İş dünyası temsilcileri, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla mesaj yayımladı.
İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, yaptığı yazılı açıklamada, iktisadi faaliyetlerin ve uygarlığın sürdürülebilmesi ve gelişmesinde en büyük payın emekçilerde olduğunu belirtti. Kopuz, emekçi ile işverenin bir bütün, birbirini tamamlayan unsurlar olarak görülmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Nihayetinde girişimciliğin ve helal kazanılmış sermayenin çıkış noktası emektir, alın ve zihin teridir. İşçi işverene, iş de çalışana emanettir. Kültürümüzde ve inancımızda en kutsal değer olan emeği ve anasının ak sütü gibi helal kazanan emekçilerimizi başımızın üzerinde taşımamız lazımdır. Bu sebeple, ülke olarak bir yandan nitelikli istihdamın payını artırırken, aynı zamanda emekçilerimizin milli gelirden aldığı payın daha adil seviyelere gelmesini sağlamak zorundayız. Müreffeh bir ülkenin ve toplumun huzur ve refahı ancak bu şekilde tesis edilebilir. Bunun yanı sıra emeği ve emekçilerin duygularını kendi tekelindeymiş gibi sömüren ideolojilerden bir fayda gelmeyeceğinin de bilinmesi gerekiyor.” “BÜTÜNCÜL POLİTİKALARIN HIZLA HAYATA GEÇİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR” Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nden (TÜSİAD) 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla yapılan açıklamada da emeğe saygı duyan, gelir adaletine dayanan ve sosyal hakları güvence altına alan çağdaş bir çalışma yaşamının, demokratik, gelişmiş, adil ve saygın bir toplumun temel önceliklerinden olduğu vurgulandı. Türkiye’de çalışma hayatını daha iyi standartlara kavuşturmak üzere kayıt dışılıkla mücadele eden, insana yakışır işi ve iş sağlığı ve güvenliğini önceliklendiren, işi ve istihdamı birlikte koruyan ve artıran bütüncül politikaların hızla hayata geçirilmesi gerektiği kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Çalışma yaşamının dinamikleri dijital teknolojilerle beraber değişirken bu süreci insan odaklı ve toplumsal refahı önceliklendirerek yürütmek gereklidir. Bu kapsamda, eğitim ile istihdam arasındaki bağın güçlendirilmesi, başta kadınlar ve gençlerin istihdama katılımının artırılması, kadın-erkek tüm bireylerin eşit fırsatlarla insana yakışır işlere ulaşması, katma değeri yüksek nitelikli işlerin çoğaltılması, tüm çalışanların yetkinlik ve becerilerini geliştirmek üzere kaynak ayrılması kritik önem taşıyor. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, refah düzeyi artan ve refahın tüm toplum kesimleriyle adil bölüşümünü sağlayan bir ülke olmak için işbirliğini ve dayanışmayı temel almalıyız. Çalışma barışının gereği olarak işçi-işveren-devlet arasında yapıcı sosyal diyalog mekanizmasının sürekliliğini sağlamalıyız.”