Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

Yıllanmış Festival 10-11 Şubat'ta İstanbul'da

Yıllanmış Festival, 10-11 Şubat’ta İstanbul’da gastronomi tutkunlarını unutulmaz lezzet ve kültür yolculuğuna çıkaracak.

Yıllanmış Festival, müzik ve lezzet tutkunlarını 10-11 Şubat’ta İstanbul’da bir araya getirecek. Zaman geçtikçe değerlenen lezzetler ile gusto sahibi kişileri buluşturan festival, ünlü degüstatörlerin, sektör liderlerinin ve tanınmış sanatçıların katılımıyla İstanbul Grand Pera’da gastronomi tutkunlarını unutulmaz lezzet ve kültür yolculuğuna çıkaracak. 

Tarihi Emek Sahnesi’nin ev sahipliği yaptığı festival, Mezopotamya ile Anadolu’nun hem geleneksel hem de sofistike kültüründen izler taşıyan, küresel çapta beğeni toplayan lezzetleri bir araya getirerek yıllanmış tatları ve kültürleri aynı noktada buluşturacak. Bu yıl, Yıllanmış Festival’de gerçekleştirilecek etkinlikler arasında tadım seansları, ünlü degüstatörlerin söyleşileri, alanında uzman kişiler eşliğinde düzenlenen atölye ve deneyim atölyeleri ile konserler yer alacak. Yıllanmış Festival’in konser programında 10 Şubat Cumartesi Birsen Tezer, 11 Şubat Pazar günü ise Bülent Ortaçgil ve Jehan Barbur yer alacak.

Read More

Türk sanat müziği sanatçısı Yüksel Uzel hayatını kaybetti

Türk sanat müziğinin önde gelen isimlerinden Yüksel Uzel, 73 yaşında hayata veda etti. Yıllar önce geçirdiği beyin kanaması nedeniyle sahneleri bırakan ve Güney Afrika’ya yerleşen Uzel, bir süredir kanserle mücadele ediyordu.

Türk sanat müziğinin usta isimlerinden Yüksel Uzel, Güney Afrika’da tedavi gördüğü hastanede 73 yaşında hayatını kaybetti.
Uzel, Türk sanat müziğinin en önemli isimlerinden biri olarak kabul ediliyordu.
Bir süredir kanserle mücadele eden sanatçı, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg şehrinde yaşıyordu. Uzel’in cenazesi, defnedilmek üzere kızı Arzu Uzel tarafından İstanbul’a getirilecek.
1997’de geçirdiği beyin kanaması nedeniyle uzun süre tedavi gören Yüksel Uzel, iyileştikten sonra sahneleri bırakarak Johannesburg’a yerleşti. Bu şehirde satın aldığı butik oteli işleten Uzel, pandemi döneminde sık sık Türkiye’ye geldi.
Kızı Arzu Uzel, Yüksel Uzel’in cenaze namazının, salı günü ikindi namazına müteakip planlandığını duyurdu.
Asıl adı Yüksel Katmer olan Yüksel Uzel, anne tarafı Çerkes, baba tarafından Gürcü olarak 19 Nisan 1950’de dünyaya geldi. Uzel, babası erken yaşta hayatını kaybedince liseyi bıraktıktan sonra müzik kariyerine 1975’te İstanbul Belediye Konservatuvarı’ında korist olarak başladı.
Kendine sahne ismi olarak Yüksel Uzel’i seçen ünlü sanat müziği sanatçısı ilk kez 1978 yılında Büyük Maksim Gazinosu’nda sahne alarak büyük bir şöhret kazandı ve halk tarafından da çok sevildi.
Bir süre sahne çalışmalarına devam eden Uzel ilk albümünü 1983 yılında Yavuz Plak’tan “Bir Seni Bir Gülü Öptüm” adıyla çıkardı. Albüme adını veren bu şarkı yıllar boyunca birçok sanatçı tarafından da seslendirildi.
İlerleyen yıllarda iyice Türk sanat müziğine yönelen Yüksel Uzel “Yıllar Yorgun Ben Yorgun” ve “Al Aşkını Ver Gönlümü” gibi plaklarıyla da büyük çıkış yakaladı.
Kazandığı popülerlikle birlikte sinemada da şansını deneyen Yüksel Uzel 1988 yılında Tarık Tarcan ile Islak Sokak adlı filmde başrol oynadı.
Sanatçı, kariyerinin zirvesinde yer aldığı bu yıllarda anevrizma geçirdi. İsviçre’de art arda beyin ameliyatları geçiren Yüksel Uzel dünyaca ünlü beyin cerrahı Gazi Yaşargil’in tavsiyesi üzerine sahne çalışmalarına son vermek zorunda kaldı.
Sadece televizyon çekimlerine katılan usta sanatçı 1993 yılına kadar albümler yapmaya devam etti. 1999 yılında Güney Afrika’ya gitti.
2000 yılında buradan bir de ev alan Yüksel Uzel ölümüne dek Johannesburg’da yaşadı. Johannesburg’da tanıyıp aşık olduğu iş insanı İhsan Börekçioğlu’yla evlenen Uzel’in Arzu adında bir de kızı oldu. Çift 2008’de ayrıldı.
Boşanma sonrası Yüksel Uzel çok sevdiği Güney Afrika’da yaşamaya devam etti. Usta sanatçı geçen yıl verdiği bir röportajda “Ülkeyi, havasını sevdiğim için burada kaldım. Kafa dinlemek için dört dörtlük bir yer” demişti.
Read More

