Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

Viyana Valsleri ve Türk Valsleri konseri AKM'de gerçekleşecek

İstanbul Filarmoni Orkestrasının (İFO) hazırladığı, “Viyana Valsleri ve Türk Valsleri” konseri 16 Şubat’ta Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) sanatseverlerle buluşacak.

İFO’dan yapılan açıklamaya göre, Viyana’nın ikonik valsleri ve Türk vals eserlerini buluşturan konserde, şef Orçun Orçunsel yönetimindeki orkestra sahne alacak.

Konserin birinci bölümünde Türk bestecilerden Muallim İsmail Hakkı Bey, Dede Efendi, Sultan Abdülaziz, Erol Sayan, Yesari Asım Arsoy, Muhlis Sabahattin ve Orçun Orçunsel’in besteleri seslendirilecek. Orkestra, konserin ikinci bölümünde ise Viyana Valslerinden Johann Strauss ve Emmerich Kalman’ın eserlerini yorumlayacak. İlke Kodal’ın koreografisiyle sahne alacak profesyonel dansçılar da Viyana valsleri ve polkalardan oluşan üç gösteriyi izleyiciye sunacak

Read More

Antalya Devlet Opera ve Balesi, Sevgililer Günü Konseri verecek

Antalya Devlet Opera ve Balesi (DOB) “Sevgililer Günü Konseri”ni sanatseverlerin beğenisine sunacak.

Antalya DOB’dan yapılan açıklamaya göre, konser programı 13 Şubat saat 20.00’de Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Piyanist Anna Tepretmez’in eşlik edeceği konserde, soprano Burcu Kuru ve Esra Serbest, mezzosoprano Pınar Tekol, tenor Enis Ok ve bas Yalçın Ünsal solist olarak sahne alacak.

Konserde, klasik ve çağdaş eserlerden oluşan seçkin bir repertuvar sanatseverlerle buluşacak.

Read More

Tarihi hamam

Edirne’de restorasyonu süren Gazi Mihal Hamamı “Koku ve Kahve Müzesi” olarak turizme hizmet edecek.

Vali Yunus Sezer, gazetecilere yaptığı açıklamada, serhat şehri Edirne’de tarihi eserlerin restorasyonuna önem verdiklerini belirtti. Bu kapsamda Gazi Mihal Hamamı’nda restorasyon çalışmalarının devam ettiğini anlatan Sezer, yapının erken dönem Osmanlı mimarisinin en önemli hamamlarından biri olduğunu söyledi.Edirne’de restorasyonu yapılan tüm eserler gibi Gazi Mihal Hamamı’nın da turizme kazandırılarak işlevsel hale getirileceğini bildiren Sezer, şöyle konuştu:

“Hamamı Koku ve Kahve müzesi yapıyoruz. Çok güzel, Osmanlı’dan bu yana gelen kahvelerin sunumunun yapılacağı bir yer olacak. Biliyorsunuz Edirne aynı zamanda gülün memleketi, yıllarca Topkapı Sarayı’na gül ve gülün türevleri olan kokular gönderilmiş. Yine burayı bir merkez haline getireceğiz inşallah. Gazi Mihal’den Tunca Nehri’ne kadar olan alanının da çok güzel peyzajını yapacağız.” GAZİ MİHAL HAMAMI

Tunca Nehri kıyısında yer alan hamam, Osmanlı’nın kuruluş döneminde büyük hizmetlerde bulunmuş akıncı ailesi Mihaloğulları’ndan Gazi Mihal Bey tarafından 1422 yılında inşa ettirildi.

Kesme taş ve tuğla malzemeden yapılan hamamın duvarları orijinal halini koruyor. Gazi Mihal Bey Camisi ve İmaret Köprüsü ile külliye halinde bulunan hamam, Rusların 1829’da Edirne’yi işgalinin ardından tamamen kapatıldı.

Read More

Gidion'un Düğümü oyunu tiyatroseverlerle buluştu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu “Gidion’un Düğümü”nün prömiyeri, Müze Gazhanane Meydan Sahne’de yapıldı.

