Arama: Kadın & Moda

Kadın kategorisinde genel olarak Moda başta olmak üzere Kadın’a dair her şey yer almaktadır.

Jane's Addiction grubunun üyeleri sahnede kavga etti

ABD’li rock grubu Jane’s Addiction’ın üyeleri sahnede birbirine girdi.

Boston’da yeniden bir araya gelen Jane’s Addiction‘ın konseri, Perry Farrell’in gitarist Dave Navarro’ya yumruk atmasıyla aniden sona erdi. Konser sona erdikten sonra birçok izleyici, kavganın videosunu sosyal medyada paylaştı.

Bazı hayranlar, grubun uzun zamandır beklenen ve 14 yıl aradan sonra ilk kez gerçekleşen yeniden birleşme turnesinin devam edip etmeyeceğini merak ediyor.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, grubun en ünlü iki üyesi arasında sorun çıkıyor. Bazı hayranlar sosyal medyada, ikili kavga etmeye başlamadan önce aralarının birkaç şarkı boyunca gergin olduğunu bildirdi.

Bir sosyal medya kullanıcısı “Kalabalık şaşkındı. Yarısı gösterinin erken bitmesine sinirliydi, yarısı da Janes A’nın son gösterisini görmüş olabileceğimiz için heyecanlıydı” dedi.

Read More

Dünyaca ünlü Pink Floyd grubu müzik haklarını mı satıyor?

“Wish You Were Here”, “Echoes”, “Comfortably Numb” ve “Another Brick in the Wall” gibi şarkıların sahibi Pink Floyd grubunun, müzik kataloğunu satışa çıkaracağı iddia edildi.

Dünyaca ünlü rock grubu Pink Floyd’un milyonlarca dolar değerindeki müzik kataloğunu satışa çıkarmaya hazırlandığı iddia edildi. Variety’nin haberine göre, kataloğun 500 milyon dolara satılması planlanıyordu ve grup 2022’de bir anlaşmaya sıcak bakıyordu.

Ancak grubun üyeleri arasındaki çekişme – özellikle Roger Waters’ın siyasi açıklamaları- nedeniyle anlaşma sağlanamadı.

Ancak, son birkaç yılda Bruce Springsteen, Bob Dylan ve Queen’in  müzik haklarına bir milyar dolardan fazla harcayan Sony Music‘in, grubun müzik haklarını 400 milyon-500 milyon dolar arasında bir bedel karşılığında satın almak için görüşmelerde bulunduğu bildirildi.

Anlaşmanın ayrıntıları belirsiz olsa da, Financial Times’ın bildirdiği gibi fiyat bu kadar yüksek ise, anlaşmanın Waters’ın yorumlarından etkilenmediğini gösteriyor.

Grubun üyeleri Waters ve David Gilmou’un yıllardır anlaşamadığı biliniyor ancak ikilinin son zamanlarda bir anlaşmaya varmak için ortak bir zemin bulmaya çalışıyorlardı

Read More

Robert De Niro mezar taşına yazılmasını istediği sözü açıkladı

Oscar ödüllü usta aktör Robert De Niro, mezar taşı yazısını açıkladı.

Geçtiğimiz yıl yedinci kız baba olarak uzun süre adından söz ettiren usta Hollywood yıldızı Robert De Niro, katıldığı bir programda mezar taşına ne yazdıracağını açıkladı.
Who’s Talking to Chris Wallace? adlı progrma katılan 81 yaşındaki yıldızın Drena, Raphael, Julian, Aaron, Elliot and Helen ve Gia adından 7 çocuğu bulunuyor.
En büyük çocuğu (Drena) 53 yaşında olan aktör, nasıl bir baba olduğu sorusuna “Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum” yanıtını verdi.
Ünlü aktör, “Hatta mezar taşıma da bunu yazdıracağım: Elimden gelenin en iyisini yaptım” dedi.
Son olarak Oscar’a aday gösterilen Killers of the Flower Moon filmiyle adından söz ettiren yıldız, “Geçen gün bunu düşünüyordum gerçekten” dedi.
Oyuncu mezar taşına “Yaptığım her şey için lütfen beni affet” ifadelerini de yazdıracağını söyledi.
“İyi bir baba değil miydiniz?” diye sorulan aktör, “Hayır! Elimden gelenin en iyisini yaptım. Tek diyebileceğim bu” yanıtını verdi.
Kariyeriyle çok meşgul olduğunu söyleyen oyuncu “Hep çok yoğundum ama çocuklarımı çok seviyorum” dedi.
Bir süredir birlikte olduğu Tiffany Chen’den çocuk sahibi olan oyuncu, kzıına Gia Virginia Chen De Niro adını vermişti.
Read More

31. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali başladı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünce düzenlenen 31. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, “Aida” operası ile başladı.

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk, Aspendos Antik Tiyatrosu’ndaki festivalin açılışında, Aspendos’un etkileyici mimarisi ve akustiğinde festivali düzenlemenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Bu yıl festivallerde büyük başarılara imza atmanın gururunu da yaşadıklarını belirten Sağtürk, “15. İstanbul Opera ve Bale Festivalimiz, 7. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivalimiz ile 21. Uluslararası Bodrum Bale Festivali’mizde tarihi seyirci rekorlarına ulaştık. Şimdi sıra Aspendos Festivali’mizde. Bu başarılarımızda sanatseverlerimizin desteği ve ilgisi büyük rol oynuyor. Bu ilgi ve destekle bize yüksek motivasyon kazandırdığınız için çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.Sağtürk’ün konuşmasının ardından Ankara ve Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlükleri tarafından Giuseppe Verdi’nin Romalı komutan Radames ile tutsak Habeş Prensesi Aida’nın imkansız aşkını anlatan 3 perdelik “Aida” operası sahnelendi. Orkestra şefi Lorenza Castriota yönetiminde sahnelenen ve solistlere Şef Mahir Seyrek yönetiminde Antalya ve Ankara Devlet Opera Balesi korolarının eşlik ettiği eserin, tarih araştırmalarını Ravivaddhana Monipong Sisowath, rejisörlüğünü ise Vincenzo Grisostomi Travaglini üstlendi.Yabancı konuk sanatçılar Soprano Joana Zhelezcheva ve Tenor Walter Fraccaro’nun sahne aldığı eserin, dekor tasarımı Özgür Usta, kostüm tasarımı Savaş Camgöz ve Gürcan Kubilay, koreografi Armağan Davran, Ömür Uyanık ve Sergei Terechenko, ışık tasarımı Fuat Gök imzası taşıyor. Eserde, “Aida” rolünü Joana Zhelezcheva, “Radames”i Walter Fraccaro, “Amneris”i Medine Tuganova, “Amonasro”yu Serhat Konukman, “Ramfis”i Engin Suna, “Mısır Kralı Il Re”yi Şafak Güç, “Haberci”yi İsmail Enis Ok ve “Sacerdotessa”yı Serap Demirhan canlandırdı. Festival, 16 Eylül’de “Opera Gala Gecesi” konseriyle devam edecek.

Read More

Yıldız Sarayı, çarşamba günleri ziyarete kapalı olacak

Milli Saraylar Başkanlığına bağlı Yıldız Sarayı’nın ziyaret günleri yeniden düzenlendi.

Başkanlıktan yapılan açıklamaya göre, tarihinde ilk kez, kapılarını halka açtığı 19 Temmuz’dan bu yana ağırladığı ziyaretçi sayısıyla rekora imza atan saray, artık pazartesi günleri açık olacak. Şehrin en çok ziyaret edilen tarihi mekanları arasında yer alan saray, çarşamba günleri kapalı kalacak. Uzun yıllar devam eden restorasyon, konservasyon ve peyzaj çalışmalarının ardından yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya başlayan saray, çarşamba hariç haftanın her günü 9.00-17.30’da gezilebilecek.