Wonka zirveden inmiyor (5-7 Ocak ABD gişesi)

Timotheé Chalamet’in başrolde yer aldığı “Wonka”, vizyondaki dördüncü hafta sonunda, 14 milyon dolarlık hasılatla hala Amerika gişesinin zirvesinde. Filmin ABD’deki toplam hasılatı 165 milyon dolara, dünya çapındaki hasılatı ise 465.8 milyon dolara ulaştı. İşte 5-7 Ocak hafta sonunda ABD’de en çok seyredilen filmler ve gişe rakamları…

2 milyon dolar
2,5 milyon dolar
4 milyon dolar
4,8 milyon dolar
6 milyon dolar
9,5 milyon dolar
10 milyon dolar
11 milyon dolar
12 milyon dolar
14 milyon dolar
Read More

Altın Küre Ödülleri sahiplerini buldu! Kazananlar Oppenheimer ve Succession

Bu yıl 81’incisi düzenlenen Altın Küre Ödülleri’nde kazananlar belli oldu. Geçtiğimiz yıl yaşanan senarist ve oyuncular grevi sebebiyle Ocak 2024’e ertelenen 81. Altın Küre Ödülleri’nde sinema dalında En İyi Film dahil beş ödülle Oppenheimer bgaşı çekerken; televizyon dalında Succession, geceden En İyi Drama Dizisi dahil, dört ödülle ayrıldı. İşte 2024 Altın Küre Ödülleri’nde kazananlar…