Johnna Adams’ın yazdığı, Ersin Umulu’nun yönettiği oyun, sosyal medyanın yarattığı toplumsal baskı ve şiddeti ele alırken, eğitim sistemini eleştiriyor. “Amerikan Eleştirmenler Birliği Ödülü” ile “Çağdaş Amerikan Tiyatrosu Festivali’nde (CATF) “Seyirci Ödülü” alan eserde, Özge Özder ve Özgür Kaymak rol alıyor. Yönetmen Ersin Umulu, oyuna ilişkin yaptığı açıklamada konunun, Chicago’nun lüks bir banliyösündeki devlet okulunda geçtiğini dile getirdi.

“GİDİON’UN DÜĞÜMÜ ÇOĞU ZAMAN GERGİNLİĞİN HAKİM OLDUĞU BİR OYUN”

Eserin, öğretmen-veli görüşmesi üzerine kurgulandığını vurgulayan Umulu, “Oyun adını, ‘Gordion’un Düğümü’ efsanesinden almaktadır. Efsaneye göre kimsenin bir türlü çözemediği Gordion’un Düğümü’nü Büyük İskender kılıcıyla keserek çözer. Ama gerçek hayattaki düğümler böyle değildir. Oyunumuz, hayatta karşılaştığımız düğümlerin basitçe ikiye bölünemeyeceğini fark etmeye davet ediyor.” dedi.

Yönetmen Umulu, oyunun olay örgüsünün bir labirent gibi işlendiğinin altını çizerek, “Oyunda durumu çözmeye yönelik her girişim, daha güçlü bir düğümle sonuçlanıyor. Aşk, akran zorbalığı, öfke, korkaklık, sorumluluk, masumiyet, ifade özgürlüğü ve şiddet gibi hayatın tam ortasındaki konular, oyunun temel gündemini oluşturuyor. Gidion’un Düğümü, çoğu zaman rahatsız edici, gerginliğin hakim olduğu güçlü bir oyun. Oyun boyunca çocukların doğası gereği masum olmadıkları, tam tersine çok acımasız olabilecekleri ama aynı zamanda fiziksel ve duygusal şiddete maruz kalabilecekleri gibi ağır konularla da yüzleşiyoruz.” diye konuştu. Umulu, oyunda farklı aktörlerin ön plana çıktığını dile getirerek, şunları aktardı: “Gidion’un Düğümü, öğretmenler, çocuklar ve sosyal medya ilişkisi, ebeveyn-çocuk ilişkileri gibi konuları odağını alıyor. Oyun, oğlu intihar eden bir annenin bu olaydan öğretmeni suçlamasıyla başlıyor. Burada öğretmenin sorumluluğunun nerede başlayıp bittiğini düşünmeye başlarız. Aynı zamanda çocukların kendi iç dünyaları da bir mesele olarak oyunda ele alınıyor. Oyunun ilerleyen anlarında ise intihar eden kahramanımız Gidion’un babasının kayıp, annesinin de aslında oğlunu kötü yetiştirdiğine şahitlik ederiz. Oyun, ‘Ebeyenler çocuklarını yetiştirme ödevlerini ne kadar iyi yapabiliyor?’ gibi önemli bir soruyu düşünmemizi istiyor.” “SEYİRCİYİ HEM DÜŞÜNDÜRECEK HEM KONUŞTURACAK”

Oyunun, bir çözümden çok, var olan gerilim ve problemleri gündeme getirmek istediğini vurgulayan Umulu, “Kahramanımız Gidion’un intiharının asıl nedeni, yazdığı bir kompozisyondur. Bu, tonu oldukça sert bir metindir ve sosyal medyada paylaşılmasıyla birlikte okulda oldukça büyük sıkıntılara neden olur. Okul idaresi Gidion’a yazdıklarından dolayı bir ceza verir. Burada Gidion’un da çok da masum olmadığını anlamaya başlarız. Kahramanımıza odaklanırken de onun eksik babalık ve kötü annelikle birlikte bu halde olduğunu görmeye başlarız. Oyun bize kimsenin gerçekten masum olmadığını, herkesin bu hikayedeki düğümlerin bir parçası olduğunu anlatmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Ersin Umulu, eserin seyirciyi hem düşündüreceğini hem de konuşturacağını belirterek, “Oyun boyunca, iki kadın kahramanımızın yaşadığı kayıpla başa çıkma biçimlerini ve buna eşlik eden suçluluk duygularını görme fırsatımız olacak. Gidion, öğretmene göre hasta ve sapkın, anne için ise ileride çok iyi yazar olacak bir potansiyele sahiptir. O, bir sanat dehası mı yoksa sosyopat bir karakter midir? Oyun bizleri var olan düğümlerle ilgili bir karar vermekten çok, meselenin karmaşık boyutuyla yüzleşmeye çağırıyor.” şeklinde konuştu. Hatice Yurtduru’nun dramaturg olarak yer aldığı eserde, müziklere Barış Manisa imza attı.