Read More

14 kültür varlığı yaklaşık 50 yıl sonra ana vatanında

Türkiye, yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılan, yaklaşık 50 yıldır iadesi için çalışma yapılan Burdur’daki Boubon Antik Kenti kökenli 2 bronz heykel başı ve anıtsal boyutlarda 1 bronz kadın heykelinin yanı sıra 1 mücevher parçası ve Osmanlı dönemine ait 2 hançerin de aralarında olduğu 14 arkeolojik ve etnografik eseri daha ana vatanına kazandırdı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığı ile Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturma Birimi arasındaki iş birliği sonucunda, yıllar önce Türkiye’den kaçırılan eserlerin iadesi için çalışmalar yürütüldü.
Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı uzmanlarının yurt dışında ve Türkiye genelinde yaptığı incelemeler, takip ve araştırmalar sonucu sağlanan bilgi, belge ve deliller aracılığıyla iadesi sağlanan eserler, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’nın katılımıyla New York’taki Türk Evi’nde düzenlenen törenle teslim alınarak Türkiye’ye getirildi.
Eserler, yaklaşık 50 yıldır iadesi için çalışmalar süren Burdur’daki Boubon Antik Kenti kökenli 2 bronz heykel başı ve anıtsal boyutlarda 1 bronz kadın heykelinin yanı sıra, çeşitli dönemlere ait seramik eserler, madeni paralar, 1 mücevher parçası ve Osmanlı dönemine ait 2 hançerden oluştu.
M.Ö. 1 ve M.S. 1’inci yüzyıllar arasına tarihlenen ve genç bir erkeği tasvir eden bronz heykel başının iadesi, Jean Paul Getty Müzesi tarafından kabul edildi. Santa Barbara Sanat Müzesi’nden iadesi sağlanan sakallı erkek başı ise M.S. 3’üncü yüzyıla tarihlendiriliyor.
İnsan boyutunda bir heykele ait olduğu düşünülen ve Roma İmparatoru Gallienus dönemi modasını yansıtan saç ve sakal tipine sahip başın iade sürecinde görgü tanığı ifadeleri ve soruşturmalar sonucu elde edilen yeni bilgiler rol oynadı.
ADANA KÖKENLİ BİR KEMER
İade edilen eserler arasında, Miami Üniversitesi’ne bağlı Lowe Sanat Müzesi’nden getirilen çeşitli dönemlere ait pişmiş toprak eserler de bulunuyor. Bunlar arasında, M.Ö. 1’inci bin yıla tarihlenen çift kulplu ve boyalı bir kap, antik döneme ait 1 testi, Bizans dönemine ait 1 kase ve 1 kandil yer alıyor. Ayrıca M.S. 1055-1056 yıllarına tarihlenen ve Histamenon olarak nitelendirilen, M.S. 540 yılına tarihlenen ve Follis olarak nitelendirilen ile M.S. 775-780 yıllarına tarihlenen Solidus olarak nitelendirilen 3 adet Bizans dönemi sikkesi, M.Ö. 40 yılına tarihlenen Denarius olarak nitelendirilen gümüş Roma sikkesi de iade edilen eserler arasında bulunuyor. 10’uncu ve 11’inci yüzyıllara tarihlenen, Anadolu’daki Türkmen işçiliğinin örneği olan, mine ve değerli taşlarla süslenmiş mücevher parçasının Adana kökenli bir kemer olduğu tespit edildi. Osmanlı metal işçiliğinin zerafetini gösteren, 19’uncu yüzyıla ait gümüş kın ve kabzası olan, telkari işlemeli 2 hançer, dönemin metal işçiliğinin ulaştığı noktayı gözler önüne serdi.
Burdur’daki Boubon Antik Kenti kökenli, 1960’lı yıllarda kaçak kazılarla elde edilen ve yurt dışına yasa dışı yollarla çıkarılan eserler, ilk olarak Prof. Dr. Jale İnan ve gazeteci-yazar Özgen Acar tarafından gündeme getirilmişti. Manhattan Bölge Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığı’nca derinleştirilen araştırmalar sonucunda bugüne kadar Lucius Verus, Septimus Severus, bir imparator heykeli ile 3 bronz heykelin yanı sıra Genç ve Olgun Caracalla başları ile bronz bir kadın büstü başta olmak üzere birçok bronz eserin iadesi sağlanmıştı.
BAKAN ERSOY: KÜLTÜREL MİRASIMIZA SAHİP ÇIKMAYA KARARLIYIZ
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kültürel mirasımızın en nadide parçaları Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığının çalışmaları sayesinde ülkemize dönmeye devam ediyor. Boubon Antik Kenti kökenli 2 bronz heykel başı ve anıtsal boyutlarda 1 bronz kadın heykelinin yanı sıra, çeşitli dönemlere ait seramik eserler, madeni paralar, bir mücevher parçası ve Osmanlı dönemine ait 2 hançer gibi 14 arkeolojik ve etnografik eser yıllar süren çabanın ardından yeniden milletimizin kültürel mirasına katıldı. Bu eserler binlerce yıllık geçmişimizin ve köklü mirasımızın sembolleri olarak ait oldukları yerde korunarak gelecek nesillere aktarılacak. Eserlerin iadesi süresince özveriyle görev yapan tüm çalışanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Kültürel mirasımıza sahip çıkmaya, onu dünyaya tanıtmaya kararlıyız” dedi.
Read More