Geçen yıl Hollywood’u sarsan senarist ve oyuncu grevi sebebiyle Ocak 2024’e ertelenen Altın Küre Ödülleri, dün gece sahaba karşı düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Komedyen Jo Koy’un sunumuyla gerçekleşen, Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından verilen 81. Altın Küre Ödülleri’nde televizyon dalında Succession, geceden En İyi Drama dizisi dahil, dört ödülle ayrıldı. The Bear ve Beef dizileri de üçer ödül aldı.
Sinema dalında ise En İyi Film dahil beş ödülle Oppenheimer başı çekti. En çok adaylığı alan Barbie ise sadece iki ödülün sahibi oldu. 
En İyi Animasyon ödülünü kazanan The Boy and the Heron olurken, Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu ödülünü de Cillian Murphy aldı.
Sinema kategorisinde En İyi Yönetmen ödülünü Oppenheimer ile Christopher Nolan kazandı.
İşte Oscar’ın habercisi niteliğindeki Altın Küre Ödülleri’ni kazananlar…
En İyi Film (Drama): OppenheimerEn İyi Film (Komedi/Müzikal): Poor Things
En İyi Yönetmen: Christopher Nolan – Oppenheimer
En İyi Erkek Oyuncu (Drama): Cillian Murphy – Oppenheimer
En İyi Kadın Oyuncu (Drama): Lily Gladstone – Killers of the Flower Moon
En İyi Erkek Oyuncu (Komedi/Müzikal): Paul Giamatti – The Holdovers
En İyi Kadın Oyuncu (Komedi/Müzikal): Emma Stone – Poor Things
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Da’Vine Joy Randolph – The HoldoversEn İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Robert Downey Jr. – Oppenheimer
En İyi Senaryo: Justine Triet Arthur Harari – Anatomy of a FallEn İyi Özgün Müzik: Oppenheimer
En İyi Özgün Şarkı: “What Was I Made For?” Billie Eilish O’Connell Finneas O’Connell – BarbieEn İyi Yabancı Film: Anatomy of a FallEn İyi Animasyon Film: The Boy and the Heron
En İyi Dizi (Drama): SuccessionEn İyi Dizi (Komedi): The BearEn İyi Mini Dizi / TV Filmi: Beef
En İyi Erkek Oyuncu (Drama): Kieran Culkin – Succession
En İyi Kadın Oyuncu (Drama): Sarah Snook – Succession
En İyi Kadın Oyuncu (Komedi): Ayo Edebiri – The Bear
En İyi Erkek Oyuncu (Komedi): Jeremy Allen White – The Bear
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Drama/Komedi): Matthew Macfadyen – SuccessionEn İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Drama/Komedi): Elizabeth Debicki – The Crown
En İyi Erkek Oyuncu (Mini Dizi/TV Filmi): Steven Yeun – Beef
En İyi Kadın Oyuncu (Mini Dizi/TV Filmi): Ali Wong – Beef
Read More

Edirne'deki Roma sur kalıntıları gelecek nesiller için korunmaya alınmalı

Edirne’nin önemli kültür varlıkları arasında yer alan Roma sur duvarları gelecek nesillere aktarılmak üzere korunma altına alınmayı bekliyor.

Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, Edirne’nin önemli kültür varlıkları arasında yer alan Roma sur duvarlarının itinayla korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini belirtti.
Beksaç, Edirne’nin tarihsel açıdan çok zengin bir şehir olduğunu söyledi.
Sur duvarlarının, kentin önemli kültür varlıkları arasında yer aldığını belirten Beksaç, bu duvarların 2000’li yıllara kadar dikkati çeken bir arkeolojik veri olmadığını ifade etti.
Söz konusu yıllardan sonra kurtarma kazıları neticesinde surların öneminin anlaşılarak varlığının daha net bir biçimde kanıtlandığını dile getiren Beksaç, “Edirne’nin pek çok yerinde sur duvarlarının kalıntılarını görüyoruz. Hatta bazı yerlerde bir kazı yapılsa, bir sondaj yapılsa bu duvarların izlerini görebiliyoruz. Kaleiçi’ndeki su şebekeleri ve doğal gaz şebekelerinin yapımı esnasında da bu sur kalıntılarını görmemiz mümkün oldu. Pek çok bölgede hala surların yüksek şekilde ayakta kaldığı kesimler mevcut. Ama bugün itibarıyla baktığımız zaman kazı yapılan bölgeler dışındaki duvarların çok iyi korunmadığını, unutulmuş olduğunu görmekteyiz” diye konuştu.
Beksaç, sur duvarlarının, Edirne’nin kurulduğu dönemden günümüze ulaşan ilk arkeolojik anıt tipi olduğunu belirtti.
Orta Çağ sürecinde yapılan ekleme ve düzeltmelerin de izlerini görmenin mümkün olduğunu söyleyen Beksaç, “Özellikle yapılan kazılarda bu Orta Çağ sürecinin varlığı daha net olarak ortaya konmuş bulunmaktadır. Edirne’nin itinayla korunması gereken arkeolojik eserleri arasında, sur duvarları, belki de başta gelen tarihi eserler arasında yer alıyor” dedi.
Beksaç, sur duvarlarının, kullanılan taşların yapısı nedeniyle iklim şartlarından olumsuz etkilendiğini dile getirdi.
Sur duvarlarının dikkatli ve planlı bir çalışmayla korunabileceğini ifade eden Beksaç, şunları kaydetti:
“Yapıların arasında, esasında bunlar korunabilir ama şu şartlarda değil. Yani şu şartlarda hepsi kaderine terk edilmiş durumda. Yani genellikle duvara bitişik olarak yapılmış olan evlerin sahipleri kendi yaşamsal koşulları nedeniyle duvarları korumaya çalışıyorlar. Ama bu amatör bir iş değil. Yani her önüne gelenin yapacağı da bir iş değil. Duvar koruma başlı başına bir uzmanlık alanı. Tabii ki koruma şartları itibariyle de farklı özellikler gösteriyor. Farklı malzemeler gerekiyor. Taşların korunması büyük önem taşıyor. Çünkü Osmanlı yapılarından çok daha eski bu yapılar ve o nedenle zaman içinde aşınma büyük. Duvarların önemi şu; yani Hadrian kenti kurduğu zaman ortaya koyduğu duvarların izleri bunlar. Tarih boyunca Edirne çok önemli bir kale kent olarak yaşadı ve varlığını sürdürdü; çok ciddi planlanmış tedbirler alınması lazım.”
Read More