Read More

Türk kültürüne ait müzik ve sahne sanatları sanatseverlere sunulacak

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü sanatçıları, ‘Türkiye’nin Renkleri’ programıyla CSO Ada Ankara’da sanatseverlerle bir araya gelecek.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü sanatçıları, 10 Şubat Pazartesi günü CSO Ada Ankara’da ‘Türkiye’nin Renkleri‘ programıyla Türk milletine ait müzik ve sahne sanatını özel bir seçkiyle sanatseverlerle buluşturacak.

Programda; Klasik Türk Müziği, Türk Halk Müziği ve Türk Halk Dansları ile beraber dünyanın ilk ordu orkestrası olma özelliği taşıyan mehter topluluğundan örnekler ve UNESCO nezdinde İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’nde yer alan Mevlevi sema törenlerinin yanı sıra Alevi kültüründen semaha dair kültürel öğeler birbirine bağlı olarak izlenebilecek.

Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Ankara Devlet Sahne Sanatları Topluluğu, Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu ile İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu’nun yer alacağı etkinlikte, solist Cem Gürdal, Ufuk Yürüç, Dilek Türkan, Suat Kılıç, Nilgün Kızılcı, Yudum Koral, Ezgi Eyüboğlu, Elif Avcı ve Umut Akyürek de yer alacak. 

Read More

İDOB, Winterreise eserini sahneleyecek

İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Modern Dans Topluluğu MDTistanbul, “Winterreise” (Kış Yolculuğu) eserini sahneleyecek.

İDOB’dan yapılan açıklamaya göre topluluk, 7 ve 11 Şubat’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde sanatseverlerle buluşacak. Avusturyalı besteci Franz Schubert’in bestelediği, Alman şair Wilhelm Müller’in kaleme aldığı eser, İDOB Opera ve Orkestra sanatçıları eşliğinde sahnelenecek. Etkinlikte Modern Dans Topluluğu dansçıları Taner Güngör, Demet Aksular, Berk Can Ceylan, Tufan Elitaş ve Başak Özenç Akay sahnede olacak. Liedler, bariton Kevork Tavityan ve bariton Burak Kul tarafından dönüşümlü olarak, yaylı çalgılar dörtlüsü Aslı Ceren Gürkan, Pınar Gizem Korkmaz, Verda Gül ve Gözde Öcal Güvemli eşliğinde seslendirilecek.

Eser, sevgilisinin başka birine aşık olduğunu fark eden şairin, bu acı gerçeği öğrendikten sonra köyünü ve sevdiklerini geride bırakarak, kendi varoluşunu ve yaşamın anlamını sorgulamasını konu alıyor.

Rejisi ve librettosu Mert Öztekin’e ait eserin koreografisini Deniz Özaydın, Emre Karaca, Evrim Akyay, Huri Murphy, İsmet Köroğlu, Mert Öztekin ve Tuğçe Göncü hazırladı. Eserin dekor ve kostüm tasarımını Olcay Engin Kaymaz, görsel ve ışık konseptini de Burhan Yücel yaptı. Eserin dekor tasarımında İstanbul Devlet Opera ve Balesi ile farklı kurumlardaki atık kağıtlar kullanılarak, kağıt israfına dikkati çekmek ve geri dönüşüme katkı sağlamak hedefleniyor.

Read More

Şubat ayında kaçırmamanız gereken filmler (Şubat 2025 film rehberi)

Şubat ayında aksiyondan komediye, dramdan bilim kurguya kadar birçok film izleyiciyle buluşacak. İşte bu ay mutlaka izlemeniz gereken yapımlar…

