Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

15. Uluslararası Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor

“Sihirli Flüt” olarak tanınan flüt sanatçısı Şefika Kutluer adına düzenlenen festivalin 15’incisi, 24 Kasım’da Ankara’da başlayacak.

Ankara’da 2010’da başlayan, Anadolu’nun farklı şehirlerinde kesintisiz devam eden “Uluslararası Şefika Kutluer Festivali”nde, bugüne kadar Almanya, Rusya, Çin, Meksika, Kore, Yunanistan, Karadağ başta olmak üzere çok sayıda ülkeden sanatçı performans ve sunumlarıyla yer aldı. Festivalin açılış konserinde Şefika Kutluer, şef Yalçın Adıgüzelov yönetimindeki Azerbaycanlı sanatçıların oluşturduğu Dede Korkut Oda Orkestrası ile CSO Ada Ankara Bankkart Mavi Salon’da 24 Kasım’da sanatseverlerle buluşacak. Konser, Azerbaycan’ın Karabağ zaferine ithaf edilecek. Türkiye’nin çeşitli kentlerinde sanatseverlerle bir araya gelecek festivalin kapanışı ise 12 Ocak 2025’te yine CSO Ada Ankara Mavi Salon’da Şefika Kutluer’in arp sanatçısı Maria Da Silva eşliğinde vereceği flüt-arp resitali ile sona erecek. Şefika Kutluer’e, Dünya Kitle İletişim Vakfınca 35. Ankara Film Festivali’nde “Sanat Çınarı Ödülü” verilmişti.

Read More

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ  son yolculuğuna uğurlandı

Türkiye’nin ilk kadın sümeroloğu Muazzez İlmiye Çığ, 110 yaşında hayatını kaybetti. Muazzez İlmiye Çığ’ın cenazesi defnedildi

Mersin’de tedavi gördüğü hastanede 110 yaşında hayatını kaybeden Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın cenazesi toprağa verildi.
Özel hastanede 17 Kasım’da yaşamını yitiren Çığ için Toroslar ilçesindeki Mersin Şehir Mezarlığı’nda cenaze töreni düzenlendi.
Sümerolog, arkeolog ve dil bilimci Çığ’ın naaşı, cenaze namazının ardından defnedildi.
Törene, Çığ’ın ailesi ve yakınları ile Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, CHP İl Başkanı Koral Ömür, bazı eski milletvekilleri ve belediye başkanları, öğrencileri, akademisyenler ve sanatçılar katıldı.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ndeki eğitiminin ardından uzman olarak atandığı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Sümeroloji alanında tanınan bilimsel çalışmalara imza atan Muazzez İlmiye Çığ, Mersin’in Mezitli ilçesinde 17 Kasım’da rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü özel hastanede doktorların müdahalesine rağmen hayatını kaybetmişti.
Türkiye’nin ilk kadın sümeroloğu Muazzez İlmiye Çığ, 20 Haziran 1914 tarihinde Bursa’da dünyaya geldi. 1926’da sınavla Bursa Kız Muallim Mektebi’ne girdi ve 1931’de, 17 yaşına geldiğinde ilkokul öğretmeni yetiştiren bu okuldan mezun oldu.
Yaklaşık beş yıl boyunca,Eskişehir’de öğretmenlik yaptı 1936’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hititoloji Bölümü’ne kaydoldu.1940’ta diplomasını aldıktan sonra, Antik Şark Eserleri Müzesi’nde on yıl sürecek kariyerine, kurumun arşivlerinde tercüme edilmeden ve tasnif edilmeden saklanan binlerce çivi yazılı tablet alanında uzman olarak başladı.
1960’ta Heidelberg Üniversitesinde 6 aylık bir çalışma yaptı. 1965’te Roma’da sergilenen Hitit sergisini bu şehirden alarak Londra’ya götürdü. 1972’de emekliye ayrıldı.Emeklilikten sonra bir süre yurtdışında yaşayan Muazzez İlmiye Çığ, 1988’de Philadelphia’daki Asuroloji kongresine katıldı. Prof. Kramer’in History Begins at Sumer adlı kitabını Türkçeye çevirdi ve kitap 1990’da “Tarih Sumer’de Başlar” adıyla Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlandı.Topkapı Müzesi Müdürü M. Kemal Çığ ile 1940 ve 1983 yılları arasında evli olan Muazzez İlmiye Çığ’ın 2 kız evlat sahibi.Sümer ve Asur uygarlıkları üzerine çalışmalar yapan Türk arkeolog, dilbilimci ve yazar, Türkiye’de kadın haklarının önde gelen savunucularından biri olarak biliniyordu.
Read More

Madonna'nın filmi 4 yıldır çekilemiyor!

