – Dedublüman
SUBMARINER – AKDO, Lvbel C5
Yansıma – Derya Uluğ, Asil Gök
Renklensin – Reynmen
Dale Don Dale – ElMusto
En çok dinlenen albümler Top 10 listesinde rap sanatçılarından 7 albümle rap müzik, tüm ağırlığını hissettirirken, listenin zirvesine Manifesto albümüyle Ati242 oturdu. 

Manifesto – Ati242
7EDI – Era7capone
EL CHAVO – UZI 
OBSESİF – BLOK3 
ROMANTİK – Motive 
Fatih – Mabel Matiz 
Kan – UZI 
Nefes – Derya Uluğ        
Yaramızda Kalsın – Onur Can Özcan
Silah Gibi – Cash Flow

8 yıldır en çok dinlenen sanatçılar sıralamasında her daim Top 5’te yer alan Sezen Aksu, en çok dinlenen kadın sanatçılar listesinde ise 2017 yılından beri birinciliği kimseye bırakmadı.
Sezen Aksu
Hande Yener
Gülşen
Simge
Melike Şahin
Sertab Erener
Ebru Gündeş
Zeynep Bastık
Bengü
Derya Uluğ
Read More

Kendi müzikalini bile izleyemedi! Elton John: Görme yetimi kaybettim

50 yıllık müzik kariyerine son verme kararı alan ve görme kaybı yaşayan Grammy ödüllü şarkıcı Elton John, kendi müzikalini bile izleyemediğini açıkladı.

Grammy ödüllü İngiliz şarkıcı Elton John, geçtiğimiz aylarda şiddetli göz enfeksiyonu nedeniyle bir gözünde görme kaybı yaşadığını açıkladı.
77 yaşındaki yıldız, şarkı sözlerini yazdığı The Devil Wears Prada:The Musical adlı gösteriyi izleyemediğini söyledi.
“Temmuz ayında Güney Fransa’da bir göz enfeksiyon geçirdiğim için maalesef sağ gözümdeki görme yetimi kaybettim” diyen efsane sanatçı, 25 Kasım’da Good Morning America adlı programda “Dört aydır göremiyorum. Sol gözüm pek iyi değil” demişti.
Pazar akşamı Elton John AIDS Vakfı için düzenlenen yardım galasında Sir Elton John, performansı dinlediğini ancak izlemediğini söyledi.
BBC’ye konuşan John, “Performansı izleyemedim ancak dinlemekten keyif aldım” dedi.
John sözlerini “Ön izlemelerin çoğuna gelemedim çünkü bildiğiniz gibi görme yetimi kaybettim. Bu yüzden görmem zor. Ama duyabiliyorum ve bu gece duyduklarım kulağa çok hoş geliyordu” diye tamamladı.
Sir Elton John, görme sorunu yaşadığı için yeni albümünü bitiremediğini söylemiş ve “Stüdyoya girip kayıt yapabilir miyim bilmiyorum çünkü şarkı sözlerini göremiyorum” diye eklemişti.
YENİ ALBÜM GELECEK Mİ?
Yeni albümü sorulan sanatçı “uzun zamandır bir şey yapmadığını” ve “her şeyin yoluna gireceğine dair umudu olduğunu” belirtti.
Sir Elton John’un son stüdyo albümü 2016’da yayınlandı. Ancak sanatçının açıklamalarına göre, bir sonraki albümün tamamlanmasına daha çok zaman var gibi görünüyor.
Read More

Bin 50 derecelik fırında pişiriliyor! Yapımı yaklaşık 75 saat sürüyor

Eskişehir’de 14 yıldır el sanatlarıyla uğraşarak geçimini sağlayan Serpil Işık, bin 50 derecede fırınlanan çininin vitrine uzanan yolculuğunun 75 saat sürdüğünü söyledi. Ayrıca çininin unutulmaya yüz tutmuş bir el sanatı olduğuna çeken Işık, ilkokullarda etkinlik atölyeleri yapılmasını tavsiye etti.