Dayı: Bir Adamın Hikayesi 2
Yönetmen koltuğunda Uğur Bayraktar’ın oturduğu “Dayı: Bir Adamın Hikayesi 2” filminin oyuncu kadrosunda Ufuk Bayraktar, Yıldıray Şahinler, Cem Özer, Reha Özcan, Kadir Toprak gibi isimler yer alıyor.
Bob Dylan: Tam Bir Bilinmez
James Mangold imzalı filmde Timothée Chalamet, Edward Norton, Elle Fanning gibi isimler rol alıyor. Chalamet, performansıyla hem Oscar’a hem de Altın Küre’ye aday gösterildi.
C Takımı 2
Toygan Avanoğlu, Murat Akkoyunlu, Ömer Kurt gibi isimlerin rol aldığı film 14 Şubat’ta izleyiciyle buluşacak.
Maria
Efsanevi opera sanatçısı Maria Callas’ın hayat hikayesini konu alan ve Angelina Jolie ile Haluk Bilginer’i bir araya getiren film 21 Şubat’ta sinemalarda.
Kaptan Amerika: Cesur Yeni Dünya
Marvel Sinema Evreni’nin yeni filmi için meraklı bekleyiş devam ediyor. Captain America: Brave New World adını taşıyan film, 14 Şubat 2025’te vizyona girecek. Anthony Mackie filmde, Steve Rogers (Chris Evans) karakterinden sonra Kaptan Amerika rolünü üstlenecek.
Suç Takımı 2: Pantera
Gerard Butler, O’Shea Jackson Jr., Evin Ahmad gibi isimlerin rol aldığı film 21 Şubat’ta sinemaseverlerin beğenisine sunulacak.
Son Bilet
Gökhan Arı’nın imzasını taşıyan ve Halil İbrahim Ceyhan, Altan Erkekli, Hamdi Alkan gibi isimleri bir araya getiren yapım 21 Şubat’ta vizyonda.
The Monkey
Stephen King’in 1980 tarihli öyküsü “The Monkey” film oluyor. Osgood Perkins’in yönetmen koltuğunda oturduğu film, 21 Şubat 2025’te izleyiciyle buluşacak.
Bridget Jones Onun İçin Çıldırıyor
Bridget Jones serisinin dördüncü filmi Sevgililer Günü’nde izleyiciyle buluşacak.
Konsey (Conclave)
Ralph Fiennes, Stanley Tucci, Isabella Rossellini gibi isimlerin başrolünü paylaştığı ve pek çok ödüle layık görülen yapım, Edward Berger imzası taşıyor. Film 7 Şubat’ta sinemalarda.
Gerçek Acı
Jesse Eisenberg’ün hem yönetmenliğini hem de başrolünü üstlendiği film 28 Şubat’ta izleyiciyle buluşacak.
Read More

Kaligrafi sanatçısı Etem Çalışkan hayatını kaybetti

Kaligrafi sanatçısı ve ressam Etem Çalışkan, 97 yaşında hayatını kaybetti.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Etem Çalışkan‘ın vefatını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu duyurdu. TGC’den yayınlanan mesajda şu ifadelere yer verildi: “Gazetecilik mesleğine uzun yıllar başarıyla hizmet veren Türkiye’nin en önemli kaligrafi sanatkarlarından, Atatürk’ün imzasını stilize eden, Anıtkabir kitabelerini yazan ekipte yer alan hattat Etem Çalışkan’ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Meslektaşımızın ailesine ve basın topluluğumuza başsağlığı diliyoruz.” Usta sanatçının cenazesi, yarın öğle vakti Levent Afet Yolal Camisi’ndeki törenin ardından toprağa verilmek üzere Mersin’in Tarsus ilçesine gönderilecek. ETEM ÇALIŞKAN KİMDİR?

Mersin’in Tarsus ilçesinde 1928’de dünyaya gelen Çalışkan, Mersin Lisesi’nin ardından Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oldu. Etem Çalışkan, hattat Emin Barın ve ressam Sabri Berker’in öğrencisi oldu, Anıtkabir kitabelerinin yazılışında Emin Barın’ın asistanlığını yaptı. Gazeteciliğe Yeni Sabah Gazetesi’nde ressam ve kaligraf olarak başlayan Çalışkan, Ankara’da Zafer ve Öncü, İstanbul’da ise Hareket, Dünya, Akşam, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde çalışıp 1982’de emekli oldu. Emekli olduktan sonra Milliyet Gazetesi’ne “Türk Büyükleri”ni, Sabah Gazetesi’ne “Yunus Emre Divanı”nı hazırlayan usta sanatçı, 1980’de Atatürk’ün doğumunun 100. yılı için basılan gümüş ve altın hatıra paralarını tasarladı. Çalışkan, 2005’te Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü’ne, 2021’de ise Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne değer görüldü.