Dünyaca ünlü pop yıldızı Madonna, hayatını konu alacak filmi bir türlü çekemiyor. 66 yaşındaki sanatçı, hayatını beyazperdeye taşımak yerine dizi çekmeyi planlıyor.

Pop müziğin kraliçesi olarak anılan Madonna, hayatını konu alan bir film hazırlığında olduğunu yaklaşık 4 yıl önce duyurmuştu.
Ancak Grammy ödüllü şarkıcının biyografik filmi daha sonra rafa kaldırılmıştı.
66 yaşındaki şarkıcı, sosyal medya hesabında filmin neden çekilmediğine dair açıklamada bulundu.
Günlerce yapımcılarla ve ajanslarla konuşan şarkıcı, “Bana filmimi yapamayacaklarını söylediler, kısaltmalıymışım” ifadelerini kullandı.
Kendisi için “kolay bir yol” olmadığını ifade eden yıldız, “Sanırım minnettar olmalıyım… Beni kalıpların dışına çıkmaya zorluyor. Normal bir hayatım olmadı. Bunu normal şekilde yapamam. Yaratıcı arkadaşlarımla vakit geçirmek, hayatıma devam edebilmem için ihtiyacım olan yakıttı!” dedi.
“Sanat, hayatta kalmak demektir” diyen yıldız, takipçilerine “Hayat hikayemi bir diziye mi yoksa uzun metrajlı bir filme mi dönüştürmeliyim? Cevap vermeden önce düşünün” diyerek takipçilerinden fikir istedi.
Madonna’nın takipçileri bir film yapılmasını isterken, diğerleri hayat hikayesinin daha uzun bir versiyonunun dizi olarak yayınlanmasını istiyor.
Madonna’nın uzun zamandır arkadaşı olan Debi Mazar, arkadaşının bir anı kitabı yazmasını önererek “Bence bir film veya dizi harika olurdu ama önce kitap? O zaman kimse yanlış anlayamaz?” diye yazdı.
2020 yılında, Universal film şirketi Madonna’nın yönetmenliğini üstleneceği bir filmin çekileceğini duyurmuştu. Şarkıcı, Juno filminin Oscar ödüllü senaristi Diablo Cody ve Secretary filminin yazarı Erin Cressida Wilson ile anlaşmıştı.
Daha önce senaryo hakkında konuşan Madonna, “Çok uzun bir senaryom var ve onu kısaltmak benim için çok zor. Yavaş yavaş kısaltıyorum ama bu, sanki uzuvlarımı koparmak gibi” demişti.
Madonna’nın hayatını konu alan film haberi çıkar çıkmaz, filmde ünlü popçuyu kimin canlandıracağı merak konusu olmuş ve haziran ayında Julia Garner ismi açıklanmıştı.
Garner, en son Anna Delvey dizisinde oynamış ve beğeni toplamıştı.
Garner, Madonna filmi için adı geçen Florence Pugh, Emma Laird, Alexa Demie, Bebe Rexha ve Sky Ferreira gibi güçlü rakiplerini geride bırakmıştı.
Read More

Madonna'nın filmi 4 yldır çekilemiyor!

Dünyaca ünlü pop yıldızı Madonna, hayatını konu alacak filmi bir türlü çekemiyor. 66 yaşındaki sanatçı, hayatını beyazperdeye taşımak yerine dizi çekmeyi planlıyor.