Eskişehir’in seramik malzemenin üzerine el işçiliğiyle yapılan renkli ve genellikle parlak desenlerin işlendiği çini sanatı için önemli üretim merkezlerinden birisi olduğu biliniyor. Bölgenin kültürel mirasında önemli bir yer tutan çini sanatı Tarihi Odunpazarı Evleri’ndeki sanatçılar tarafından günümüzde de yaşatılırken, uzun yıllardır el sanatlarıyla uğraşan Serpil Işık çini yaparak geçimini sağlıyor.
Doğaçlama bir şekilde modellediği seramiklerin bin 50 derece fırına atıldığını ve vitrine uzanan yolculuğunun yaklaşık olarak 75 saat sürdüğünü anlatan Işık, Osmanlı dönemine uzanan köklü bir geçmişi olan çininin günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş el sanatları arasında yer aldığını ifade etti. Bu önemli sanatın nesilden nesile aktarılarak unutturulmaması gerektiğine vurgu yapan Işık, el sanatlarının ilkokuldan itibaren bir ders olarak verilmesini tavsiye ederek yetkililere de çağrıda bulundu.
Çini sanatçısı Serpil Işık, “Normalde kil ve toz halde alıyoruz. Sonra kovada kırıp pasta gibi kalıplara döküyoruz. Yarım saat sonra onu kalıptan çıkarıp 3 gün bekletiyoruz ve kurumasının ardından rötuşlayıp bin 50 derecede fırınımızda 4 buçuk saat pişiriyoruz. Şalter atınca ürüne 30 saat dokunmuyoruz. Bu sadece ilk beyaz olma aşaması. Zımparayla tozunu aldıktan sonra da modellemelere geçiyoruz. Doğaçlama çalışıyorum, ürünlerin bir aynısı bende de yok. Ardından sırlama dediğimiz cam tozu aşamasına geçiyoruz. Hangi renk cam tozunu fırınlarsak röle şeklinde piştikten sonra o renkle çıkar. Mesela turkuaz kullanırsan turkuaz olur. Bizim 1 fırın ürünümüz 25 + 60 saatte vitrine anca geçiyor” dedi.
Işık, sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Bizim sanatımız kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarına giriyor. Çini, seramik işçiliği eğitimi verilebilen ve öğretilebilen meslekler arasındadır. O yüzden kaybolmaması gereken kültürümüzdür. Nesilden nesile aktarılması gerekir.”
”Eğitimlerin ve el sanatları dalında etkinlik atölyelerinin çoğaltılması önemli. Etkinlik atölyeleri İlk etapta ilkokullardan bile başlayabilir. Lületaşı, cam, ebru ve çini gibi sanatların hepsinin ilkokuldan başlayarak bir ders olarak verilmesini tavsiye ediyorum. Eğer ki ilgililer bu konuda yardımcı olursa çocuklarımızın yetenekleri küçüklükten ortaya çıkarılır ve o mesleğe göre yönlendirme yapılabilir.”
Read More

Aralık ayında mutlaka izlemeniz gereken filmler

Aralık ayında aksiyondan komediye, dramdan bilim kurguya kadar birçok film izleyiciyle buluşacak. İşte bu ay mutlaka izlemeniz gereken yapımlar…