Aspendos Opera ve Bale Festivali'nde 12 binin üzerinde izleyici hedefleniyor

31. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’ne 12 binin üzerinde izleyicinin katılması hedefleniyor.

Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğünce Antalya’da bu yıl 31’incisi düzenlenen “Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali”, yarın perdelerini aralayacak. Aspendos Antik Tiyatrosu ev sahipliğinde Giuseppe Verdi’nin 3 perdelik “Aida” operasıyla başlayacak festival, 26 Eylül’e kadar devam edecek. DOB Genel Koordinatörü ve sanatçısı Oğuz Sırmalı, AA muhabirine, festivalin 31 yıldır Aspendos Antik Tiyatrosu’nda birbirinden özel opera ve baleleri, uluslararası toplulukları seyircilerle buluşturduğunu söyledi. Bu yıl yine titizlikle çalışarak çok özel bir festival hazırladıklarını belirten Sırmalı, “Aspendos’u özel kılan 2 bin yıllık antik tiyatroda oynanması, sahnesi ve izleyici kapasitesinin çok büyük olması. Dolayısıyla burada klasik müzik ve opera repertuvarının en büyük, en görkemli eserlerini sahneleyebilme fırsatı yakalıyoruz. Bu yıl yine çok özel bir festival hazırladık. Örneğin bu sene yine ‘Aida’ operasını, ‘Kuğu Gölü’ balesini sahneleyeceğiz. Bunlar çok dev prodüksiyonlar, büyük bütçeli ve sanatsal olarak çok üst düzeyde eserler.” diye konuştu. “İZLEYİCİ SAYIMIZ HER GEÇEN YIL ARTIYOR”