Pop müziğin kraliçesi olarak anılan Madonna, hayatını konu alan bir film hazırlığında olduğunu yaklaşık 4 yıl önce duyurmuştu.
Ancak Grammy ödüllü şarkıcının biyografik filmi daha sonra rafa kaldırılmıştı.
66 yaşındaki şarkıcı, sosyal medya hesabında filmin neden çekilmediğine dair açıklamada bulundu.
Günlerce yapımcılarla ve ajanslarla konuşan şarkıcı, “Bana filmimi yapamayacaklarını söylediler, kısaltmalıymışım” ifadelerini kullandı.
Kendisi için “kolay bir yol” olmadığını ifade eden yıldız, “Sanırım minnettar olmalıyım… Beni kalıpların dışına çıkmaya zorluyor. Normal bir hayatım olmadı. Bunu normal şekilde yapamam. Yaratıcı arkadaşlarımla vakit geçirmek, hayatıma devam edebilmem için ihtiyacım olan yakıttı!” dedi.
“Sanat, hayatta kalmak demektir” diyen yıldız, takipçilerine “Hayat hikayemi bir diziye mi yoksa uzun metrajlı bir filme mi dönüştürmeliyim? Cevap vermeden önce düşünün” diyerek takipçilerinden fikir istedi.
Madonna’nın takipçileri bir film yapılmasını isterken, diğerleri hayat hikayesinin daha uzun bir versiyonunun dizi olarak yayınlanmasını istiyor.
Madonna’nın uzun zamandır arkadaşı olan Debi Mazar, arkadaşının bir anı kitabı yazmasını önererek “Bence bir film veya dizi harika olurdu ama önce kitap? O zaman kimse yanlış anlayamaz?” diye yazdı.
2020 yılında, Universal film şirketi Madonna’nın yönetmenliğini üstleneceği bir filmin çekileceğini duyurmuştu. Şarkıcı, Juno filminin Oscar ödüllü senaristi Diablo Cody ve Secretary filminin yazarı Erin Cressida Wilson ile anlaşmıştı.
Daha önce senaryo hakkında konuşan Madonna, “Çok uzun bir senaryom var ve onu kısaltmak benim için çok zor. Yavaş yavaş kısaltıyorum ama bu, sanki uzuvlarımı koparmak gibi” demişti.
Madonna’nın hayatını konu alan film haberi çıkar çıkmaz, filmde ünlü popçuyu kimin canlandıracağı merak konusu olmuş ve haziran ayında Julia Garner ismi açıklanmıştı.
Garner, en son Anna Delvey dizisinde oynamış ve beğeni toplamıştı.
Garner, Madonna filmi için adı geçen Florence Pugh, Emma Laird, Alexa Demie, Bebe Rexha ve Sky Ferreira gibi güçlü rakiplerini geride bırakmıştı.
Read More

Pelin Akil, Rota Yeniden Oluşturuldu müzikalinde

Başrollerini Afra Saraçoğlu ile Mert Ramazan Demir’in paylaştığı Yalı Çapkını dizisinin yeni sezonunda rol alan Pelin Akil, Rota Yeniden Oluşturuldu müzikaliyle sanatseverlerle buluşacak.

Pelin Akil ile Mehmet Aykaç’ın rol aldığı ve  Kayhan Berkin’in yönettiği Rota Yeniden Oluşturuldu müzikali ilk kez 5-6 Aralık tarihlerinde seyirciyle buluşacak.Birsen Altuntaş’ın haberine göre, New York’ta büyük yankı uyandıran Off Broadway müzikalinden uyarlanan Rota Yeniden Oluşturuldu, Melek ve Jamie’nin ilişkilerinin iniş ve çıkışlarını tiyatro sahnesine taşıyor.

Kayhan Berkin’in yönettiği James Robert Brown’ın dokunaklı melodileri eşliğinde sahnelenen müzikalde, Jamie aşk hikayesini ilk günden, Melek ise en sondan başlayarak anlatıyor. Müzikalin müzik direktörlüğünü Serpil Günseli’nin üstlendi. 

PELİN AKİL KİMİDİR?

Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Pelin Akil Altan, 17 Nisan 1986, İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Müzikal Tiyatro Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü mezunu. Pelin Akil 2016’da Anıl Altan ile evlendi, ikiz çocuk annesidir. Kamera karşısına ilk kez 2007 yılında Arka Sıradakiler dizisinde “Zehra” rolüyle çıktı. 2013 yılında, Korhan Abay’ın yazdığı ve Bora Severcan’ın yönettiği, Volkan Severcan’ın da oynadığı “Sersefil (Korkuyorum Sevgilim)” adlı tiyatro eserinde oynadı. 2013 yılında ayrıca Özcan Deniz ve Yasemin Allen’in başrollerde olduğu “Su ve Ateş” filminde rol aldı. Daha sonra ise Seksenler dizisinde Seçil karakterini canlandırırken Kurt Kanunu dizisinde ise Ballı Naciye karakteriyle ekranlara Tv de yayınlanan Suskunlar dizisinde de rol aldı. Ayrıca Osmanlı Tokadı dizisinde Irmak Güzel rolünü canlandırdı. Pelin Akil, 2014 yılında Osman Sınav ın yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptığı Milli İstihbarat Teşkilatını konu alan Kızıl Elma adlı dizide Furkan Palalı ile birlikte başrolü arak Zeynep Gevher rolünü oynadı. 2020 yılında rol aldığı Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde Bahar Sincanlı, 2022’de rol aldığı Ben Bu Cihana Sığmazam dizisinde Doktor Firuze karakterini canlandırdı. Yeni projelerde yer almayı sürdürmektedir.

Read More

Ses sanatçısı Yıldırım Gürses'in vefatının üzerinden 24 yıl geçti

Türk sanat müziğinin unutulmaz bestekarlarından Yıldırım Gürses, vefatının 24. yılında anılıyor. Yıldırım Beyazıt Gürses adını verdiği bir oğlu olan sanatçı, 18 Kasım 2000’de 62 yaşındayken hayatını kaybetti ve cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

Sanatçı Yıldırım Gürses,’in vefatının üzerinde  24 yıl geçti. Ziraat Bankası memurlarından Nasuhi Bey ile Müeyyet Cevriye Hanım’ın oğlu olan Gürses, 21 Ocak 1938’de Bursa’da dünyaya geldi. Sanatçı, ut çalan babası ve ona şarkılar söyleyerek eşlik eden ablası Cahide Hanım’ın vesilesiyle küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgi duymaya başladı. İlk öğrenimini Bursa’nın Yenişehir ilçesinde tamamlayan sanatçı, ilk konserini ilkokulda 7 yaşındayken verdi. Gürses, Çelebi Mehmet Ortaokulu ve Bursa Ticaret Lisesi’nden mezun oldu. Lise yıllarında Türk musikisi çalışmalarını hocası Faruk Üsküdari’nin yönlendirmeleriyle geliştirdi, Türk ve Batı müziği üzerine eğitim aldı. Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi İşletme Bölümünden 1961’de mezun olan Gürses, 1951’de katıldığı bir yarışmada “Bursa Ses Kralı” seçildi. Sanatçı, 1959’da “Üniversitelerarası Ses Kralı” ödülünü aldı. DEVLET OPERA SINAVINDA TÜRKİYE BİRİNCİSİ OLDU

Henüz 20 yaşındayken Ankara Radyosunun açtığı sınavı kazanan sanatçı, 1961’de girdiği Devlet Opera sınavında Türkiye birincisi oldu ancak 7-8 ay kadar operada çalıştıktan sonra ayrıldı. Sanatçı, verdiği bir röportajda, “İçime Hüzün Doluyor” adlı ilk bestesine ilişkin şunları aktarmıştı: “Zeki Müren’in filmleri geldi Bursa’ya. 4-5 defa gittim Zeki Müren’in filmine. Zeki Müren’i çok kıskandım o zaman. Dedim ki ‘Benim güzel sesim var ama niye ben beste yapamıyorum.’ Musiki Derneğinde arkadaşlarıma anlattım. Bana, ‘Bu bir ilham meselesidir.’ dediler. Şimdi ilham deyince ben de böyle şekilli bir varlık bekliyordum. Gelsin, bana yazdırsın diye. 8-10 yaşlarındaydım. Dedim ‘Bu ilham nasıl gelir?’ Dediler ki, ‘Bol yeşil ve mavi renge bakarsan ilham gelir.’ Ben her gün okuldan gelince saatlerce yeşile ve maviye bakardım.