Çakallarla Dans 7
Murat Şeker’in yönetmenliğini üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda  Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Timur Acar, Murat Akkoyunlu, Didem Balçın,Hakan Bilgin gibi isimler yer alıyor. 
Film, 6 Aralık’ta sinemalarda.
Avcı Kraven
Sony Pictures’ın yapımcılığını üstlendiği yeni Marvel filmi Avcı Kraven, 13 Aralık’ta vizyona girecek. J.C. Chandor’ın yönetmen koltuğunda oturduğu film, IMAX salonlarında da gösterilecek.
Örümcek Adam’ın düşmanlarından biri olan Avcı Kraven’ı filmde İngiliz oyuncu Aaron Taylor-Johnson canlandırıyor.
 Oyuncu kadrosunda Russell Crowe, Ariana DeBose, Fred Hechinger ve Christopher Abbot gibi isimlerin yer aldığı film, dünyanın en büyük avcısı olduğunu kanıtlamaya çalışan Sergei Kravinoff’un hikayesini konu alıyor.
Yüzüklerin Efendisi: Rohirrim’in Savaşı
Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği’ndeki olaylardan yaklaşık 183 yıl öncesinde geçen Yüzüklerin Efendisi: Rohirrim’in Savaşı, 13 Aralık’ta sinemaseverlerle buluşacak.
Orijinal film üçlemesinde anlatılan olayların 183 yıl öncesinde geçen filmde Rohan’ın kudretli Kralı Helm Hammerhand rolünde Brian Cox; kızı Héra rolünde Gaia Wise ve Wulf rolünde Luke Pasqualino yer alıyor.
Yıldızlararası
Ünlü yönetmen Christopher Nolan imzalı Yıldızlararası filmi 10. yılında yeniden beyazperdede seyirciyle buluşuyor. 2014 yılında gösterime giren ve sinemaseverler tarafından başyapıt kabul edilen film sadece IMAX salonlarında gösterimde olacak.
Kadrosunda Matthew McConaughy, Anne Hathaway, Jessica Chastain, Casey Affleck, David Oyelowo, John Lithgow, Michael Caine ve Timothée Chalamet gibi isimlerin yer aldığı efsane film, 5 dalda Oscar aday gösterilmiş ve En İyi Görsel Efekt dalında Oscar ödülünün sahibi olmuştu.
Akıldan Kalbe
Yıllar önce yapılan hatalar nedeniyle ailesi parçalanmış bir babanın pişmanlığını ve ailenin yeniden bir araya gelişini konu alan film, 20 Aralık’ta vizyona girecek.
Mufasa: Aslan Kral
Sinema tarihinin kült animasyon filmlerinden Aslan Kral efsanesi, Mufasa: Aslan Kral filmiyle devam ediyor. Film, Aslan Kayalığı’nın kralının beklenmedik yükselişini konu alıyor.
Oscar ödüllü Barry Jenkins’in yönetmen koltuğunda oturduğu film, 20 Aralık’ta vizyona girecek. Ödüllü şarkı yazarı ve oyuncu Lin-Manuel Miranda’nın şarkılarını yazdığı filmin yapımcılığını Mark Mancina ve Miranda üstleniyor.
Şımarık
Kerem Bürsin ile Melis Sezen’in başrollerini paylaştığı “Şımarık” filmi 20 Aralık’ta vizyonda.  Filmin yönetmenliğini Onur Ünlü üstleniyor. 
Kerem Bürsin’in “Mete”, Melis Sezen’in “Asena” karakterine hayat vereceği filmde Erkan Kolçak Köstendil “Sami”, Ahmet Mümtaz Taylan “Teoman”, Cemal Hünal “Halis” ve Güven Kıraç “Yavuz” rollerine hayat veriyor.
Evcilik
Öykü Karayel, Fatih Artman, Deniz Işın ve Nejat İşler’in rol aldığı film,  27 Aralık’ta izleyiciyle buluşacak. Evcilik, küçük bir otele giden bir çiftin hikayesini konu alıyor. F
Düzen
Justin Kurzel imzalı filmde Jude Law başrolde. Yıldız kadrosu aksiyon ve gerilim filmi 20 Aralık’ta vizyonda.
Read More

21. Ankara Kitap Fuarı kapılarını açtı (21. Ankara Kitap Fuarı ziyaret saatleri)

Kitapseverlerle – yazarları buluşturacak olan Ankara Kitap Fuarı kapılarını açtı. Bu yıl 21’incisi gerçekleştirilen Ankara Kitap Fuarı, 400’e yakın yayın evi ve 800’ün üstünde yazarı kitapseverlerle buluşturacak. Peki Ankara Kitap Fuarı saat kaçta açılıp kaçta kapanıyor?

Ankara’da bu yıl 21’incisi düzenlenen Ankara Kitap Fuarı, ATO Congresium’da ziyarete açıldı. 800’ü aşkın yazarı, okurlarıyla bir araya getirecek olan fuarın bu seneki onur konuğu psikiyatrist ve yazar Kemal Sayar olurken, fuarın uluslararası konuğu Azerbaycan Türkü yazar Nizami Jafarov, konuk ülkesi ise Azerbaycan olarak belirlendi.Azerbaycan standında bulunan yöresel kıyafetli görevlilerin katılımcılara ülkelerinin tarihini ve kültürünü tanıttığı fuarda, 1500’e yakın imza günü, panel, konferans ve söyleşi gibi etkinlikler düzenlenecek.ANKARA KİTAP FUARI ZİYARET SAATLERİ 8 Aralık Pazar günü sona erecek 21. Ankara Kitap Fuarı, hafta içi öğrenci, öğretmen ve engelliler için ücretsiz olacak. Fuar, her gün 10.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

Read More

Fındıkkıran balesi, Ankara'daki 10'uncu sezonunda yeniden sahnelenecek

Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB), Pyotr İlyiç Çaykovski’nin ölümsüz eseri “Fındıkkıran” balesini 10’uncu sezonunda yeniden sanatseverlerle buluşacak.

