Beyninin yüzde 90’ı eksik olmasına rağmen nispeten normal ve sağlıklı bir hayat yaşayan bir adam, bilim dünyasını şaşkına çevirdi. Bu durum beyin ve bilinç hakkında mevcut anlayışların sorgulanmasıyla bilim dünyasında geniş bir etki yarattı.
Beynimizin yalnızca yüzde 10’unu kullandığımız efsanesini bilim insanları tarafından kesin bir dille çürütüldü, ancak beyin hakkında hâlâ bilmediğimiz çok şey var.Bilim insanlarının onlarca yıldır kafasını karıştıran bir vaka da bunların başında geliyor.
Yıllar önce kimliği bilinmeyen Fransız bir adamın beyninin yüzde 90’ının eksik olduğu ama normal bir yaşam sürdüğü tespit edildi.
Bu durum, beyin ve insan bilinci hakkında var olan bilgileri yeniden sorgulamaya yol açtı.
2007 yılında The Lancet dergisinde yayımlanan bu hikaye, bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. 44 yaşındaki adam bacağında güçsüzlük hissi yaşaması üzerine doktora gitti. Yapılan muayenede, beyninin büyük bir kısmının kayıp olduğu ve kafatasının sıvı ile doldu olduğu belirlendi. Bu durum hidrosefali olarak biliniyor.
Bilişsel psikolog Axel Cleeremans, adamın normal bir yaşam sürdüğünü, bir ailesi ve işinin bulunduğunu belirtti. Adamın IQ testi 84 olarak ölçüldü. Normal aralığın biraz altında ancak bu durum adamın yaşamını etkilemedi.
Çocukken bir stentle tedavi edilen adamın, stent çıkarıldıktan sonra beyninin büyük kısmı aşınmıştı. Beyin taramalarında, beyin dokusunun büyük kısmının sıvı ile dolduğu ve tahrip olduğu gözlemlendi.
Cleeremans bu durumu “Beyin, bilinçle doğmuyor. Bilinç tekrar tekrar öğreniliyor. Daha sade bir ifadeyle; beyin, bir şekilde yaşamanın ve öğrenmenin yolunu buluyor” ifadeleri ile açıklıyor.
Beynin sürekli ve bilinçsizce kendi etkinliğini kendisine yeniden tanımlamayı öğrendiğini ve bu açıklamaların bilinçli deneyimin temelini oluşturduğunu iddia ediyor.
Bu durum, bilincin beyinle ilişkisi hakkındaki mevcut teorileri sorgulamaya yol açtı. Bilim insanları, belirli beyin bölgelerinin bilinçten sorumlu olmadığına dair yeni teoriler geliştirdi. Ayrıca, yetişkin beyinlerinin yaralanma durumunda farklı bölümlerin yeni roller üstlenebileceği öne sürülüyor.