Michael Bolton beyin tümörü ameliyatı oldu

Romantik şarkıların dünyaca ünlü yaratıcısı Michael Bolton, beyninde bulunan tümörün ameliyatla alındığını ve iyileşme sürecinde olduğunu açıkladı.

90’lı yılların ünlü şarkıcı ve söz yazarı Michael Bolton, 2023 yılını bıçak altında bitirdi. 70 yaşındaki dünyaca ünlü Amerikalı müzisyen, Instagram hesabından yaptığı açıklamada beyninden tümör alındığını açıkladı. Bolton, “Herkese çok mutlu ve sağlıklı bir yeni yıl dileyerek başlamak istiyorum” şeklinde giriş yaptığı mesajına şöyle devam etti:

“2023’ün bana çok beklenmedik zorluklar sunduğunu da paylaşmak istiyorum. Noel’den hemen önce beyin tümörüm olduğu tespit edildi ve bu durum acil ameliyat gerektirdi. Harika tıbbi ekibim sayesinde ameliyat başarılı geçti.”

Bolton şu anda tedavisine evde devam edildiğini ve ailesinin desteği ve sevgisiyle iyileşmekte olduğunu söyledi.

“Önümüzdeki birkaç ay boyunca zamanımı ve enerjimi iyileşmeye adayacağım, bu da turneye geçici bir ara vermem gerektiği anlamına geliyor” diye yazan Bolton, “Hayranlarımı hayal kırıklığına uğratmak veya bir konseri ertelemek benim için her zaman en zor şeydir. Ancak iyileşmemi hızlandırmak ve kısa süre içinde sahneye dönmek için çok çalıştığıma hiç şüpheniz olmasın” ifadesini kullandı.

“When a Man Loves a Woman” şarkısı hafızalara kazınan Bolton, mesajını, “Yıllar boyunca bana cömertçe gösterdiğiniz sevgi ve destek için minnettarım. Olumlu mesajlarınızı kalbimde tutacağıma ve mümkün olan en kısa sürede size kendimle ilgili daha fazla güncel bilgi vereceğime söz veriyorum” sözleriyle bitirdi.

Bolton’ın 4 Şubat ile 22 Aralık arasında 15’ten fazla konseri planlanmıştı. Şarkıcının sağlık durumu nedeniyle bunlardan hangilerinin iptal edileceği ya da erteleneceğiyle ilgili henüz bir bilgi paylaşılmadı.