Alexander Dumas’ın, yazar ve besteci Amadeus Hoffmann’ın Fındıkkıran ve Fareler Kralı adlı masalından yola çıkarak yeniden yazdığı Fındıkkıran, dünyada en çok sahnelenen bale eserlerinden biri olarak biliniyor. Almanya’da bir yılbaşı partisinde 11 yaşındaki kız çocuğuna hediye edilen “Fındıkkıran” isimli kukla bebeğin prense dönüşmesi ve ardından gelişen olayların anlatıldığı eser, Çaykovski’nin 1891’de bestelediği son bale eseri olma özelliği de taşıyor. İlk koreografisi Marius Petipa tarafından gerçekleştirilen ve 1892’de ilk kez Rusya St. Peterburg Mariinski Tiyatrosu’nda sahnelenen eser, yeni yıla girerken dünyanın önde gelen opera evlerinde sanatseverlere sunulan eserler arasında bulunuyor.

İLK TEMSİL BUGÜN

Biletleri satışa çıktığı anda tükenen, ADOB’un sezonun ilk Fındıkkıran temsili bugün Opera Sahnesi’nde yapılacak. Eserin reji ve koregorafisi Mehmet Balkan, dekor tasarımı Tayfun Çebi ile Olaf Zombeck, kostüm tasarımı Sevtaç Demirer, ışık tasarımı ise Fuat Gök imzasını taşırken, ADOB Orkestrasını Kandemir Artun Hoinic yönetiyor. Sezonun ilk temsilinde, “Fındıkkıran” rolünü Kadir Okurer, “Prens”i İlhan Durgut, “Clara”yı Deniz Derelioğlu, “Çiçek Valsi Prensi”ni Berkay Saraçoğlu, “İyilik Perisi”ni Gizem Çalışkan, “Drosellmayer”i Hakan Odabaşı, “Clara’nın erkek arkadaşı”nı Umutcan Arzuman canlandıracak.

“SEYİRCİLERİMİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ”

Eserde “Şeker Perisi”ni canlandıran Sultan Erol, genel prova öncesinde AA muhabirine yaptığı açıklamada, 7 sezondur Fındıkkıran’da rol aldığını belirterek, “Benim için çok kıymetli bir eser. Çünkü ilk başrolümü Şeker Perisi ile Fındıkkıran’da oynadım” dedi. Her bale eserinin ayrı ayrı zorluğu olduğunu ve Fındıkkıran’ın da teknik açıdan kolay olmadığını belirten Erol, eseri çok severek, keyif alarak dans ettiklerini ifade etti. Clara’yı oynayan Deniz Derelioğlu ise küçük bir kız çocuğunu canlandırdığını, Clara’nın rüyasında fareler, kurşun asker, Arap, Çin, Rus dansı gördüğü ve uyandığında hiçbirinin gerçek olmadığını anladığı bir hikayeyi anlattıklarını söyledi. Derelioğlu, “İlk başrolüm ve 2 sezondur Fındıkkıran’da oynuyorum. Clara, muhteşem bir rol ve dans etmekten çok keyif alıyorum. Çocuk ruhunu hissediyorum. Eserin müzikleri harika. Bize de, izleyicilere de keyif veriyor. Yıllardır kapalı gişe oynuyoruz. Seyircilerimize çok teşekkür ediyoruz, bizi yalnız bırakmıyorlar” dedi. Fındıkkıran karakterini canlandıran Kadir Okurer de 2007’den beri bu rolde dans ettiğini söyledi. Okurer, “Fındıkkıran, kış temalı ve içinde çocukların da dans etmesinden dolayı ilgi çekiyor. Yıllardır ilgiyle takip ediliyor, özellikle son iki yıldır kapalı gişe oynuyor. İlgiden çok mutluyuz” dedi.

Read More

Kripto milyarderi sözünü tuttu, servet değerindeki muzu yedi

Dünya çapında çokça tartışılan, Maurizio Cattelan’ın Comedian isimli eseri, bir kez daha gündeme oturdu. Duvara bantlanmış bir muzdan oluşan eserin “Orijinallik Sertifikasını” bir Çinli kripto milyarderi 6,2 milyon dolara satın aldı. Milyarder, Hong Kong’da basın toplantısı düzenleyip, duvara bantlı muzu afiyetle yedi.