Read More

Hollandalı caz grubu AVA Trio Ankara'da konser verdi

28. Uluslararası Ankara Caz Festivali kapsamında, Hollandalı caz grubu AVA Trio sahne aldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle Caz Derneği tarafından düzenlenen festival, konser, söyleşi, sergi ve çeşitli etkinliklerle devam ediyor. Açılışı 20 Kasım’da Kerem Görsev Trio konseriyle yapılan festivalde, Hollandalı caz grubu AVA Trio da müzikseverlerle buluştu.

Grubun kontrbasçısı Esat Ekincioğlu, konserin ardından yaptığı açıklamada, festivalde bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ve 4 yıldır festivale katılmak için büyük çaba sarf ettiğini söyledi. Ekincioğlu, grubu 2015 yılında kurduklarını, bugüne kadar 4 albüm çıkarttıklarını ve farklı ülkelerde 160 konser verdiklerini belirterek, “Bu yıl da Türkiye-Hollanda dostluğunun 100. yılı kapsamında Hollanda Büyükelçiliğinin desteğiyle 14 konserlik turne için Türkiye’ye geldik. Burada olmaktan çok memnunum. Türkiye müthiş bir ülke. Ülkemizin yaratıcı müziğe çok aç olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de caz potansiyeli çok yüksek.” dedi.

Read More

Milli Sinema Günleri'nde Ömer Lütfi Mete yad edildi

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü himayesinde, Uluslararası Sinema Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Milli Sinema Günleri”nde Ömer Lütfi Mete yad edildi.

Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Yolumuzun İşaret Taşları: Ömer Lütfi Mete” başlıklı açık oturumu yöneten İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, Mete’nin entelektüel ve münevver bir insan olduğunu söyledi. Ömer Lütfi Mete’nin kendine has üslubu, kişiliği ve yaklaşımı olduğunu dile getiren Yılmaz, “Sinema onun ayrı bir ilgi alanıydı ama sadece sinemaya hapsedilmeyecek kadar geniş ilgi alanı ve becerisi olan bir isimdi. Çok renkli bir kişilikti.” dedi. “İSTİSNASIZ HERKESİN HÜRMET ETTİĞİ BİR İNSANDI”

Gazeteci yazar Ahmet Tezcan, Mete’nin, hayatında gördüğü, mümin sıfatını kazanmış en samimi insanlardan biri olduğunu belirterek, “Niye onun karakterleri, Kuşçu o kadar çok tutmuştur? Samimiyetinden dolayı. Bu samimiyetini gittiği her yerde, her insana hissettiren bir kişiliğe sahipti. Gerçekten olağanüstü derecede samimiydi ama bir aceleciliği, telaşı vardı, benim tabirimle, Ömer abinin ayakları bir yere girerken kafası dışarı çıkardı. O kadar hızlı çalışırdı. Çok işi bir arada yapabilen bir insandı.” değerlendirmesinde bulundu. Ömer Lütfi Mete’yi 1982’de Tercüman Gazetesinde tanıdığını dile getiren Tezcan, “O dönemdeki nadir iyi Müslümanlardandı. Ömer ağabey, istisnasız herkesin muhteşem derecede hürmet ettiği bir insandı. En renkli simaydı. Niçin Ömer ağabeyin özelliklerini anlatıyorum? Çünkü Ömer ağabeyin senaryolarında yansıttığı insan karakteri, aslında doğrudan Ömer Lütfi Mete’nin kendisini yansıtır da ondan.” şeklinde konuştu.