Bursa’da o tarihlerde Gemlik’in yanında bir Rum köyü vardı. O Rum köyüne gittik. 10 gün falan kalacağız. Babam orasını kiralamış. Güftesiyle bestesiyle bana bir şarkı geldi. O vakit götürdüm Musiki Derneğine çocuklara okudum. Hiçbirini inandıramadım. ‘Bu şarkıyı baban yaptı’ dediler. Yırttım kendimi ‘Bu şarkıyı ben yaptım.’ diye. Kimse inanmadı. Ben de şarkıyı kaldırdım attım. Aradan 30 yıl geçti. Bir gün radyodan çıktım eve geliyorum, bir melodi geldi kulağıma. Aşinalık geliyor ama nereden? Bir anda cız etti içim. Aklım böyle geriye doğru gitti. ‘Bu şarkıyı ben 10 yaşındayken yazmıştım.’ dedim.” TRT Ankara Radyosu sınavını da birincilikle kazanan Gürses, aynı yıllarda kendi bestelerini Kazablanka Gazinosu’nda seslendirdi. Sanatçı, radyodaki çalışma arkadaşı Ayla Özben ile 1962’de evlendi. ALTIN MİKROFON ÖDÜLÜNÜ KAZANDI

Yıldırım Gürses, 1965’te Hürriyet gazetesinin düzenlediği “Altın Mikrofon” yarışmasında, sözü, müziği kendisine ait “Gençliğe Veda” eseriyle birinciliği elde etti. Sanatçı, orkestrasıyla elde ettiği bu başarının ardından Türk müziğinde çok sesliliğe geçiş dönemini başlatmış oldu. Yarışmadan sonra popüler müziğin önemli isimlerinden biri haline gelen Gürses, “Son Mektup”, “Mazideki Aşk”, “Bir Kırık Kalp”, “Bir Garip Yolcu”, “Sonbahar Rüzgarları” eserleri ile başarı yakaladı. Aynı dönem film müzikleri alanında da zirve bir isim olan Gürses, 1980’lerin başında Ajda Pekkan için hazırladığı “Affetmem Asla Seni” albümü ile ün kazandı. Aynı albümde yer alan “Dertliyim Arkadaş”, “Eller Eller” ve “Gül Dudaklım”, sanatçının ses getiren şarkıları oldu. Sanatçının “Mevsimler Yas Tutup Çöller Ağlasın”, “Liseli Kız”, “Çal Kanunum Çal” ve “Mazideki Aşk” eserleriyle Arif Nihat Asya’nın “Fetih Marşı” şiirine getirdiği yorumu büyük ilgi gördü. “Hoş Sada” albümü 1980’li yıllarda Türkiye’de en çok satılan albümler arasında yer alan Gürses, Emel Sayın ile kendi bestelerinden oluşan ve müzik direktörlüğünü üstlendiği “Neşe-i Muhabbet Müzikali”nde sahne aldı. SANAT KARİYERİ BOYUNCA 500’DEN FAZLA ÖDÜL ALDI

Ekibi ile 1986’da Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliğini (MESAM) kuran Gürses’in en iyi şarkılarından oluşan “Anılarla Yıldırım” albümü ise 1999’da yayımlandı. Sanat kariyeri boyunca 500’den fazla ödül alan sanatçı, 30’a yakın albüm ile 300’ün üzerinde besteye imza attı. Yıldırım Beyazıt Gürses adını verdiği bir oğlu olan sanatçı, 18 Kasım 2000’de 62 yaşındayken hayatını kaybetti ve cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

Read More

Sahilden toplayıp sanat eseri haline getiriyor... Taşı konuşturan kadın!

Arnavutluk’un başkenti Tiran’da yaşayan Erieta Gajtani, ülkesindeki sahillerden topladığı taşları sanat eseri haline getiriyor.