DOB Genel Müdürlüğünün tüm festivallerinde en görkemli eserleri seyirciyle buluşturduğunun altını çizen Sırmalı, Aspendos’un da Avrupa’da ve dünyada bulunduğu yer itibarıyla en büyük festivallerden biri olduğunu vurguladı. Festivalin Türk sanatseverlerin yanı sıra yabancı turistlerden de ilgi gördüğüne değinen Sırmalı, şöyle devam etti: “Kente tatil yapan turistlerimiz böyle bir sanatsal festivali kaçırmak istemiyor. Kar amacı güdülmediği için ücretlerimiz Avrupa’daki emsallerine oranla biraz daha düşük durumda çünkü bizler sanatı halka ulaştırma hedefiyle bu çalışmaları yürütüyoruz. İzleyici sayımız her geçen yıl artıyor. Her yıl daha iyisini yapmaya çalışıyoruz. Geçen yıl Aspendos’ta yaklaşık 11 bin 300 seyirci ağırlamıştık. Bu sene 12 bin seyircinin üzerine çıkmayı hedefliyoruz.”  “ÇOK GÖRKEMLİ VE YOĞUN BİR PROGRAM HAZIRLADIK” Antalya DOB Müdürü ve Festival Başkanı Akın Ulutaş ise 1994’ten bu yana düzenlenen festivalin Avrupa’nın 6 büyük festivalinden biri olduğunu söyledi. Seyirciyle buluşmayı heyecanla beklediklerini belirten Ulutaş, “Bu yıl yine sanatseverlerimiz için çok görkemli ve yoğun bir program hazırladık. 13 Eylül’de açılışı görkemli ‘Aida’ operasıyla yapacağız. Ardından ‘Opera Gala Gecesi Konseri’ ve ‘Kuğu Gölü’ balesi sahnelenecek. Dünyaca ünlü Kazakistan Astana Bale Topluluğu festivalde ‘Carmen ve Tango Ateşi’ eserini sergileyecek. Festivalimizin finalini ‘Tosca’ operasıyla yapacağız. Festivalde yurt dışından 3 solist sanatçı da bizlerle olacak. Bu yıl ‘Aida’ ve ‘Tosca’ operalarında dünyaca ünlü yabancı solist sanatçılarımızı ağırlayacağız.” ifadelerini kullandı. Her yıl dünyaca ünlü opera sanatçılarını davet ederek festivali çeşitlendirdiklerine dikkati çeken Ulutaş, ilerleyen yıllarda yabancı sanatçıların yer aldığı temsilleri artırmayı hedeflediklerini kaydetti. Ulutaş, bu yıl DOB bünyesindeki festivallerin izleyici sayısında rekorlar kırdığına değinerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu sene tüm festivallerimiz rekora koşuyor. Yılın son festivali de Aspendos olacak. Bu sene 11 bin izleyici sayısını geçmeyi, her sene olduğu gibi rekoru hedefliyoruz. Zaten son 3 sezondur hep rekor seviyeye ulaşmıştık. Festivalle ilgili yoğun bir tanıtım çalışması yürüttük. Sadece kentimizde değil, çevre illerde hatta İstanbul’da bile festivalin 40 lokasyonda tanıtımı yapılıyor çünkü Antalya Türkiye’nin turizmde gözbebeği olduğu için festival kültür turizmine de katkı sağlıyor. O yüzden tüm Türkiye’den, kentimizden yerli ve yabancı turistler katılım sağlıyor.”

Read More

2024 MTV Video Müzik Ödülleri sahiplerini buldu

2024 MTV Video Müzik Ödülleri, dün gece düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Müzik dünyasının en iyilerinin seçildiği geceye 9 ödülle Taylor Swift damga vurdu. İşte MTV Video Müzik Ödülleri’nin kazananları…

Donald Trump-Kamala Harris münazarası nedeniyle ertlenen MTV Video Müzik Ödülleri sahiplerini buldu. Taylor Swift, 12 adaylığın 7’sini kazanarak gecenin en çok ödül kazanan ismi oldu.
İşte 2023 MTV Video Müzik Ödüllerini kazanan isimler
YILIN EN İYİ KLİBİ
Taylor Swift Post Malone — “Fortnight”

YILIN SANATÇISI
Taylor Swift

EN İYİ İKONİK VMA PERFORMANS
Katy Perry — “Roar”

YAZIN EN İYİ ŞARKISI
Taylor Swift Post Malone — “Fortnight”

EN İYİ YENİ ŞARKICI
Chappell Roan

YILIN ŞARKISI
Sabrina Carpenter — “Espresso”

EN İYİ GRUP
SEVENTEEN

Read More

Sanat Sokağı'ndaki Sahaflar Çarşısı, 15 Eylül'e kadar ziyaretçilerini ağırlayacak

Fatih Belediyesi tarafından Sanat Sokağı’nda kurulan Sahaflar Çarşısı, kitap tutkunlarına nadide eserleri, orijinal baskıları ve ilk baskı kitapları bulma fırsatı sunuyor.