Soft-rock ve ballad türü müziğiyle tanınan Bolton, 53 milyonun üzerinde albüm satışı elde etti. Müzik hayatına hard rock grubu “-Blackjack ile başlayan Bolton, sonraları söz yazarı olarak 1975’te “Bolotin” soyadıyla Laura Branigan ile çalıştı. Bolton, 80’lerin sonuna kadar sadece söz yazarı olarak biliniyordu. 1989 yılındaki 6. stüdyo albümüyle 3 numaraya ulaşan Bolton, 1996’ya kadar hep ilk üçe giren albümlere imza attı. 1989’da “How Am I Supposed to Live Without You” adlı eseri ve 1991’de “When a Man Loves a Woman” adlı şarkılarıyla Billboard Hot 100 listesinde bir numaraya ulaşan Bolton, müzik dünyasının en büyük isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Read More

Antalya Devlet Opera ve Balesi

Antalya Devlet Opera ve Balesi (DOB), 11, 16 ve 18 Ocak’ta “Fındıkkıran” balesini sanatseverlerin beğenisine sunacak.

Antalya DOB’dan yapılan açıklamaya göre, yeni yıl kutlamaları ile özdeşleşmiş ve dünyaca ünlü bale topluluklarınca sahnelenen “Fındıkkıran” balesi Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde bu sezon son kez sahnelenecek. Libretto ve koreografisi Armağan Davran ve Volkan Ersoy’a ait eserde, Antalya DOB orkestrasını şef Hakan Kalkan yönetirken, eserin başkemancılığını Koray Önel üstlenecek. Çaykovski’nin bestelediği son bale olan eserin dekor tasarımı Gürcan Kubilay, kostüm tasarımı Aydan Çınar, ışık tasarımı ise Mustafa Eski imzası taşıyor. Stahlbaum ailesinin evindeki yılbaşı partisinde Clara’ya hediye edilen “Fındıkkıran” adlı bebeğin prense dönüşmesinin ve ardından gelişen olayların anlatıldığı eserde, “Fındıkkıran” rolünü Yağızhan Danış, “Clara”yı Chisato Ishikawa, “Şeker Perisi”ni Milina Fidan Özbek, “Drosselmeyer”i Evren İskender ve “Kral Fare” rolünü Burak Burçak canlandıracak. Eser, 11, 16 ve 18 Ocak saat 20.00’de Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluşacak.

Read More

Karagöz gölge oyunu geleceğe taşınıyor

UNESCO’nun 2009 yılında, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydettiği, Türk tiyatrosunu temsil etme özelliği ile de sinemanın başlangıç noktasını oluşturan 700 yıllık “Karagöz” gölge oyunu, geleceğe taşınıyor.

UNESCO’nun 2009 yılında İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydettiği Karagöz gölge oyunu, Bursa Uludağ Üniversitesi’nde kurulan Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi’nde geleceğe taşınıyor. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören okul öncesi ve ilkokul öğretmen adaylarına Karagöz gölge oyununun tarihçe, tasvir tasarım ve oynatma eğitiminin verildiği merkezde Karagöz akademik alanda da temsil ediliyor.

Tekniği, Orta Asya’da yaşayan göçebe Türklerin çadırlarda oynattığı Çadır Hayal kukla oyununa dayanan ve yaklaşık 700 yıl önce Osmanlı döneminde Bursa’da Şeyh Mehmet Küşteri’nin çalışmasıyla Türk Tiyatrosu’ndaki yerini bulan Karagöz ve Hacivat, döneminin siyasi ve toplumsal olaylarına ışık tutarak, eleştirilerini perdeye yansıtıyor.