Evini bir “sanat atölyesine” çeviren 60 yaşındaki Gajtani, 8 yıldır ülkesindeki farklı şehirlerdeki sahillerden topladığı taşlardan yaptığı sanat eserleriyle ülkede “taşı konuşturan” kadın olarak biliniyor.Özellikle taştan yaptığı portreleriyle ün kazanan Gajtani’nin eserleri arasında yine taştan yaptığı doğa manzaraları, tarihi yapılar, bina ve şehir silüetleri bulunuyor.
Resim sanatına olan ilgilisinin ilkokul yıllarına dayandığını ve bu tutkuyu kendisine ailesinin işlediğini anlatan Gajtani, “Mozaiğe, acı sanatı ismini verdim. Mozaiklerle çalışmam, ailemde başıma gelen bazı talihsizliklerden sonra başladı.” dedi.”ÖMRÜMÜN SONUNA KADAR DEVAM EDECEĞİM”Gajtani, mozaik sanatına olan ilgisinin artık tutkuya dönüştüğünü, Arnavutluk sahillerindeki taşların bu sanat için çok uygun olduğunu ve kendisini her zaman cezbettiğini belirtti.
Sanat eserlerini büyük bir sevgiyle oluşturduğunun altını çizen Gajtani, “Taşları, onlarla güzel bir şey yaparım düşüncesiyle toplamaya başladım ve sonra bir işe, tutkuya, kaçamadığım, sevdiğim bir şeye dönüştü. Ömrümün sonuna kadar mozaiğe devam edeceğime inanıyorum.” diye konuştu.Gajtani, eserlerinin oluşturduğu taşları Arnavutluk sahil şeridindeki Dıraç, Saranda, Himara, Dhermi, Shengjin ve Velipoja’dan topladığını söyledi.
Eserlerinde tarihe, geleneğe, kültürel mirasa ve doğaya dokunmaya çalıştığını belirten Gajtani, “Taşın kendisi doğadır, doğanın bir parçasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.Gajtani, ayrıca eserlerinin bazılarını Tiran’a ithaf ettiğini söyleyerek taşların şekli ve büyüklüğüne göre eserlerinin yapımının bir hafta ila 3 ay sürebildiğini dile getirdi.Taşla çalışmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Gajtani, “Taşla yaptığım çalışmaların ortaya çıkmasıyla, taşın da beni çok sevdiğini düşünüyorum.” ifadesini kullandı.
Read More

Ünlü isimlerden Muazzez İlmiye Çığ paylaşımları:

Türkiye’nin ilk kadın sümeroloğu Muazzez İlmiye Çığ, 110 yaşında hayatını kaybetti. Muazzez İlmiye Çığ’ın vefatının ardından ünlü isimler art arda başsağlığı mesajları yayınladı.