Fatih Belediye binasının hemen yan sokağında gerçekleştirilen etkinlik, 15 Eylül’e kadar kitapseverleri konuk edecek. Etkinliğe katılan sahaflardan Altan Akkuş, Cevat Besi ve Yusuf Başder, sahaflık geleneğinin geçmişten bugüne geçirdiği değişimini ve etkinliğe olan ilgi ve beklentilerini AA muhabirine anlattı. Aheste Sahaf’ın sahibi Altan Akkuş, 2002’de emekli olduktan sonra sahaflığa başladığını belirterek, “Büyük fuarlara katıldım. Büyük sahaflarda çalıştım. Günümüzdeki en büyük problem sahafların gelirinin az, giderinin çok olmasıdır. Bu da kiralardan kaynaklanıyor. Bu yüzden sahafların çoğu, merkezi yerlerdeki dükkanını kapatıp, evinde, internette bu işi yapmaya çalışıyor. Bu da müşteri ilişkilerini olumsuz etkiliyor.” dedi. Belediyelerin yer tahsis ederek sahaf etkinlikleri yapmasının önemini vurgulayan Akkuş, her sene 4-5 festivale katılabildiğini söyledi. Akkuş, kitap maliyetlerinin yükselmesinin sahaflara yönelimi artırdığını aktararak, şu bilgileri verdi: “Sahaflıkta önemli olan müşterinin istediği kitabı bulmak değil, aradığı kitaba benzer, belki daha çok bilgi içeren diğer kitapları gösterip ona yardımcı olmak. İnternet satışıyla bu ortadan kalkıyor. Bütün araştırmacı ve akademisyenler, sahafların ellerindeki o eski kitaplardan faydalanıyor.” Sahaflar Çarşısı etkinliğine geçen sene de katıldığını söyleyen Akkuş, etkinlikle beraber panel ve sempozyum gibi programlar düzenlenirse ilginin daha da artabileceğini ifade etti. “ÇARKI DÖNDÜREBİLMEMİZ İÇİN GÖRÜNÜR OLMAMIZ LAZIM”

Senan Sahaf’ın sahibi Cevat Besi de sahaflığı “kültür aktarıcısı” olarak tanımlayarak, “İstanbul’un 20 milyonluk bir metropol olduğunu göz önüne aldığımızda, bence İstanbul’da yeterince sahaf yok. Mevcut olanın da gerçekten sahaflık kavramını karşıladığından emin değilim. Bundan kendimi hariç tutmuyorum. Sahaflık mefhumu daha kutsal daha yüce bir şey.” ifadelerini kullandı. Belediyeler tarafından yapılan sahaf etkinlikleriyle halkla doğrudan temas imkanı bulduklarının altını çizen Besi, özellikle gençlerin sahaflarla tanışmasına önem verdiğini dile getirdi. Besi, gerçek kitap tutkunlarının bu etkinlikleri takip ettiğini ve önemsediğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Sahaflıkta ilişkinin devamlılığı vardır. Bu etkinlikler yeni insanlar ve dostlar kazanmamıza vesile oluyor. Görünürlüğümüzün artması açısından yapılabilecek şeyler var. 2008’de Beyoğlu Belediyesi ile meydanlara çıkmaya başladık. Bu tür etkinliklerin arttırılması gerekiyor. Çarkı döndürebilmemiz için görünür olmamız lazım. Bu tür etkinlikleri artırmalarını isteriz.” Çınar Sahaf’ın sahibi Yusuf Başder ise kitaba rağbetin azaldığını kaydederek, “Mesleğe başladığım dönemdeki kitap okuma oranıyla şu anki arasında bir uçurum var. Yine de gençlerden okuyanlar var.” diye konuştu. Sahaflığa ve sahaflara olan ilginin azaldığına işaret eden Başder, “Sahaflar olarak belediyelerden fuar ya da festival gibi etkinlikler bekliyoruz. Hatta büyük meydanlarda yapılsa daha çok sahaf katılsa daha bir güzel olur diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Read More