“BUGÜNKÜ SİNEMANIN BAŞLANGIÇ NOKTASINI KARAGÖZ OLUŞTURUYORDU” Karagöz’ün halkın yaşadığı sorunları duyurmak için araç olarak da kullanıldığını vurgulayan Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü ve BUÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, Karagöz’ün Avrupa’da Türk Tiyatrosu’nu temsil eden önemli bir tip olduğunu söyledi. Karagöz ve Hacivat gölge oyununun, televizyon ve sinemanın temelini oluşturduğunu belirten Öztahtalı, “2009 yılında UNESCO, Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne Karagöz’ü ekleyerek Karagöz’ün artık dünya mirası olduğunu deklare etmiştir. Yüzyıllarca Bursa’da varlığını sürdüren Karagöz, geçmiş yıllarda İstanbul’da ve Anadolu’nun farklı kentlerinde seyirlik bir oyun olarak sahneye konuluyor ve tiyatro olarak biliniyor. Osmanlı Dönemi’nde Avrupa’da Karagöz Türk Tiyatrosu olarak anılıyor. Birçok seyyah Anadolu’ya ve İstanbul’a gelerek Karagöz’ü izliyor. Karagöz, televizyon ve sinemanın biraz daha ilkel bir hali. Arkada bir ışık ve perdenin üzerinde hareket eden resimler, yani suretler. Aslında bugünkü sinemanın başlangıç noktasını Karagöz oluşturuyordu” ifadelerini kullandı.İNSANLAR SÖYLETEMEDİKLERİNİ KARAGÖZ’E SÖYLETİRLER” Karagöz’ün her dönem toplumun sağduyusunu temsil eden bir tip olduğunu söyleyen Öztahtalı, ” Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi’nin amacı, bütün dünyaya Anadolu’dan, Bursa’dan çıkan bu 2 önemli tipi ve diğer tip arkadaşlarını tanıtmak. Çünkü Karagöz aynı zamanda Anadolu insanının sağduyusunu da temsil eder. Bizdeki eleştirel bakışın da bir ikonudur Karagöz. Çünkü insanlar söyletemediklerini Karagöz’e söyletirler. Eleştiremedikleri konuları perdeden Hacivat, Karagöz ve diğer tiplerle dile getirirler. Halkın sağduyusu olarak Karagöz, bütün insanların sesidir aynı zamanda. Karagöz’ü sadece Bursa ve Türkiye’de bilinir kılmak değil, bütün dünyada Karagöz’ü bizim bir parçamız olarak tanıtmak istiyoruz. Bu yüzden projelere imza atıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol yaparak Karagöz’ü EBA TV sayesinde 18 milyon öğrencinin evine götürdük. Uluslararası bir kitaba imza attık ve bugüne kadar yapılan bütün Karagöz araştırmalarını bir kaynakça altında topladık. Bursa’nın geleneksel yemeklerini perdeden insanlara anlattık” dedi.“YÜZLERCE YILDIR VAR VE YÜZLERCE YIL DEVAM EDECEK” Karagöz ve Hacivat gölge oyununun ve tiplerinin Osmanlı Dönemi’nde Şeyh Mehmet Küşteri’nin çalışmasıyla Bursa’da ortaya çıkığını ve Osmanlı Devleti’nin büyümesiyle farklı coğrafyalara yayıldığını aktaran Hayali Nevzat Çiftçi, şunları söyledi: “Uludağ Üniversitesi’nde  Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi bünyesinde, geleceğin öğretmenlerine Karagöz’ü öğretmeye çalışıyoruz. Karagöz’ün yok olması mümkün değil, yüzlerce yıldır var ve yüzlerce yıl devam edecek. Orta Asya’ya kadar giden bir tekniktir perde oyunu. Bursa’nın 1326 yılından sonraki döneminde, Osmanlı’nın payitaht ilan etikten sonrasında azınlıkların Ermeni, Yahudi, Kürt, Çerkez ne kadar insan varsa Türkçe bilmeden Türkçe konuşmaya çalışmalarının mizahıyla başlıyor Karagöz’ün dil komedisi. Osmanlı Devleti’nin 3 kıtaya yayılıp imparatorluk oluşu da Karagöz’ün bugünkü şöhretini getirmiş oluyor” diye konuştu.“AMACIMIZ 700 YILLIK KARAGÖZ’Ü GELECEĞE TAŞIMAK” BUÜ Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitim bölümü öğrencilerinin, seçmeli ders olarak aldıkları gölge oyunu eğitimiyle, kültürel mirasın öğretmenler eliyle gelecek nesillere aktarılmasının amaçlandığını belirten ve geleceğin öğretmenlerine, 700 yıllık Karagöz’ü öğrettiklerine dikkat çeken Çiftçi, “Hayaliler, kendi dönemlerinde oyunu sürekli güncellemiştir, Karagöz’ün Gelin Olması oyunu 500 yıl önce farklı oynanmıştır. Her dönemde farklı oynanan bir oyundur bu ve biz bugün daha farklı oynuyoruz. Öğretmen adayları gelecekte öğrencilerine anlatacak ve kim bilir onlar nasıl oynayacaklar. Karagöz’ü belki uzayda oynayacaklar, belki de Karagöz uzayda oynatılacak. Amacımız, geleceğin öğretmenlerine 700 yıllık Karagöz’ü, öğreterek geleceğe taşımak” dedi.