Sümeroloji alanında dünyaca tanınan bilimsel çalışmalara imza atan Muazzez İlmiye Çığ, Mersin’de tedavi gördüğü hastanede 110 yaşında yaşamını yitirdi.  Mezitli ilçesindeki özel bir hastanede rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören 1914 doğumlu Sümerolog ve akademisyen Çığ, yoğun bakıma alındı. Çığ, doktorların müdahalesine rağmen hayatını kaybetti.
Ölüm haberini Kaynak Yayınları, “Son Sümer Kraliçesi, değerli yazarımız Muazzez İlmiye Çığ’ı kaybettik” sözleri ile duyurdu.
BAKAN ERSOY’DAN BAŞSAĞLIĞI MESAJIKültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, hayatını kaybeden Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ için, “Ömrünü insanlık tarihinin en eski izlerini aydınlatmaya adamış değerli bilim insanımız, araştırmaları ve eserleriyle nesiller boyu hatırlanacaktır.” ifadesini kullandı.Bakan Ersoy, Mersin’de 110 yaşında vefat eden Sümerolog, arkeolog ve dilbilimci Muazzez İlmiye Çığ için sosyal medya hesabından başsağlığı mesajı yayımladı. Türk kültürüne ve tarihine eşsiz katkılar sunan Çığ’ın vefatını derin bir üzüntüyle öğrendiğini belirten Ersoy, mesajında şunları kaydetti:”Ömrünü insanlık tarihinin en eski izlerini aydınlatmaya adamış değerli bilim insanımız, araştırmaları ve eserleriyle nesiller boyu hatırlanacaktır. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine sabır diliyorum. Türk bilim dünyasının başı sağ olsun.”
Ünlü isimler Muazzez İlmiye Çığ’ın vefat haberinin ardından art arda başsağlığı mesajları yayınladı. İşte ünlü isimlerin paylaşımları…
GÜLBEN ERGEN
“Cennetinizde huzurla uyuyun.”
HÜLYA KOÇYİĞİT
“Çok kıymetli bir bilim insanı, bir Cumhuriyet kadını olan, sümerolog, yazar Sayın Muazzez İlmiye Çığ’ın vefatını derin bir üzüntüyle öğrendim. Bu dünyadan bir Muazzez İlmiye Çığ geçti. Bedeni aramızda olamasa da hep var olmaya devam edecek. Kendisine Allah’tan rahmet, tüm sevenlerine sabır dilerim.”
TAMER LEVENT
“Muzzez öğretmen kültürün yaşayan tarihi idi. Onu tanıyan ya da tanımayan, kültür kelimesinin ne anlama geldiğini anlamak istiyorsa telefonundan onu arasın onu tanımaya çalışsın. Kültür, insanları tanımak, insanları anlamak demektir. Muazzez öğretmeni biz daha önce çok değerli Harettin Karaca ile birlikte tanımıştık. Seynan’ın programına çıkmıştı. Mersin’de de ziyaret ettik Seynan ile. Şimdi o kültür mirasımız oldu. Yüzyılı aşkın mirasımız, şimdi yaşam modelimiz. Onun yaşamı, düşünceleri, bilgisi, deneyimleri hepimize örnek olacaktır. Hayata onun gibi bakabilmeyi öğrenme çağındayız.”
ZAFER ALGÖZ
“Sümer Kraliçesi.”
SÜHA UYGUR
“Işıklar içinde uyuyun… Size minnettarız…”
Türkiye’nin ilk kadın sümeroloğu Muazzez İlmiye Çığ, 20 Haziran 1914 tarihinde Bursa’da dünyaya geldi.
1926’da sınavla Bursa Kız Muallim Mektebi’ne girdi ve 1931’de, 17 yaşına geldiğinde ilkokul öğretmeni yetiştiren bu okuldan mezun oldu.Yaklaşık beş yıl boyunca,Eskişehir’de öğretmenlik yaptı 1936’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hititoloji Bölümü’ne kaydoldu.1940’ta diplomasını aldıktan sonra, Antik Şark Eserleri Müzesi’nde on yıl sürecek kariyerine, kurumun arşivlerinde tercüme edilmeden ve tasnif edilmeden saklanan binlerce çivi yazılı tablet alanında uzman olarak başladı.1960’ta Heidelberg Üniversitesinde 6 aylık bir çalışma yaptı. 1965’te Roma’da sergilenen Hitit sergisini bu şehirden alarak Londra’ya götürdü. 1972’de emekliye ayrıldı.Emeklilikten sonra bir süre yurtdışında yaşayan Muazzez İlmiye Çığ, 1988’de Philadelphia’daki Asuroloji kongresine katıldı. Prof. Kramer’in History Begins at Sumer adlı kitabını Türkçeye çevirdi ve kitap 1990’da “Tarih Sumer’de Başlar” adıyla Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlandı.Topkapı Müzesi Müdürü M. Kemal Çığ ile 1940 ve 1983 yılları arasında evli olan Muazzez İlmiye Çığ’ın 2 kız evlat sahibi.Sümer ve Asur uygarlıkları üzerine çalışmalar yapan Türk arkeolog, dilbilimci ve yazar, Türkiye’de kadın haklarının önde gelen savunucularından biri olarak biliniyordu.
Read More

Alfabeden sonra sözlük! Türk devletleri sanatta da ortak dil kullanacak

Alfabe başta olmak üzere birçok konuda ortak kullanım alanlarını hayata geçiren Türk devletleri, sanat alanındaki kelimelerle ortak sanat sözlüğü ve ortak marş projelerini de hayata geçirecek.