Milyonlarca dolar ödeyip satın aldığı, dünyanın en pahalı muzunu, basın toplantısı düzenleyip afiyetle yedi.
Kripto para platformu Tron’un kurucusu Çinli milyarder Justin Sun, geçtiğimiz günlerde İtalyan görsel sanatçı Maurizio Cattelan’ın dünya çapında tartışmalara yol açan ve taklit edilen Comedian isimli eserini, 6,2 milyon dolara satın almıştı.
Duvara bantlı bir muzdan oluşan eseri satın alırsam mutlaka yiyeceğim diyen Sun, böylece sözünü de tutmuş oldu.Müzayede ücretiyle birlikte yaklaşık 214 milyon lira ödeyen Sun, eserin “orijinallik sertifikasının” sahibi. Bu yüzden muzu yemiş olması Sun için herhangi bir kayıp anlamına gelmiyor.
Zira sertifika sayesinde Sun, herhangi bir muzu duvara bantlayarak “Komedyen” adı altında sergileyebiliyor. Eser, geçen yıl Güney Kore’nin başkenti Seul’deki Leeum Sanat Müzesi’nde sergilendiği sırada aç olduğunu söyleyen bir sanat öğrencisi tarafından yenmişti.
Öğrenci, yediği muzun kabuğunu yeniden duvara bantlamıştı.Cattelan’ın, Art Basel’de 2019’da 120 bin dolara satılan benzer bir eseri de performans sanatçısı David Datuna tarafından yenilmişti.
Read More

Milli Sinema Günleri'nde Ömer Lütfi Mete yad edildi

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü himayesinde, Uluslararası Sinema Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Milli Sinema Günleri”nde Ömer Lütfi Mete yad edildi.

Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Yolumuzun İşaret Taşları: Ömer Lütfi Mete” başlıklı açık oturumu yöneten İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, Mete’nin entelektüel ve münevver bir insan olduğunu söyledi. Ömer Lütfi Mete’nin kendine has üslubu, kişiliği ve yaklaşımı olduğunu dile getiren Yılmaz, “Sinema onun ayrı bir ilgi alanıydı ama sadece sinemaya hapsedilmeyecek kadar geniş ilgi alanı ve becerisi olan bir isimdi. Çok renkli bir kişilikti.” dedi. “İSTİSNASIZ HERKESİN HÜRMET ETTİĞİ BİR İNSANDI”

Gazeteci yazar Ahmet Tezcan, Mete’nin, hayatında gördüğü, mümin sıfatını kazanmış en samimi insanlardan biri olduğunu belirterek, “Niye onun karakterleri, Kuşçu o kadar çok tutmuştur? Samimiyetinden dolayı. Bu samimiyetini gittiği her yerde, her insana hissettiren bir kişiliğe sahipti. Gerçekten olağanüstü derecede samimiydi ama bir aceleciliği, telaşı vardı, benim tabirimle, Ömer abinin ayakları bir yere girerken kafası dışarı çıkardı. O kadar hızlı çalışırdı. Çok işi bir arada yapabilen bir insandı.” değerlendirmesinde bulundu. Ömer Lütfi Mete’yi 1982’de Tercüman Gazetesinde tanıdığını dile getiren Tezcan, “O dönemdeki nadir iyi Müslümanlardandı. Ömer ağabey, istisnasız herkesin muhteşem derecede hürmet ettiği bir insandı. En renkli simaydı. Niçin Ömer ağabeyin özelliklerini anlatıyorum? Çünkü Ömer ağabeyin senaryolarında yansıttığı insan karakteri, aslında doğrudan Ömer Lütfi Mete’nin kendisini yansıtır da ondan.” şeklinde konuştu.