Read More

Londra müzelerindeki 1700'e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu bildirildi

İngiltere’nin başkenti Londra’daki müzelerden, aralarında Kraliçe Victoria’nın portresinden 200 milyon yıllık fosile 1700’e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu rapor edildi.

Londra’daki müzelerden, 1700’e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu bildirildi. Sky News’te yer alan habere göre, Ağustos 2023’te, British Museum’daki yaklaşık 2 bin eserin çalındığı, kaybolduğu ya da zarar gördüğünün ortaya çıkmasının ardından gözler ülkede kamu kaynaklarından pay alan diğer müzelere çevrildi. Bilgi Edinme Yasası kapsamında müzeler, envanterlerinde tespit edemedikleri kayıtlı eserlerin sayısını açıkladı. Müzelerden 1700’e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu belirlendi. Buna göre Ulusal Portre Galerisi, 45 eserin kayıp olduğunu belirtirken bu eserler arasında 1869 yılına tarihlenen Kraliçe Victoria portresi, 19. yüzyıla tarihlenen Kral John’un Magna Carta’yı kabul ettiğini gösteren gravür, ressam Thomas Stothard’ın bronz heykeli ile Kraliçe Elizabeth’in bir düğün fotoğrafının negatifinin bulunduğunu duyurdu. Galeri, kayıp eserler arasında çoğunlukla fotoğraf negatiflerinin yer aldığını, bunların da dijital ortamda kopyalarının bulunduğunu açıkladı. Dünyanın en büyük sanat eserleri koleksiyonuna sahip Victoria ve Albert Müzesi, envanterindeki 180 eserin kayıp olduğunu belirtirken bunlar arasında tablolar, gölge oyunlarında kullanılan tasvirler, çizimler, kıyafetler ve bir fare kapanı olduğu bilgisini paylaştı. Müze sözcüsü, bulunamayan eserlerin çalındığı anlamına gelmediğine dikkati çekti. Sözcü, “Eser taşındıktan sonra katalog güncellenmesi yapılmamış olabilir. Güncellemenin ardından eserler çoğunlukla tespit edilir.” ifadelerini kullandı.