“DELİKANLILIĞIN KİTABINI YAŞAYARAK YAZMIŞ BİR ADAMDIR” Oyuncu Ahmet Yenilmez, Ömer Lütfi Mete’nin toplumun genelinin bilmediği anlarına şahit olduğunu dile getirdi. Muhsin Yazıcıoğlu’nun Ömer Lütfi Mete ile özel olarak görüştüğünü kaydeden Yenilmez, “Onun yanından çıkınca bir başka olurdu. Şimdi dönüp baktığım zaman enteresan bir şey görüyorum. Ömer ağabeyi kime benzettiğimin sonradan farkına vardım. Mehmet Akif Ersoy, bu kadar birbirine benzeyen iki şahsiyet olamazdı. İki delikanlı…” ifadesini kullandı. Yenilmez, Mehmet Akif Ersoy konulu oyuna hazırlandığı günlerde Mete’yi hep karşısında gördüğünü aktararak, şunları kaydetti: “Siyasetle ilgilendi. Yazdıklarını, senaryolarını, konuşmalarını, televizyon programlarını hep birer kürsü olarak gördü. Senaryo yazardı. ‘Bu hikayedeki şu karakteri Mehmet Ali Tuncer veya Ahmet Yenilmez oynayacak. Kendisiyle anlaşma yapılamazsa bu tip veya karakter çıkarılacaktır.’ diye altına not düşerdi. Sadece para kazanalım, aç kalmayalım derdinde değildi. Bize böyle bir onur yaşattı, bize kıymet verdi, bizi adam yerine koydu. Ömer Lütfi Mete delikanlıca yaşayıp, delikanlılığın kitabını yaşayarak yazmış bir adamdır. Allah rahmet eylesin.”  “O ZIPIR HALİMLE BENİ YANINDA TAŞIRDI” Oyuncu Emin Gürsoy da Mete’yi çok özlediğini dile getirerek, “Bende emeği, katkısı çoktur. Bugün hayata bakışımın, karakterimin üzerinde fazlasıyla işareti vardır. Fazlasıyla dokunmuştur bana. Ben o zamanlar genç, zıpır birisiydim. O genç yaşta Deli Yürek dizisinde Kuşçu’yu oynamaya başladım. O zıpır halimle beni yanında taşırdı. Evini açtı, dışarıda hocayla beraber çok zaman geçirdik. Bende çok güzel anıları var.” açıklamasını yaptı. Deli Yürek dizisinde oynadığı Kuşçu karakterinin ve diğer rollerin yıllar geçmesine rağmen halen daha çok net hatırlandığına dikkati çeken Gürsoy, “Ben o karakterin düşüncelerini ve dolayısıyla Ömer hocayı taşımaktan çok mutluyum. Seyirci de insanlar da o karakteri taşımayı çok seviyor. Çünkü ahlak, erdem ve müthiş şefkat gösteren bir karakterdi. O karakter aslında Ömer hocanın kendisiydi. Ben resme düşendim. Bu ruhu yaşatan, açığa çıkaran kişi Ömer Lütfi Mete’dir.” görüşünü paylaştı. “ÖMER LÜTFİ METE BİRÇOK İNSANIN KAHRAMANIYDI”

Ömer Lütfi Mete’nin oğlu Ali Buhara Mete ise evladı olarak babasının sinema ve senaristlik yolculuğuna şahit olduğunu belirterek, “Bir dizide oyunculuk yaparken adil ve kahraman olmak kolay bir şeydir ama gerçekte kahraman olmak zor bir şeydir. Ömer Lütfi Mete birçok insanın kahramanıydı ve ben buna tanıklık etmiş birisiyim.” dedi. Babasının her zaman toplumun derdiyle ilgilenen bir yazar olduğunun altını çizen Mete, şu bilgileri verdi: “Adalet ve merhamet onun için çok önemli temalardı. Bunu senaryolarında görebilirdiniz. Yazdığı bütün eserler topluma ışık tuttuğu gibi bizim yaralarımızla, dertlerimizle de ilgiliydi. Hep bu sorunlara çözüm arayan bir insandı. Senaryoyu da bu şekilde kullandı. Yoksa aslında senaryo yazmayı çok asil bir sanat olarak gören biri de değildi. Senaryoyu bir geçim kaynağı olarak görse de bunu bir amaca, bir derde bağlamıştı. Bence burası da tabii ki çok kıymetli.” Ali Buhara Mete, Deli Yürek dizisindeki Yusuf Miroğlu karakterinin haksızlığa karşı hak arayan, kendi hakkını değil ama hakkı arayan biri olduğuna dikkati çekerek, “Asıl aradığı nokta, gözettiği dert hakkaniyet üzerindeydi. Çoğu zaman haksızlık etmektense haksızlığa uğramayı tercih ettiğini gördüm. Yazdıklarının tesir etmesinin sebeplerinden biri de kendi içinde tutarlı ve samimi olmasıydı.” diye konuştu. Etkinlik kapsamında bugün ve yarın, Rami Kütüphanesi ile Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde açık oturumlar, söyleşiler ve ücretsiz film gösterimleri sinemaseverlerle buluşacak.

Read More