“DELİKANLILIĞIN KİTABINI YAŞAYARAK YAZMIŞ BİR ADAMDIR” Oyuncu Ahmet Yenilmez, Ömer Lütfi Mete’nin toplumun genelinin bilmediği anlarına şahit olduğunu dile getirdi. Muhsin Yazıcıoğlu’nun Ömer Lütfi Mete ile özel olarak görüştüğünü kaydeden Yenilmez, “Onun yanından çıkınca bir başka olurdu. Şimdi dönüp baktığım zaman enteresan bir şey görüyorum. Ömer ağabeyi kime benzettiğimin sonradan farkına vardım. Mehmet Akif Ersoy, bu kadar birbirine benzeyen iki şahsiyet olamazdı. İki delikanlı…” ifadesini kullandı. Yenilmez, Mehmet Akif Ersoy konulu oyuna hazırlandığı günlerde Mete’yi hep karşısında gördüğünü aktararak, şunları kaydetti: “Siyasetle ilgilendi. Yazdıklarını, senaryolarını, konuşmalarını, televizyon programlarını hep birer kürsü olarak gördü. Senaryo yazardı. ‘Bu hikayedeki şu karakteri Mehmet Ali Tuncer veya Ahmet Yenilmez oynayacak. Kendisiyle anlaşma yapılamazsa bu tip veya karakter çıkarılacaktır.’ diye altına not düşerdi. Sadece para kazanalım, aç kalmayalım derdinde değildi. Bize böyle bir onur yaşattı, bize kıymet verdi, bizi adam yerine koydu. Ömer Lütfi Mete delikanlıca yaşayıp, delikanlılığın kitabını yaşayarak yazmış bir adamdır. Allah rahmet eylesin.”  “O ZIPIR HALİMLE BENİ YANINDA TAŞIRDI” Oyuncu Emin Gürsoy da Mete’yi çok özlediğini dile getirerek, “Bende emeği, katkısı çoktur. Bugün hayata bakışımın, karakterimin üzerinde fazlasıyla işareti vardır. Fazlasıyla dokunmuştur bana. Ben o zamanlar genç, zıpır birisiydim. O genç yaşta Deli Yürek dizisinde Kuşçu’yu oynamaya başladım. O zıpır halimle beni yanında taşırdı. Evini açtı, dışarıda hocayla beraber çok zaman geçirdik. Bende çok güzel anıları var.” açıklamasını yaptı. Deli Yürek dizisinde oynadığı Kuşçu karakterinin ve diğer rollerin yıllar geçmesine rağmen halen daha çok net hatırlandığına dikkati çeken Gürsoy, “Ben o karakterin düşüncelerini ve dolayısıyla Ömer hocayı taşımaktan çok mutluyum. Seyirci de insanlar da o karakteri taşımayı çok seviyor. Çünkü ahlak, erdem ve müthiş şefkat gösteren bir karakterdi. O karakter aslında Ömer hocanın kendisiydi. Ben resme düşendim. Bu ruhu yaşatan, açığa çıkaran kişi Ömer Lütfi Mete’dir.” görüşünü paylaştı. “ÖMER LÜTFİ METE BİRÇOK İNSANIN KAHRAMANIYDI”

Ömer Lütfi Mete’nin oğlu Ali Buhara Mete ise evladı olarak babasının sinema ve senaristlik yolculuğuna şahit olduğunu belirterek, “Bir dizide oyunculuk yaparken adil ve kahraman olmak kolay bir şeydir ama gerçekte kahraman olmak zor bir şeydir. Ömer Lütfi Mete birçok insanın kahramanıydı ve ben buna tanıklık etmiş birisiyim.” dedi. Babasının her zaman toplumun derdiyle ilgilenen bir yazar olduğunun altını çizen Mete, şu bilgileri verdi: “Adalet ve merhamet onun için çok önemli temalardı. Bunu senaryolarında görebilirdiniz. Yazdığı bütün eserler topluma ışık tuttuğu gibi bizim yaralarımızla, dertlerimizle de ilgiliydi. Hep bu sorunlara çözüm arayan bir insandı. Senaryoyu da bu şekilde kullandı. Yoksa aslında senaryo yazmayı çok asil bir sanat olarak gören biri de değildi. Senaryoyu bir geçim kaynağı olarak görse de bunu bir amaca, bir derde bağlamıştı. Bence burası da tabii ki çok kıymetli.” Ali Buhara Mete, Deli Yürek dizisindeki Yusuf Miroğlu karakterinin haksızlığa karşı hak arayan, kendi hakkını değil ama hakkı arayan biri olduğuna dikkati çekerek, “Asıl aradığı nokta, gözettiği dert hakkaniyet üzerindeydi. Çoğu zaman haksızlık etmektense haksızlığa uğramayı tercih ettiğini gördüm. Yazdıklarının tesir etmesinin sebeplerinden biri de kendi içinde tutarlı ve samimi olmasıydı.” diye konuştu. Etkinlik kapsamında bugün ve yarın, Rami Kütüphanesi ile Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde açık oturumlar, söyleşiler ve ücretsiz film gösterimleri sinemaseverlerle buluşacak.