Türk dünyası, sözlük ve marşla sanatta da ortak dil kullanacak.

Sözlük çalışmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Türk Devletleri Sanat Üniversiteleri Birliği Dönem Başkanı ve Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Özden, İbn-i Sina’nın tıpla ilgili eserinde olduğu gibi sanat alanında da ansiklopedik bir çalışma yapılacağını söyledi. “Sanatın bütün alanlarında ortak bir literatür kazandırma amacıyla çalışılmaya başlanmış bir sözlük.” diyen Özden, sözlüğün Türk Devletleri Sanat Üniversiteleri Birliğince kurulan heyetin çalışmasıyla uzun soluklu bir zaman diliminde ortaya çıkacağını bildirdi. Özden, “Herhangi bir sanat alanındaki terimlerin bütün Türk Devletleri’nde kullanılan kelimeleri ve ilerleyen süreçte ortak bir kelime, ortak bir payda, kısaca ortak bir terimsel literatürde buluşma amacıyla ortaya çıkmış olan bir çalışma.” ifadelerini kullandı.

Birbirinden bağımsız sanat alanlarında bir sözlük bütünü oluşturulacağını belirten Özden, ansiklopedinin her bir alanının farklı bir sanat dalına ait bir sözlük olacağını anlattı. Bu sözlükte yer alacak ve sanatın temsil gücünü ortaya koyan kelimelerin Türk halklarındaki karşılığına dikkati çeken Özden, kelimelerin kökenine inerek Türk dünyasındaki ortak dil birliğine paralel olarak ortak sanat literatürü, sanat dili birliğini tesis etmeyi amaçladıklarını kaydetti.

ORTAK MARŞ HAZIRLANACAK Sözlüğün yanı sıra üye ülkeleri temsil edecek ortak marş çalışmalarının da bulunduğu bilgisini veren Özden, her ülkenin kendine ait ve kendi kimliğini yansıtan marşının bulunduğunu, ortak marşta ise Türk milletinin geçmişten ilham alınmış kendine özgü yapısının söz ve melodiyle anlatılacağını belirtti. Özden, “Türk Devletleri’ne üye olan soydaşlarımızın ortak olarak anlayabileceği dilde yazılmış, bize ilham verecek bir marş. Yani milli ve manevi duygularımızı pekiştirecek, müziğin birleştirici gücünü ortaya koyacak ortak bir marş.” ifadelerini kullandı. Marşın, kurulacak heyetin ortak görüşleri doğrultusunda belirlenecek bir besteciye yaptırılacağını aktaran Özden, “Bunun söz kısmı da sözlük kısmında çalışılacak bütün sanat dallarındaki en ortak, yani herkese hitap eden, herkeste karşılığı olan kelimelerin daha çok kullanıldığı bir marş şeklinde karşımıza çıkacak.” dedi. Prof. Dr. Özden, sözlük çalışmasının “birkaç yıl içerisinde” marşın ise bundan daha kısa bir sürede tamamlanmasını beklediklerini sözlerine ekledi.

Read More

İDOB'un Requiem konseri AKM'de müzikseverlerle buluştu

Giuseppe Verdi’nin eseri “Requiem”, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu’nda seslendirildi.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), İtalya Büyükelçiliği ve İtalyan Kültür Merkezinin iş birliğiyle gerçekleştirilen konserde, soprano Evren Ekşi, mezzosoprano Ezgi Karakaya, tenor Aydın Uştuk ve bas Ferruccio Furlanetto solist olarak sahneye çıktı. Melodileri ve güçlü orkestrasyonu ile dikkati çeken eserde, Andrea Francesco Solinas yönetimindeki İDOB’un geçişleri ve Paolo Villa yönetimindeki İDOB korosu tarafından seslendirilen koro partileri seyircilerden ilgi gördü. Konserin dinleyicileri arasında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin, İtalya Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, İtalyan Büyükelçiliği Kültür Ataşesi Maria Luisa Scolari, İtalya İstanbul Başkonsolosu Elena Clemente, Konsolos Irene Pastorino ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezi Müdürü Salvatore Schirmo yer aldı.

Read More