Lübnanlı heykeltraş, çatışmaların tanıklarının duygularını

Lübnanlı yazar ve heykeltraş, ülkenin güneyinde İsrail ordusu ile Hizbullah arasında yaşanan çatışmalara tanıklık eden insanların duygularını yaptığı heykellere yansıtıyor.

Lübnan’ın güneyindeki El-Hebbariye beldesi, İsrail-Hizbullah çatışmalarının yaşandığı yerlerden. İsrail savaş uçaklarının, beldede Cemaat el-İslami’ye bağlı Lübnan Ambulans Cemiyeti Merkezi’ne 27 Mart’ta düzenlediği hava saldırısında 7 ilk yardım görevlisi hayatını kaybetmişti. Hebbariye beldesi sakinlerinden heykeltraş Semir Mansur da kil kullanarak yaptığı büstlere, “savaş atmosferini” yaşayan belde sakinlerinin yüz ifadelerini işliyor. Mansur, bölgeden topladığı kille yaptığı büstlere, hüzünleri, umutsuzlukları ya da azim ve kararlılıklarıyla bölge halkının hikayelerini nakşediyor. Tiyatro ve kısa hikaye yazarlığının ardından eşi vasıtasıyla kil ve heykeltraşlıkla tanışan Mansur, yıllardır bu sanatı icra ediyor. Heykeltraşlığın çok yönlü ve geniş bir dünyasının olduğunu anlatan Mansur, kendisini daha çok kille heykel yapmanın cezbettiğini ve bu maddeye Lübnan’ın güneyinde kolaylıkla ulaşabildiğini ifade etti. Mansur, “Kilin dünyası çok boyutlu olduğu için insanın hayal dünyasının sınırlarını zorluyor. Ona şekil vermeye çalıştığınızda, gerçek dünyada değiştiremeyeceğiniz bir şeyi elinizle şekil vererek değiştirmeniz mümkün oluyor.” dedi.HER BİRİNİN HİKAYESİ VAR Mansur’un evinde kilden yapılmış çok sayıda büst bulunuyor. Hebbariye’de gördüğü insanların yüzlerinin kendisinde bıraktığı izleri heykellerine yansıttığını ifade eden Mansur, her bir “yüz”ün bir hikayesi ve her bir hikayeden de çıkarılacak ders olduğunu söyledi. Heykellerden birisini eline alan Mansur, “Mesela bu yüz, köydeki yaşlı bir teyzeye ait. Bu yüzü farklı açılardan görebilirsiniz; bir anne, komşu ya da gün görmüş yaşlı bir kadın. Bu yüzde aynı anda hem hüznü hem tebessümü, hem de kırışık yanaklarındaki duyguyu görebilirsiniz.” diye konuştu. Mansur başka bir heykelde ise İsrail’in yaklaşık 1 ay önce attığı fosfor bombası nedeniyle Hebbariye’de yanan çam ağaçlarıyla insan yüzünü birleştirdiğini ifade etti. Mansur, söz konusu heykelde, çam ağacının acı çektiğini ve bu “yüz”ün, “beni neden yaktınız” diye sorduğunu kaydetti. Mansur’un şekil verdiği bir başka “yüz” ise 27 Mart’ta gerçekleşen saldırıda hayatını kaybeden ilk yardım görevlilerinden biri oldu. Mansur, bu “yüz”ü insani görevini yaparken saldırıya uğradığı için üzgün bir şekilde tasvir ettiğini anlattı.

Read More