Read More

Bruce Willis'in son hali ortaya çıktı: Kızlarından duygulandıran paylaşım

Demans hastalığıyla mücadele eden ve oyunculuğu bırakan Bruce Willis uzun süredir gözlerden uzak. Willis’in kızları, babalarının son halini paylaştı.

Aksiyon filmlerinin önde gelen isimlerinden Bruce Willis’e beynin bazı bölgelerinde meydana gelen işlev bozukluğu sonucu ortaya çıkan konuşma, konuşulanı anlama ve okuma – yazma gibi becerileri etkileyen afazi hastalığı teşhisi konulmuştu.
Hastalığı nedeniyle oyunculuğu bırakan ve gözlerden uzak yaşayan Bruce Willis, ardından frontotemporal demans hastalığıyla mücadele etmeye başladı.
Oyuncuya teşhis konulmasının ardından ailesi sosyal medyada Willis ile ilgili sık sık paylaşım yapıyor.
Willis’in Demi Moore ile evliliğinden dünyaya gelen kızları Tallulah ile Scout, babalarının son halini paylaştı.
Willis’in kızı Tallulah “En iyi baba” notuyla paylaşım yaptı.
Öte yandan Willis’in 46 yaşındaki eşi Emma Heming, geçtiğimiz haftalarda Town and Country adlı dergiye verdiği röportajda Willis’in sağlık durumuna dair açıklamalarda bulunmuştu.Heming “Bu hastalık yanlış teşhis ediliyor, gözden kaçırılıyor, yanlış anlaşılıyor, bu yüzden sonunda bir tanıya varmak ve ‘frontotemporal demans’ın ne olduğunu öğrenebilmem ve çocuklarımızı eğitebilmem için çok önemliydi” dedi.
Willis ile üç kız çocuğu sahibi olan Heming, aktörün hastalığını çocuklarından saklamadığını “Onlar için hiçbir şeyi yumuşatmaya çalışmadım. Bruce’un yıllar içindeki değişimini gördüler. Onları bundan korumaya çalışmıyorum” ifadeleriyle dile getirdi.Bir terapist ile görüşen Heming, “Bu hastalık kronik, sürekli ilerliyor ve ölümcül” dedi. Ancak Heming çocuklarıyla bu hastalığın ölümcül tarafı hakkında konuşmak istemediğini söylüyor.”BRUCE BUNU İSTEMEZDİ””Tedavisi yok. Çocuklarım, babalarının iyi olmayacağını biliyor. Babaları iyileşmeyecek bu nedenle onları bu farkındalıkla yetiştiriyorum” diyen Willis’in eşi “Demansın tüm ailemizi alt etmesine izin vermeyeceğim. Bruce bunu istemezdi. Ailemiz için savaştığımı, biraz umut beslediğimi görecekler” diyerek sözlerini tamamladı.
Emma Heming aynı zamanda Willis’in Demi Moore ile eviliğinden dünyaya gelen üç kızının üvey annesi.
Bruce Willis’in kızı Tallulah babasıyla ilgili yaptığı birçok paylaşım yapmıştı.
Willis paylaşımına “Bu adamı çok seviyorum ve duygularla başa çıkmak zor bir şey ama şimdi hislerimden kopmak yerine onların içimden akıp geçmesine izin verdiğim için çok minnettarım” notunu düşmüştü.
Tallulah Willis, babasının “durumunun stabil olduğunu ve bu koşullar altında bunun iyi bir şey olduğunu” söylemişti.
HABERİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
30 yaşındaki Tallulah Willis sosyal medya hesabında kendisine otizm teşhisi konulduğunu açıklamıştı.
Instagram’dan açıklama yapan Willis “Sanırım teşhisim hakkında ilk kez açıkça konuşuyorum. Geçtiğimiz yaz öğrendim ve hayatımı tamamen değiştirdi” dedi.
Tallulah, Willis ve Demi Moore’un en küçük kızı. İkilinin Scout ve Rumer adında iki kızı daha bulunuyor. Tallulah Willis daha önce anoreksiya nervoza ve depresyonla mücadelesi hakkında konuşmuştu.
Read More