SADDAM HÜSEYİNLİ TAKVİM KAYIP Başlangıç meridyeninin bulunduğu Kraliyet Gözlem Evi ve Ulusal Deniz Müzesi gibi 4 müzeyi bünyesinde barındıran Greenwich Kraliyet Müzeleri, envanterinde bulunan 245 eserin akıbetini tespit edemedi. Greenwich Kraliyet Müzelerinden yapılan açıklamada, kayıp eserler arasında teleskoplar, gülle, haritalar, pusulalar, bir azimut halkası ve bir yasa bulunduğu ifade edildi. Açıklamada, söz konusu kayıplara bilgisayar sistemlerindeki hatalar ile yanlış bilgi girişlerinin sebep olabileceği vurgulandı. Müze, ayrıca denetimler sonucu 2008’den bu yana kayıp olduğu düşünülen 560 eserin de tespit edildiğini duyurdu. Koleksiyonunda bulundurduğu yaklaşık 80 milyon eserle aynı zamanda araştırmacıların da yoğun ilgisini çeken Doğa Tarihi Müzesi de çok sayıda fosilin kayıp olduğunu açıkladı. Müzenin açıklamasında, 200 milyon yıllık bir sürüngenin çene kemiği parçası, 180 balık kemiği ve bir timsah dişinin kaybolduğu ya da çalındığı belirtilirken, koleksiyondaki bazı kayıpların ise yanlış koruma uygulaması nedeniyle yok olduğu aktarıldı. Londra’daki Bilim Müzesi, bazı makine modellerinin, Kraliyet Askeri Müzesi ise bazı zırh ve süngülerin nerede olduğunun bilinmediğini açıkladı. İmparatorluk Savaş Müzesi, eski Irak lideri Saddam Hüseyin’e ait fotoğrafların bulunduğu bir takvim, kamuflaj çizimleri, İngiliz komutanlara ait notların da aralarında olduğu 550 eserin kayıp olduğunu duyursa da bu eserlerin maddi değerinin düşük ve seri üretimde bulunan eserler olduğu açıklamasını yaptı. BAZI ESERLER EBAY’DE SATIŞA ÇIKARILMIŞ British Museum, 16 Ağustos 2023’te yaptığı açıklamada, müze depolarındaki çok sayıda tarihi eserin çalındığını, kaybolduğunu veya zarar gördüğünü bildirmişti. Sergi amaçlı değil akademik araştırma amaçlı müzede bulundurulan eserlerden sorumlu bir kişinin işten çıkarıldığı belirtilmişti. Söz konusu personelin Akdeniz kültürleri, Helenistik dönem heykelleri ve eserleri alanında çalışan küratör Peter Higgs olduğu, kayıp eser sayısının ise yaklaşık 2 bin olduğu İngiliz medyasına yansımıştı. Bazı eserlerin yıllardır alışveriş sitesi eBay’de alıcısını beklediği ortaya çıkmış, satışa çıkarılan eserlerin müze kataloglarında fotoğrafı olmayan eserler olduğu belirtilmişti. Arkeolog Dorothy Lobel King de “Hangi eserlerin müzede olmadığını söylemek çok zor. Müze 2 yıldır kayıpları kabul etmiyor ama sadece bu yıl içinde akademik araştırma için görmeyi talep ettiğim kabartmaların hiçbirini göremedim.” demişti. Skandal üzerine müzenin 8 yıllık müdürü Hartwig Fischer istifa etmişti. Çalıntı haberleri üzerine, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı müzede eserleri bulunan ülkeler, bu eserlerin akıbetini öğrenmek ve iadesini sağlamak için harekete geçmişti.

Read More

Ünlüler dünyasında kitap yazma modası

Dünyaca ünlü isimler arasındaki kitap yazma modası popülaritesini korumaya devam ediyor. Britney Spears anı kitabıyla New York Times’ın en çok satanları arasına girdi. Kanadalı aktör Keanu Reeves ise ilk romanını yayımlamak için kolları sıvadı.

Kitap yazmak şov dünyasının yıldızları arasındaki popülaritesini korumaya devam ediyor. Kulvarları ayrı ünlü isimler yazdıkları kitaplarla gündemden düşmüyor. Prens Harry’nin milyonlarca satış yapan ve best seller olan 416 sayfalık anı kitabı “Spare” hem kendisinin hem de yayınevinin yüzünü güldürmüştü. Şimdilerde benzer mutluluğu Britney Spears, hayatının bilinmeyenlerini anlattığı anı kitabı “İçimdeki Kadın” ile yaşıyor. 24 Ekim’de raflardaki yerini alan ve Spears’ın dikkat çeken söylemleriyle gündemden düşmeyen kitap 2 milyon satış rakamına ulaşarak New York Times’ın en çok satanları arasına girdi. Kanadalı aktör Keanu Reeves de Britanyalı yazar China Miéville’le işbirliği yaparak bu yıl ilk romanını yayımlamak için kolları sıvadı. Ortak romanın adının “The Book of Elsewhere” (Başka Yerlerin Kitabı) olması planlanıyor. Ölümsüz bir savaşçının ölümsüzlüğünü anlamak için çıktığı bin yıllık yolculuğu konu alan roman, 23 Temmuz’da Britanya’nın meşhur yayınevi Penguin tarafından yayımlanacak.

Read More