Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Geçen yılın ortalarında 60 milyar dolar civarında olan cari açığımız bugün 32 milyar doların altına inmiş durumda.” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) 80. Genel Kurulu kapsamında ATO Congresium’da düzenlenen resepsiyondaki konuşmasında, Orta Vadeli Program’ı (OVP) adım adım ve kararlılıkla uyguladıklarını söyledi. Programın sonunda istikrar içinde büyüyen, gelirini adil şekilde paylaşan, kalıcı sosyal refah üreten bir ülke olma hedefinin güçlü şekilde hayata geçeceğine inandığını belirten Yılmaz, Türkiye’nin kalkınmakta, gelişmekte olan bir ülke olduğunu ve üst lige çıkması gerektiğini ifade etti. Cevdet Yılmaz, orta gelir tuzağına düşen ülkelerin, düşük emekle belli ülkelerle artık rekabet edemez hale geldiğini ve yüksek teknolojide de gelişmiş ülkelerle rekabette zorlandığını, Türkiye’nin bu açmazdan düşük gelirle çıkmayacağını, daha yüksek katma değer, yüksek teknolojik içerikle ve ülkenin refahını daha kalıcı bir şekilde arttıracak üretim gücüyle çıkacağını kaydetti. Yılmaz, daha fazla ihracat yapan, cari açığı daha aşağıya çeken rekabetçi bir Türkiye için iş dünyasının çok hayati bir rol oynayacağına inandığını dile getirerek, şöyle konuştu: “Dengelerimizi, cari dengemizi geçen yıldan bu yıla neredeyse yarı yarıya iyileştirdik. Geçen yılın ortalarında 60 milyar dolar civarında olan cari açığımız bugün 32 milyar doların altına inmiş durumda. Cari açığın bir tanımı da şudur, yatırımlarınızla tasarrufunuz arasındaki fark kadar cari açık verirsiniz. Tasarruflarınız yatırımlara yetmiyorsa başka ülkelerin tasarruflarını kullanmak zorunda kalırsınız. Biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz. Bu dengeyi, yatırımlarımızı azaltarak değil, tasarruflarımızı arttırarak kurmak zorundayız ve bu tasarrufları, kamu ve özel bütün bir toplum olarak başarmak durumundayız. Sağlıklı, sürdürülebilir bir büyüme için makro tasarruflarımızı arttırmamız gerekiyor. Burada da kamu olarak öncülük yapma gayreti içindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon ve talimatlarla kamuda kapsamlı bir tasarruf programını başlatmış durumdayız. Bu makro hedeflere kamunun daha fazla katkıda bulunacağına inanıyoruz. Ancak özel sektörün desteği, çabası olmadan bütün bu hedeflere ulaşmamız mümkün değil.” “YERİ GELDİĞİNDE İŞBİRLİĞİ, YERİ GELDİĞİNDE REKABET” Kamu ve özel sektörün daha fazla tasarruf edip, bunu daha üretken alanlara kanalize etmesiyle, Türkiye’nin orta gelir tuzağı açmazlarından çıkararak, üst gelir liginde çok daha güçlü bir konuma yükselebileceğini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: “Siyasetin mutlaka kutuplaşmadan uzaklaşması, milli konularda, 85 milyonun ortak menfaatleri konusunda bir araya gelmeyi başarması gerekiyor. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız ile Sayın Ana Muhalefet Genel Başkanı Özgür Özel Bey’in bir araya gelmeleri, görüşmeleri, siyasetimiz bakımından da son derece olumlu ve geleceğe dönük, umut verici bir gelişme olmuştur. Bunun da devamını diliyoruz. Demokratik bir ülkeyiz, elbette farklılıklarımız olacak, elbette farklı fikirler olacak. Bunlar da bir zenginlik ama yeri geldiğinde ülkemizin ortak menfaatleri, 85 milyonun geleceği için bir araya gelmeyi, birlikte hareket etmeyi de başarmak durumundayız. Ben buna şirketler diliyle ‘işbirlikçi rekabet’ diyorum. Yeri geldiğinde işbirliği, yeri geldiğinde rekabet edebilmeli siyasi partiler. Bunun da inşallah daha güzel örneklerini önümüzdeki dönemde görürüz.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bugün TOBB’un 80. Genel Kurulu’nda, oda ve borsa başkanlarına yeşil pasaport verileceğini açıkladığını hatırlatan Yılmaz, “Hayırlı olmasını diliyorum. Gerçekten en fazla bu anlamda özel sektörün desteklenmesi lazım. Şahsi lüksleri için değil, bu ülkeye daha fazla katma değer, ihracat, döviz kazandırmaları için daha fazla insanımıza aş, iş, imkan oluşturabilmeleri için bizim de özel sektörün her zaman yanında olmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.